Son zamanlarda medyadaki güncel olaylardan biri de bilindiği gibi Neşter dosyası’. Bazı bilim adamı, değerli hocalarımızla ilgili ciddi suçlamalar var. Doğal olarak hiçbirimizin kendini savcı ya da yargıç yerine koymaya, gerçeği bilmeden uluorta konuşmaya hakkımız yok.
Olay adli bir suçlama ve soruşturmadır. Gereği de yapılıyor. Ancak benim yadırgadığım, henüz yargılama yapılmadan, özellikle meslektaşlarımızın medya ve kamuoyunda direk olarak yargılanıp suçlu bulunmalarıdır. Medyanın da böyle bir hakkı olmamalı. Meslektaşlarımızın yerleri, adları bellidir. Palas pandıras, tutuklanmalarına gerek var mıdır?
Her nedense bu tür basit olaylar, toplumda bundan milyarlarca hatta trilyonlarca büyük boyuttaki yolsuzlukların, kısmen de olsa su yüzüne çıkmasından hemen sonra her nasılsa birden ortaya çıkıveriyor. Daha doğrusu basit bir olayın üzerine medyamız tüm gücüyle çullanarak, olayı sekiz sütuna manşet olacak şekilde büyüttükçe büyütüyor.
Çok çok önemli yolsuzluklar ise sanki çok önemsizmiş gibi, halkımıza olabildiğince küçültülerek lanse edilmeye çalışılıyor. Gündem olabildiğince saptırılıyor, kafalar karıştırılıyor. Bunda da gerçekten başarılı olunuyor.
Mavi Akım dosyası ne oldu? Unutuldu gitti bile. Hani bir tekerleme vardır sonu yandı bitti kül oldu’ diye biter, işte öyle oldu. Ya Beyaz Enerji dosyasına ne demeli? Zamanın içişleri bakanı ve bir jandarma tümgeneralin enterne edilmesine yol açan dosya zaman içinde küllenmeye bırakıldı. Davası devam etse de gündemden çoktan düştü bile.
Peki meşhur banka hortumcularına ne oldu? Ne olacak canım, her zaman olduğu gibi kocaman bir hiç. Miktar hepimizin dudağını uçuklatacak kadar, yirmi milyar dolar. Devletin eli bir türlü onlara kadar uzanamıyor. Hortumcular herkesin yüzüne baka baka, hiç sıkılmadan ortalıkta dolaşıyorlar. İstanbul gecelerinde kendileri ve aile bireyleri sıkça boy gösteriyorlar. İsterlerse yurtdışına bile kaçabilirler. Ancak buna bile gerek duymuyorlar. Süper gökdelenlerindeki ofislerinde, boğazdaki yalılarında günlerini gün ediyorlar. Hükümet, BDDK avukatları bir türlü bunlara ulaşamıyor. Dile kolay yirmi milyon dolar hortumlanmış. Buna bir şey yapılamıyor da Amerika’dan gelecek bir milyar doların hesabı yapılıyor.
İşte biz böyleyiz. Trilyonları götürenlere kimsenin, hatta devletin bile gücü yetmez. Çalan çaldığıyla, götüren götürdüğüyle kalır. Zamanı gelir bakanları, başbakanları bile, Meclis komisyonlarında anlaşmalı olarak aklayıveririz, olur biter.
Arkadaşlar, doktor, öğretim üyesi, profesör kolay olunmuyor. Hatası olanlar, yasalar önünde kendilerini savunurlar, varsa cezalarını çekerler. Detayları bilmeden ne koruyucu ne de suçlayıcı olmamalıyız. Her gün konuyla ilgili yazılar çıkması, doğru yanlış suçlamalarda bulunulması, en azından tüm sağlık camiasını üzmekte ve yıpratmaktadır.
Medyanın gündemi saptırmak için küçük yolsuzlukların üzerine, sanki ülkeyi bu duruma düşürenler sadece sağlıkçılar ve doktorlarmış gibi gitmesini meslektaşlarımız asla unutmasınlar.
Beyaz gömlekliler, ne kendinizin, ne arkadaşlarınızın, ne yönetimde olanların, ne de medyanın o güzelim beyaz gömleğinizi kirletmesine asla izin vermeyiniz.