Türkiye’de aynı zaman diliminde, iki yabancı sosyolog, inceleme ve araştırmalarda bulunur ve ülkelerine döndükten sonra çalışmalarının sonuçları ile ilgili sohbete koyulurlar.
Birinci adam: Türkiye’den dönmüşsün; “ne var ne yok!”
İkinci adam: Çabuk havaya girmişsin, bu sözü Türkler kullanır.
Birinci adam: Haklısın! Türkler karşılaştıklarında bu sözü sık kullanırlar. Doğrusu hangi anlamda kullandıklarını anlayamadım.
İkinci adam: Tüm olayları olumlu ve olumsuz yönleriyle, bir bütünlük içinde tek soru kalıbı marifetiyle en kısa şekilde ortaya koyan bir söz.
Birinci adam: Biraz da yaşam tarzlarına uygun bir söylem.
İkinci adam: Nasıl yani?
Birinci adam: Önce var ediyorlar, sonra yok ediyorlar. Birisi yapıyor, diğeri yıkıyor. Sonra diğeri yapıyor birisi yıkıyor.
İkinci adam: Bu tutum ve davranış politikalarına da yansıyor.
Birinci adam: Esas olarak politikalarında çok etkili oluyor.
İkinci adam: Başarılı bir politik davranış mı?
Birinci adam: Ortada bir başarı var ama bu başarı düşmanlarına kolaylık sağlayan başarıdır.
İkinci adam: Örnek var mı?
Birinci adam: Mebzul miktarda.
İkinci adam: Mebzul?
Birinci adam: Bir abartı deyimi…
İkinci adam: Yakışır.
Birinci adam: Yani vur deyince öldürüyorlar.
İkinci adam: Örnek demiştik!
Birinci adam: Aralarındaki son 50 yıllık diyaloglar örneklerle dolu.
İkinci adam: Bireysel mi, kurumsal mı?
Birinci adam: Daha çok kurumsal. Ülkenin en önemli kurumları sürekli çelişkiler yaşıyor. Yargıtay Başkanı her yıl adli yıl açılışında, “hukukun bağımlı” olduğunu ima eden “söz”ler söylüyor, yani “ne var?” demek istiyor, sonra da aynı makamda devam ediyor.
İkinci adam: Yani başkanlığı sürdürerek “ne yok”u gerçekleştiriyor.
Birinci adam: TBMM başkanı eşiyle Meclis’e giremiyor ama Meclisin milletin en üst makamı olduğunu savunuyor.
İkinci adam: Yani… “var”ı “yok” ediyor.
Birinci adam: Başbakan önce milleti sonra devleti savunuyor, Cumhurbaşkanı, önce devleti sonra milleti savunuyor.
İkinci adam: Yani birinin yaptığını öteki yıkıyor, ötekinin yaptığını birisi yıkıyor. Tam da “ne var ne yok” kalıbına uyan bir davranış.
Birinci adam: Genel Kurmay Başkanı devleti koruyan mesajlar veriyor, başbakan milleti koruyan mesajlar veriyor. Kuvay-i Milliye milletin örgütlü hareketi, sınırları koruma, devletin asker güçlerinin örgütlü hareketi…
İkinci adam: Yani anlayışlarda ve görevlendirmede bir kaos yaşanıyor.
Birinci adam: Ülkede yaşayan insanların %99’u Müslüman, devlet laik. Yani “İslam devleti” değil. “İslam ülkesi” mi? Tartışılıyor. “Ne var ne yok?”
İkinci adam: Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın son mesajları daha da çarpıcı.
Birinci adam: Son söylemleri ile “hukuk”un statik hale gelmesini öneren “ne var ne yok”larla dolu.
İkinci adam: Türklerin işi zor mu?
Birinci adam: Anlaşılmazdan korkulur.
19