Bu, Medimagazin için yazdığım 128. köşe yazısı. Hiçbir yazımın bir an önce çıkmasını bu kadar istememiş, hiçbir haftayı da böylesine bir iç sıkıntısı içinde geçirmemiştim. Yazılarımı takip edenler bilir, takip etmeyenler de geçmiş yazılarıma bakıp görebilir ki, "sade suya tirit" yazılar yazmayı sevmiyorum. Tabulara ilişen, ne kadar rahatsız edici veya acıtıcı da olsa bazı geçekleri dile getiren yazılar yazmayı tercih ediyorum. Duyarsızlık ve umursamazlığın zirve yaptığı bir toplumda yaşadığımızı düşündüğümden dolayı da sert ve köşeli bir üslup benimsemişim.
Böyle yazılar yazınca da ya çok takdir alıyor ya da çokca hakaret işitiyorsunuz. Yazdıklarımdan dolayı hakaret işittim, tehdit aldım, soruşturma geçirdim, muhtelif makamlara şikâyet edildim, dernekten atıldım vs. Fakat hiçbir zaman yazdıklarımdan pişman olmadım, geri adım atmadım ve bedelini ödemeye razı oldum. Çünkü, söylenmesi gereken şeyleri, üstüme vazife olmasa da, söylediğimden emindim ve kötü niyetli olmadığımı biliyordum. Fakat geçtiğimiz hafta ilk defa yazdığım bir yazıdan sonra Dolayısıyla o yazıda ifade ettiklerimi tashih etme düşüncesiyle bütün bir haftayı geçirdim.
Sözünü ettiğim yazı "Nedir Bu Fizyoterapistlerin Sizden Çektiği?" başlığını taşımaktaydı. Bu yazıda yakınen tanıdığımı düşündüğüm fizyoterapistlerin sorunlarını ve beklentilerini dile getirmek istemiştim. Aldığım onlarca teşekkür mesajı bunu dile getirdiğimin de bir göstergesiydi. Ancak daha sonra fark ettim ki, bu yazıda kastını aşan ifadeler kullanarak, bunun sorumlusunun fiziksel tıp ve rehabilitasyon (FTR) uzmanları olduğu izlenimi uyandırmışım. Hafta boyunca, fizyoterapistler kadar olmasa da, FTR uzmanlarından da pek çok mesaj geldi. Bunların çoğu hakaret ve aşağılama dolu olsa da aralarında bu konuyu kendi bakış açılarından ele alan yazılar da vardı.
Öncelikle ikinci tür mesajları gönderen meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.
Kendi yazımın içeriği de dâhil, bazı gerçekleri görmeme yardımcı oldular.
Konuyu biraz daha derinlemesine inceleyip, FTR uzmanlarının tezleri üzerine düşündükten sonra bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Fizyoterapistlerin sorunlarının var olduğu, onlara destek ve yardımcı olacak kişilerin başında FTR uzmanlarını geldiği ve maddi ve mesleki açıdan tatmin olmuş ve hakları verilmiş fizyoterapistlerin varlığının hem FTR uzmanlarını rahatlatacağı hem de sağlık sisteminin bundan fayda göreceği görüşlerim baki kalmak üzere; bir önceki yazımda en yakınımdaki bir kötü örnekten yola çıkarak, konun FTR uzmanları açısından değerlendirilmesini yapmadan, kastını aşan cümleler kurarak, sağlık politikalarının sorumlusunu FTR uzmanlarıymış gibi gösteren bir yazı kaleme aldığım ve bu yüzden istemeyerek pek çok FTR uzmanı meslektaşımı incittiğim/rencide ettiğim için özür diliyorum.
Medimagazin gibi çok okunan ve içinde yazılanlara bir değer atfedilen bir dergide köşe yazıyor olmanın ben de dahil kimseye sorumsuz yazılar yazma hakkı vermediği düşüncesi ile bu konudaki pişmanlığımı ifade etmek isterim.
Bu yazının bir nedamet veya aman dileme olarak değil, bir yanlıştan dönme veya tashih yazısı olarak görülmesi dileklerimle…