Ne umduk? Ne bulduk?
En çok sevdiğim deyimlerdendir: “Sen zarfa değil mazrûfa bak”. Tam yerinde kullanılırsa “taş gediğini bulur”.
ÜNİVERSİTE kelimesi “Evrensel” mánasına gelen “universalis”ten türemiştir. Fransızca université “üniversite” sözcüğü olarak kullanıma girmiştir. Fransızca sözcük Geç Latince universitas “1. lonca, tüzel kişilik, birlik, bütün 2. 13. yüzyıl’da Paris, Oxford ve Cambridge’de öğrenci ve öğretim üyelerinin haklarını korumak üzere kurulan loncalara verilen ad” sözcüğünden alıntıdır. Eflatun ve Aristo’nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamla başlayan ve günümüze kadar ulaşan evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlardır üniversite.
Amacı nedir üniversitenin?
Akademik araştırmalar ile bilginin üretilmesi; araştırma faaliyetleri sonucu üretilen bilginin üniversite öğrencilerine aktarılması; bilginin yayılması ve üniversitede üretilen bilginin, ekonomik dünyanın da içinde olduğu topluma sunulmasıdır. (Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2007/2, Sayı:6).
Modern üniversitenin yükselişi, Almanya’da Wilhelm Von Humboldt’un üniversite reformu ve Alman idealizmiyle ilişkilendirilir. Humboldt’a göre bilginin korunması ve iletilmesi kadar, üretilmesi de üniversitenin yükümlülüğündedir. Humboldt tarafından temelleri atılan bu Alman sisteminde; bilim için bilimin yapılması, öğrenimin ve araştırmanın birlikte yürütülmesi esas ilkelerdir. Humboldt üniversite modelinde ulusal diller kullanılarak bilimsel çalışma yapılabilmiş ve kurumsal olarak özerk, öğrenme ve öğretme hakkında geniş serbestlikler esas alınmıştır. Bu üniversite modelinin oluşmasında ve yeni görev tanımlarında, 19. yüzyıl boyunca görülen sanayi devriminin önemli bir etkisi olmuştur. Bu etkiler sonunda, uzun tartışmalara bağlı olarak doğa ve sosyal bilim dalları birbirinden ayrılmıştır. Ayrıca bu dönemde üniversiteye, modern ulus devletlerin gelişmesiyle birlikte ihtiyaç duyulan yetişmiş insan gücünün sağlanması ve millî kültürün oluşturulması hususlarında da görevler yüklenmiştir.
Devrim sonrası Fransız üniversitesinde amaç, temel kuruluş dayanağı devletin varlığının sürdürülmesidir. İdari olarak hiyerarşik bir düzene sahip, eğitim açısından ise ülke genelinde tek bir entelektüel kalıp sunan bir modeldir. Üniversiteler ulus devletin yönetimine hizmet eden, ulusal kültür ve değerlerin oluşumuna katkıda bulunan kurumlar olarak görülmüştür. İngiliz üniversitesi modeli, Kişilerin öğrenme isteğinin tatmin edilmesine yönelik bir sistem temellidir. Avrupa’da bazı ülkelerdeki meslek standartlarını belirleyen güçlü bir devlet geleneği ve bazı ülkelerdeki lonca niteliğindeki güçlü meslek kuruluşları gibi yapılar Amerika’da mevcut olmamıştır. Amerikan üniversitesi modeli kapitalist üniversite modelini hayata geçiren sistemdir. Ağırlıklı olarak meslek eğitimi yapılır. Sovyet üniversitesi modelinin amacı mesleki ve ideolojik öğretimle komünist bir toplum kurulmasıdır. Üniversiteler temel bilimlerin çalışıldığı yer, enstitülerde daha çok uygulama alanlarının çalışıldığı yer olmuştur.
Osmanlı döneminde askeri alanda başlayıp, tıp alanında devam eden yüksek öğretimdeki yenilikler, Darülfünun’un açılmasıyla devam etmiştir. Cumhuriyetin ilanı ve eğitim alanında yapılan devrimlerle birlikte, eğitimin bütün aşamalarında köklü değişiklikler meydana gelmiştir. Türkiye’deki üniversitelerin gelişim süreci sayısal veriler göz önüne alınarak incelendiğinde görülmektedir ki üniversite sayısında artış daha ziyade 1950 yılından sonra gerçekleşmiştir. Ülkenin nüfus gelişiminin ve şehirleşmenin de hızla artmakta olduğu bir süreç olması açısından önem taşımaktadır. Çok partili demokrasi ile birlikte Amerikan taşra üniversite modeli Anadolu da üniversitelerin oluşumuna örnek teşkil etmiştir.
Çocukluk ve gençlik yıllarımda politikacılar için yerel siyasette bulunmaz bir vaat idi: şehre askeri birlik, yatılı okul ve sonraki yıllarda üniversite getirmek. Amaç kamu yatırım ve desteğini sağlamak sonrasında da endüstriyel üretim yerine hizmet sektörü ile kalkınmaydı. Esnaf için satılacak mallar, kiraya verilecek evler, değerlenecek ev/arsa demekti üniversite. Hatta bir de tıp fakültesi kurulursa daha çok öğrenci, daha çok hoca, daha çok memur alımı demekti.
Türkiye’de yeni üniversitelerin kurulması, artan ve üniversite eğitimi almak isteyen genç nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak yanında kuruldukları şehirlerin gelişimine yapacakları katkı da göz önünde bulundurulmuştur. Bu yeni üniversitelerin bölgeler arası eşitsizliği ortadan kaldıracağı düşünülmüştür. Bu üniversiteler kurulurken buraya gelecek genç insanların eğitimi için gereken ihtiyaçlar pek hesap edilmedi. Bu öğrenciler için yeterli nitelik ve nicelikte akademisyen hoca var mı? “Bulunur hele bir kurulsun” Kütüphane? “Olur hele bir kurulsun”, Sinema tiyatro “Çok lazım değil, o da gelir, hele bir kurulsun” yurt? “yapılır hele bir kurulsun, müteahhitler var”, kampüs-bina var mı? “yapılır hele bir kurulsun, müteahhitler var”. “Yörük göçü yolda düzelir.” Yeter ki “genel ahlaka ve yerel adetlere mugayir iş yapmasınlar”!
Üniversiteler, kuruldukları şehrin sosyoekonomik hayatına önemli etkiler yapmakta, şehrin ticari hayatına canlılık kazandırmakta ve şehirleşme sürecini hızlandırdığı gerekçesi ile bu pastadan pay almak isteyen şehirler siyasi iradelere baskı yapmakta ve her biri kendi şehirlerinde bir üniversite kurulmasını istemektedirler. Hatta bir üniversiteye sahip olan şehirler ikinci, üçüncü üniversite talebi ile pastadan aldıkları payı arttırmaya çalışmaktadırlar.
Ancak üniversitelerin özellikle büyük şehirlerde toplanma eğilimi devam etmiş, özellikle öğrenci sayıları fazla olan ve büyük üniversiteler olarak anılan üniversiteler belli başlı büyük şehirlerde gelişme göstermişlerdir.
2021 verilerine göre Almanya’da 107 ÜNİVERİSTE, 424 YÜKSEKOKUL, 2.897.300 yüksek okul/üniversite öğrencisi var. Türkiye en son Yüksek Öğretim Kurulu’nun web sayfasında 203 faal (kayıtlı 207 Türkiye +16 KKTC) üniversite, 4 Vakıf Meslek Yüksek Okulu, 7 milyon 940 bin 133 öğrenci var. Türkiye’de Lisans Mezunu Sayısı 10 Milyonu Aştı. Son 11 Yılda Üniversite Mezunlarının Oranı %5,5’ten %13,9’a yükseldi. 2021 yılında Türkiye’de merkezi bütçeden eğitime 211 milyar 993 milyon 156 bin lira ayrıldı. Bu rakam, 2021 yılı merkezî yönetim bütçesinin yüzde 15,7’sini oluşturuyordu. Ayrıca Yükseköğretim Kurulu’nun 2021 yılı toplam bütçesi ise yaklaşık 116 milyon TL’dir. Almanya’da 2020 yılında eğitim, bilim ve araştırmaya 282 milyar avro harcandı. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021 yılı toplam bütçesi için ise 23 milyar avro ayrılmış durumda.
Dünyada ülkelerin sahip olduğu üniversite sayısına baktığımızda 8 bin 407 üniversite ile Hindistan ilk sıradadır. İkinci ülke ise 5 bin 758 üniversite ile ABD’dir. Amerika’nın ardından üçüncü sırada bulunan ülke ise 2 bin 60 üniversite ile Filipinler. En fazla üniversiteye sahip ülkeler sıralamasının 16. sırasında Türkiye‘de ise 207 üniversite bulunuyor. Her ilde en az bir tane, hatta, Alanya, Bandırma, Tarsus, İskenderun gibi ilçelerde bile üniversitelerimiz var. Büyükşehirlerde özelikle de İstanbul’da bu çok daha bariz oldu, E5 boyunca apartmanlara üniversite tabelası astık.
Ve en çok sorulan kritik bir soru: “Kalite mi, kantite mi?”
Times Higher Education (THE),2021 Dünya Üniversite Sıralamaları sonuçlarını açıkladı. 93 ülkeden 1.500’den fazla üniversiteyi içeren Dünya Üniversite Sıralamaları 2021 listesinde Türkiye’den ve Kıbrıs’ta YÖK’e bağlı bir üniversite de olmak üzere 44 üniversite yer alıyor. Türkiye’den Çankaya Üniversitesi ve Koç Üniversitesi listede ilk 500’e girmeyi başardı. Günümüzde, farklı üniversite sıralamalarında Türkiye’nin konumu, dikkate alındığında, üniversitelerde nitelikli üretimin beklenen düzeyde olmadığı görülmektedir. Üniversiteler ve bilimsel üretkenlik konusu, araştırma ortamı, araştırmacı ve bilimsel üretkenlik üçlemesi içerisinde değerlendirilmesi gereken bir kavramlardır
Meslek kazandırmaya yönelik eğitim hakkıyla yapılamadı. Taşrada ki anne-babalar çocuklarına baskı yaptı: oku ve memur ol da devlete kapısında ol diye. Taşrada hiçbir standardı olmayan liseyi bitiren gençler işsizliği biraz ötelemek, belki iş bulmak, kamuya kapağı atmak için bir fırsat olur mu diye komşu ile üniversite okumaya gitti. Bir türlü fırsat eşitliğinin sağlanmadığı ülkede eğitimde de standardın olmadığı bir fakülteyi bitirdi genç insan. Üniversiteye girerken son dershane macerası diye düşünürken yeniden kamu sınavları için yeniden ders çalışmaya başladı işsiz genç. Planlama hep sonradan düşünüldü. Sanki adım başı Radyoterapi yapılacakmış gibi, her üniversite Radyoterapi teknikerliği bölümü; her yetişkine fizik tedavi mantığı gibi fizik tedavi teknikerliği bölümü vb. açıldı. Sonra da devlete yüklenildi. Geçenlerde biz zincir hastane patronu devlete çağrı yapıyor: Fizik tedavi teknikerleri için neden yeterli kamu alımı yapılmıyor diye.
Son açıklanan resmi verilere göre, Türkiye’de üniversite mezunu olup da herhangi bir işte çalışmayanların sayısı 1 milyon 350 bine ulaşarak rekor kırdı. Toplam işsizlerin dörtte biri üniversite mezunu. 20-24 yaş grubundaki üniversite mezunlarındaki işsizlik oranı tam yüzde 34 düzeyinde. Toplam nüfustaki işsizlerin yüzde 38’i 20-29 yaş grubunda. Üniversite mezunlarında işsizlik oranının yüksekliği bu düzeyde eğitim almış olanların işgücü piyasasına daha çok girmesinden kaynaklanıyor. Toplamda yüzde 52.5 olan işgücüne katılma oranı üniversite mezunlarında çok daha yüksek düzeydedir. Bir başka ifadeyle daha az eğitim görenlerde işgücüne katılım oranı bunun çok altında
Yani, diplomalı işsiz ordusu yetiştiriyoruz,
Yani, işsizliği öteliyoruz,
Yani, mesleğe yöneltemiyoruz gençleri. Sonra da iş yapacak zanaat sahibi insan azalıyor. “iş beğenmiyor bunlar” diyorlar. Bu genç diplomalı genç adama eğitimine uygun alanda iş sunmayıp sonrada “sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa” diyorlar.
Amacı olmayan, mesleğe yönlendirilmemiş, umudu kaybolmuş, gelecek kaygısı yaşayan, bölgesel ve sosyal farklılıkların daha derinleştiği bir genç kitle en başat ülke sorunudur.
KAYNAKLAR
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl/Volume: 3, Sayı/Issue: 5, 2007, 133-150
(Üniversite Araştırmaları Dergisi / Journal of University Research 2020; 3(3))
https://www.dunya.com/kose-yazisi/issizlik-dramatik-bu-detaylar-daha-da-dramatik/463456