Bir futbol takımımız galibiyet aldığında, işi gücü bırakıp konvoylarda çılgınlar gibi eğleniriz. Avrupa’da tur atladığında takımlarımızı havaalanlarında karşılarız, sabahlara kadar kutlamalar yaparız. Nişanda, düğünde hatta sünnetlerde, kendimizden geçip havalara kurşun sıkarken yanlışlıkla birbirimizi bile vururuz. Dünya şampiyonlarına, ev, altın, araba, gibi hediyeler veririz. Milli futbol takımımız Dünya üçüncüsü olduğunda yedisinden yetmişine, gencinden, yaşlısına, beşikteki bebeklerden, futbolun ‘F’ sinden anlamayan seksenlik ninelerimize kadar, bağırmaktan seslerimiz kısılır, evlerimize bayraklar asarız. Böyle bir milletiz biz. Sevincimiz de üzüntülerimiz de abartılı.
Yabancıları yine şaşırttık. Bizden arkadaşlarına soruyorlar: Siz nasıl bir milletsiniz? Her şeyi büyük abartılarla kutluyorsunuz. En ufak bir başarıda bile oynuyorsunuz, konvoylar düzenleyip, hoplayıp, zıplayıp, halaylar çekiyorsunuz da içinizden biri, ilk defa bir Türk, Orhan Pamuk, dünyanın en büyük ödülü sayılan ödüllerinden, bu yılın Nobel edebiyat ödülünü alıyor, kılınızı kıpırdatmıyorsunuz.
Doğrudur ülkemizin hiçbir yerinde, ne bir kutlama, ne bir gösteri yok, yok. Gazeteler bir iki gün yazdı. TV kanalları kısaca bahsetti, hepsi o kadar. Sonra? Ne olsun kimseden tık yok.
Konudan pek kimsenin haberi olmadı diyenler yanılırlar. Evet herkes duydu, biliyor. Ardahan’daki köy kahvesinden, Edirne’deki okul kantinlerine kadar hepimiz duyduk. Konuyla ilgili tartışmalar birkaç dakikadan öte geçmedi. Millet kararını verdi: Biz bu ödülü KUTLAMIYORUZ!
Arkadaş, sen git yabancıların önünde, ‘Türkler bir buçuk milyon ermeni ile otuz bin kürdü katletmiştir’ diye yalan söyle. Böyle dedin diye Avrupa’da ve başka ülkelerde el üstünde tutul, ödülü kap. Sonrada herkesin seni tebrik etmesini bekle. Çok beklersin arkadaş.
Birinci dünya savaşı öncesinde Ermenilerin katlettiği üç milyon Türk ile, terörist olaylar nedeniyle kaybettiğimiz binlerce vatandaş ve güvenlik görevlisinden neden bahsetmiyorsun? Ülkenin her kasabasında şehit aileleri ve ıstırap çeken gazilerimiz var. Şehitlerimizin kemikleri, kolunu bacağını kaybetmiş gazilerin yaraları sızlıyor, senin haberin var mı ?
Kim yabancıların kışkırtmalarıyla ülkesine ihanet eder, kendi vatandaşlarının canına malına ve ırzına kast ederse, karşılığını çok sert alır. Dün böyleydi, bugün de aynı, yarın da farklı olmayacak.
Kurtuluş savaşında, iki yıl gibi çok kısa bir süre içinde, bir avuç cengaverden iki yüz bin kişilik muhteşem bir ordu yaratan ve vatanımızı kurtaran da, Orhan Pamuk için kutlamama kararını alan da aynı millettir. Milletimiz, kendisine ve ülkesine ihanet edenleri asla affetmez. Bu millet çok onurlu bir millettir. En cahilinden en bilgesine, çok önemli konularda kararlarını birlikte verir.
Şimdiye kadar yanıldığı hiç görülmemiştir. Diğer büyük olaylarda olduğu gibi, kararlılığını hiç vakit geçirmeden ve hiç tereddüt etmeden göstermiştir. Ben yüce milletimle gurur duyuyorum