Eleştirel yaklaşım, doğruları bulma noktasında insana ve yöneticilere rehberlik edebilir. Hatta yapıcı ve çözümleyici sonuçların doğmasına yardımcı olabilir. Günümüzde, özellikle de son yıllarda sosyal medyanın çok hızlı yaygınlaşması, yüz yüze değil de perde arkasından konuşabilmenin ve yazışmanın verdiği inanılmaz rahatlık, yani bol keseden atıp tutmanın ve hakaret etmenin çok kolay olabilmesi ve denetlenmesinin güç oluşu gibi birçok faktörün, eleştirel yaklaşım sınırlarını zorladığını hepimize göstermektedir.
Bir konu hakkında ciddi bir bilgi sahibi iseniz, hatta uzman diyebileceğimiz bir birikiminiz, tecrübeniz varsa ya da o konuyu kişisel çabalarınızla özel olarak araştırmış iseniz, size yansımış bir husus ile ilgili yorum yapmanız, kanaatinizi bildirmeniz çok doğaldır. Ancak günümüzde binlerce örneğinde yaşadığımız gibi; her konuda her şeyi bilen, devamlı eleştiren, doğru yanlış demeden klavyenin başında veya cep telefonunun tuşlarında karşı tarafı yerden yere vuran, hiç ar edinmeden televizyonlarda açıklamalar yapabilen, bilmediği konular hakkında gündeme düşecek cümleler kuran, konuşan, yazan, her hali haber olan yoğun bir kitle ile karşı karşıyayız. Tabii şunu söylemeden geçemiyoruz, bir de bu konuları özellikle canlı tutan, haber olması için uğraş veren başka bir kitle de var. Üstelik bu tür olaylarla izlenme ve tıklanma rekorları kırabiliyorlar. Bu gidişata cevap şu olabiliyor: “Toplum bunu istiyor, onların reytingi çok yüksek…” acaba öyle mi?
Başlığa dönerek ilk yazımı sonlandırmak istiyorum. Bugünün dili ile her şeyi her yerde söyleyebilen, bilmediğini dahi bilmeyen, bilen insanları küçümseyen, dikkate almayan, mesleği ile ilgili gelişmeleri takip etmeyen, kendini ve çevresini geliştirme çabasında olmayan, özetle; bilimi, insanı, geleceği, sosyal sorumluluğu hiçe sayan, babamın bize devamlı söylediği tabiri ile “Adab-ı muaşereti dahi öğrenememiş” tahammülsüz büyük bir güruh her yeri kaplamış, üstümüze üstümüze geliyor.
“Akademik Akıl” adı altında oluşturulmuş bu sitenin ismine, yazarlarına, izleyicilerine yakışacak bir bilgi aktarımı ve rehberlik vazifesi yapmasını, eleştirinin yanında mutlaka çözüm önerileri ve kendine özel yapıcı bir rolünün olmasını diliyorum.