Yazıma engelsiz üniversite projesini gerçekleştirememenin üzüntüsü ve ezikliği ile başlamak istiyorum. Türkiye’de engelli nüfusu genel popülasyonun %12-15 i kadardır. Bu veriler 2012 yılındaki bedensel engelliler konfederasyonu başkanı tarafından verilmiştir. Bu sayının büyük bölümünü görme işitme ve yürüme problemi olan bedensel engelliler oluşturmaktadır. Ve bakıldığında çok ciddi bir sayı ortaya çıkmaktadır. Tam rakam bilinmemekle beraber bedensel engellilerin en az %10’luk bir kesimi üniversite eğitimi almak istemektedir. Tarafımdan ABD’de bulunduğum sırada yaptığım bir araştırmada omurilik yaralanmaları sonucu tekerlekli iskemleye mahkum olan hastaların 10 yıllık takipleri sonucu bu hastaların topluma yeniden adapte olabilmelerini sağlayan en büyük etkenin travma geçirdikten sonra aldıkları üniversite eğitimi olduğu tespit edilmiştir (Taşdemiroğlu E, Tibbs PA: Long-term follow-up results of thoracolumbar fractures after posterior instrumentation. Spine 20: 1704-1708, 1995).
Şu anda bildiğim kadarıyla Türkiye’de engelli erişimine uygun üniversite ve yüksek okul olmadığıdır. İnşallah ben yanılıyorum. Bizler engellilere saygı dışında engelli tuvaletlerini bile depo olarak kullanan bir zihniyete sahibiz. Engelli park yerlerine kolayca park ediyoruz. Engellilerin kaldırımdan inebilmeleri için yapılan rampa bile 10 derece olmalıyken 30-35 derece olarak yapılıyor. Hiçbir engelli sandalyesi o rampadan inemez.
Ben 2010-2012 yılları arasında Kars Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Sinir Cerrahisi ABD’de Prof. Dr. olarak görev yaptım. Görev süremin son 1,5 yılında rektör danışmanı olarak da üniversitenin ayrıcalıklı olması için çalıştım. Benim görev yaptığım sırada bir Veterinerlik fakültesi öğretim üyesi Prof. Polio sekeli sonucu bedensel engelliydi. Ayrıca her ile bir üniversite açıldığı için ayrıcalıklı bir takım özellikleriniz olmazsa üniversite olarak öğrenci bulmanız zorlaşıyordu.
Kafkas Üniversitesi yerleşkesi ise düz bir arazi üzerinde ve henüz 2-3 binanın dışında yeni binaların engellilere uygun yapılabilmesi söz konusuydu. Uzun lafın kısası Engelli Konfederasyonu başkanı ve bazı engelli üyelerle beraber yola çıktık ve sözlü olarak protokolü İstanbul’da bir yemekli toplantıda KÜ rektörü Prof. Dr. Sami Özcan’ın da onayı ve oluruyla oluşturduk. Bana konfederasyon Başkanı bizi yarı yolda bırakmazsınız değil mi dedi. Ben de sonuna kadar sizle beraberim demiştim. Bu sırada çıkan bir kanunla 2012 Temmuz ayına kadar tüm kamu kuruluşları engelli erişimine uygun hale getirilecekti. Bu da bize cesaret verdi Aynı engelli arkadaşları Kars’ta misafir edip KÜ yerleşkesini gezdirdik. Hepimiz çok heyecanlıydık. Bu arada TCBMM Meclis Başkanı danışmanlarından bir arkadaşım Abdullah Türk bu tip projelere Avrupa Birliğinde 10 milyon € kredi imkanı olduğunu söyledi. Ayrıca bizde konservatuar olduğu için görme engelli müziğe kabiliyeti olan kişilere de hitap edebilecektik. Özetle biz o heyecanla bir Engelli Mimar arkadaşımızı kampüsün projelendirilmesi için angaje ettik. Aşağı yukarı her şey yolunda giderken bu yasa ertelendi ve bizim rektör hemen yan çizdi. Ben ve engelli arkadaşlar çok şaşırdık ve üzüldük. Ben de bu yönetimle çalışamayacağımı düşündüğüm için emekliliğimi istedim ve ayrıldım.
Bu nedenle nasıl üniversite sorusuna cevap olarak herkese açık ve eğitim eşitliği sağlayan bir üniversite derim. Belki bu projeyi birileri canlandırırsa bende mahcubiyetimden arınırım.