Son kutsal kitap olan Kur’ân evrensel olduğuna göre, halkı sağlıklı bir şekilde yönetmek için hazırlanan anayasanın da evrensel, eşitlikçi, adil, toplumsal uzlaşı ve barışa yönelik olması gerekir. Allah, Rabbülalemîn yani tüm âlemlerin rabbidir, kulları arasında ayırım yapmaz ve ayırım yapmayı da asla kabul etmez. Tüm peygamberler ve tüm kutsal kitapların ortak hedefi, tüm insanların malının, canının, neslinin, inancının, aklının/fikir ve düşüncesinin korunmasıdır. Ona göre her insan, toplum içerisinde malı, canı, nesli/namusu, inancı, fikir ve düşüncesi, dili, kültürü, kısacası maddi ve manevi tüm değerleri açısından eşit hakka sahiptir. Hak, hukuk ve adalete dayalı anayasanın, tüm insanlara bu hakları eşit düzeyde sağlamalıdır. Kur’ân, bütün bu konularda emir ve beyanlarda bulunmaktadır. Cuma günlerinde, dünyanın her yerinde kılınan Cuma namazlarında, hutbenin sonunda şu ayet okunmaktadır:
إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
“Kuşkusuz Allah, adaleti, iyiliği ve akrabalara yardımı emreder; ahlaksızlığı, kötülüğü ve haksızlığı yasaklar; ders alasınız diye size vaaz eder/öğüt verir.” [1]
Bu ayette adalet emredilirken, onun zıttı olan bağ/adaletsizlik, zulüm ve haksızlık yasaklanmaktadır. Yüce Allah bu hükümleri belirlerken, hiçbir surette insan ayırımını yapmamaktadır. Bu ilkelerin, tüm insanlar için eşit bir şekilde uygulanması emredilmektedir. Adaletin ve onun zıttı olan zulmün dini, dili, rengi, cinsi, ırkı yoktur. Adalet, herkes için eşit şekilde gereklidir. Zulüm herkes için haram ve yasaktır. Kur’ân’a dayanan bir anayasanın adalet anlayışı, buna dayanmalıdır.
Ayrıca anayasada, inanç, fikir, düşünce ve dil gibi kültürel konularda, herkes için eşit düzeyde bir serbestliğin olması şarttır. Özellikle Kur’ân’da, çeşitli ayetlerde inanç özgürlüğü dile getirilmektedir:
وَقُلِ الْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ فَمَن شَاء فَلْيُؤْمِن وَمَن شَاء فَلْيَكْفُرْ
‘De ki: Hak Rabbinizdendir; dileyen inansın, dileyen inkâr etsin…’[2]
لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ
‘Dinde zorlama yoktur; artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır.’[3]
وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لآمَنَ مَن فِي الأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعاً أَفَأَنتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّى يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ
‘Ey Muhammed! Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırlardı. Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?’[4]
لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ
‘Sizin dininiz size, benim dinim banadır.’[5]
Burada konu ile ilgili daha pek çok ayet ve hadislere yer vermek mümkündür. Kısacası, toplumsal uzlaşı ve barışı sağlayan bir anayasayı hazırlamak için, şu hususlara dikkat etmek gerekir:
Bu anayasanın, toplumda yer alan her birey için eşit düzeyde hak, hukuk ve adaleti sağlayan bir anayasa olmalıdır. Bu anayasa, insanların açlık endişesini yaşamadığı, can güvenliğinin sağlandığı, insanların rahat yaşadığı, hiçbir şekilde ayırımın yapılmadığı, endişelerin değil, huzur ve güvenin egemen olduğu bir ortamı hedeflemelidir. İdare alanında, işçi memur ne olursa olsun, her türlü atamalarda referanslar değil, emek, liyakat ve hak göz önünde bulundurulmalıdır. “Bu bizdendir, bu bizden değildir” anlamındaki düşüncelerin değil, “Hepimiz insanız, ona göre birbirimize muamelede bulunmamız gerekir” zihniyetinin hâkim olduğu bir anayasanın hazırlanması icap eder. Tabiatın, yeşilliğin, havanın, suyun, bitkinin, hayvanın ve insanın korunduğu bir anayasayı hayal ediyoruz. Paranın silaha değil, eğitime ve imara harcanmasını sağlayan bir anayasa, toplumsal uzlaşı ve barışı sağlayabilir. Cehaletin sıfırlandığı, bilimin, eğitimin, okumanın, bilginin zirvede olduğu bir ülkeyi sağlayan bir anayasayı temenni ediyoruz. TV ekranlarında ahlak dışı ilişkilerin anlatıldığı, masallarla din adı altında insanların uyutulduğu bir toplumu değil, bilime dayalı ilim ve irfanla insanların aydınlatıldığı, aile kutsallığı bilincinin egemen kılındığı bir toplumu hedefleyen bir anayasayı istiyoruz. Bize, yalan, dolan, menfaat, ikiyüzlülük ve benzeri vasıflara değil, doğruluk, dürüstlük, şeffaflık ve hakkaniyete dayalı kutsal bir siyasetin egemen olduğu bir ülkeyi sağlayan bir anayasa lazımdır.
Biz, tüm bireylerin malının, canının, neslinin/namusunun, inancının, aklının, dilinin, kültürünün, fikir ve düşüncesinin, kısacası maddi ve manevi tüm değerlerinin eşit düzeyde korunduğu bir ülkede yaşamayı arzu ediyoruz. Ancak bunları sağlayacak olan anayasa, hakka dayanan evrensel bir anayasa olabilir. Bunun ötesi, hiçbir fayda sağlamayacaktır. Bugün için herhangi bir göreve talip olduğunuz zaman, sizden referans istenmektedir. Örneğin ben Üniversitede uzun yıllar çalıştım. Çok şeye şahit oldum. Doçentliğe başvuruyorsunuz. Birileri size referans olursa, dosyanız okunmadan sizin için olumlu rapor verilir ve Doçent olursunuz. Referansınız olmazsa, hele birileri sizin aleyhinizde bazı dedikodu ve iftiralarda bulunuyorsa, dosyanız doçent olanların dosyasının 70 katı bile olsa, çeşitli bahanelerle hakkınızda olumsuz rapor verilir. Buna benzer nice örnekler vermek mümkündür. Sağlıklı evrensel bir anayasa, bu tür aksaklıkları ortadan kaldırmalıdır.
Aksi takdirde yine insanlar arasında toplumsal uzlaşı ve barış sağlanmayacak, yine gücü elinde tutanlar zulümlerine devam edecek, güven bulamayanlar, sözde Müslüman geçinen kişilerin zulmünden kurtulmak için gayrı Müslimlerin himayesine sığınmak için kaçacaklar, denizlerde boğulacaklar ve sınırlarda tellerin arasında sürükleneceklerdir.
Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
KAYNAKLAR
[1] en-Nahl 16/90.
[2] el-Kehf 18/29.
[3] el-Bakara 2/256.
[4] Yûnus 10/99.
[5] el-Kâfirûn 109/6.
2 yorum
Sayın hocam, yazılarınız devamlı okuyorum. Böylece dini konulardaki bilgilerimizi de geliştirerek pekiştirmiş oluyoruz. Yazı aralarındaki arapça metinleri yazmasanız olmaz mı. Kimse o yazıları anlamıyor. Zaten altlarında, Türkçelerini yazıyorsunuz ve biz onlardan çok yararlanıyoruz. Saygılarımla.
Sayın Hocam! İlginize teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun. Size karşı mahcup oluyorum. Sağ olunuz, var olunuz. Bazı arkadaşlar bana, “Ayet metinlerini de yazarsanız, iyi olur” demişlerdi. Yönetmen arkadaşımızla konuşup onun da onayını aldıktan sonra, ayet metinlerini yazmaya başladım. Tekrar konuşacağım. Selam, saygı ve hürmetlerimle.