Gelişmekte olan ülkelerde henüz taşlar tam olarak yerine oturmamıştır. Eksikliklere rağmen hayat devam etmek zorundadır. Bir futbolcunun “ben toprak sahada oynayamam, önce sahalar çimlendirilsin” demesi hakkıdır. Ancak haklı olmak yeterli olmaz. Bir sonraki maça kadar sahanın çimlenme şansı olmadığından, maça çıkma konusunda bir karar vermesi gerekir. Sahalar çim oluncaya kadar futbola ara vermek, ne kadar süreceği belirsiz bir yola girmektir. Mevcut şartlara göre oynamaya devam ederken sahaların bir an önce çimlenmesi için çaba göstermek, bir başka seçenektir.
Saha çimlendirilmesi futbolcunun iş değildir. Bu işten sorumlu olanların da konuyu bir bütün olarak ele almaları ve makul zamanda tüm sahayı çimlendirecek planlamayı yapmaları gerekir. Sahanın birkaç noktasına çim öbekleri oluşturmak çözüm olmadığı gibi, mevcut oyun kalitesini de bozacaktır. Unutmamak gerekir ki, sahaların varlık sebebi futbol oynanabilmesidir. Futbolcunun varlık sebebi sadece topa vurmak değil, seyircinin beğeneceği nitelikli futbol oynamaktır. Kötü zeminde iyi futbol olmaz, ideal oyun olmuyor diye “oynamamak” hiç olmaz.
Sağlık eğitimi ve hizmet sunumunda taşlar tam olarak yerine oturmamıştır. Hekimler, kendi görevleri olmayan birçok sekreterya ve getir-götür işini yapmak durumundadır. Özellikle asistan hekimlerin “angarya” kapsamındaki iş yükleri çok yüksektir. Mensup oldukları kurumdaki varlık sebepleri “uzmanlık eğitimi” almak olan asistanlar, vakitlerinin büyük çoğunluğunu sağlık hizmetlerine ayırmak zorundadır. Bazen sekreterin, bazen hocasının, bazen de hastabakıcının işini yapmak zorunda kalır. Yani saha top oynamaya (eğitim almaya) müsait değildir. Sistem onları “eğitim almak” yerine, “sağlık hizmeti” vermesi için zorlamaktadır. Eğitim için saha topraktır ve taşlıdır. Sağlık hizmetlerinin yürütülebilmesi için sahada çim öbekleri oluşturulmuştur. Bu öbeklerden birisi de “nöbet ertesi izin” uygulamasıdır.
Yaklaşık iki yıl önce nöbet çıkışında trafik kazası sonucu hayatını kaybeden meslektaşımızı rahmetle anıyorum. Bu kazanın 36 saatlik nöbet çıkışında, meslektaşımızın uykusuzluğundan dolayı olduğu algısı oluştu ve kabul edildi. Sağlık bakanlığı da konuya hassasiyet göstererek mevzuatta düzenleme yaptı ve nöbet sonrasında izin kullanma mecburiyeti getirdi.
Nöbet ertesi izin uygulaması öncelikli olarak asistan meslektaşlarımızda memnuniyet oluşturdu. Ayrıca genç meslektaşlarımıza dinlenecek zaman tanıdı ve dinlenmiş hekimlerinin performansın artacağı düşünüldü.
Nöbet izni uygulaması ile hastaneler açısından iş akışı değişti. Nöbet tutan hekim sayısı kadar izinliler de olacağı için toplam çalışan hekim kapasitesi azaldı ve geride kalanların iş yükü arttı. Asistan fazlalığı olan hastanelerde sorun olmasa bile sayıca yetersiz veya sınırda olan kurumlarda azalmayan iş yükü sorun olmaya başladı. Kişi başına düşen aktif iş yükü artışı ilgili kuruma olan yeni asistan tercihlerini etkiledi. Bir sonraki TUS sınavında iş yükü fazla olan kurumların kontenjanı boş kalmaya başladı.
Yapılacak her eylemin bir amacı vardır. Tıp alanında ihtisas yapan meslektaşlarımızın en önemli amacı “uzmanlık eğitimi” almaktır. Eğer asistanlık süresi bitiminde bu amaca ulaşılamamış ise gerisi teferruattır. Alınacak her kararın eğitimi destekleme mecburiyeti yoktur ancak, hiçbir karar eğitim alınmasına engel olmamalıdır.
Tıpta uzmanlık eğitimi, doğası gereği uygulamalıdır. Asistanların en önemli uygulaması doğru teşhis koyabilmektir. Cerrahi girişimler de dahil, tedavi aşaması bile teşhisin doğru olmasına bağlıdır. Doğru teşhis konulması teorik olarak verilecek bir bilgi veya beceri olmadığından, mutlaka yapılarak öğrenilmesi gerekir.
Teşhis konulmasını öğrenmek için tanı konulmamış yeni hastalara ihtiyaç vardır. Bu hastalar mesai içinde polikliniklerden veya mesai dışında acil servisten giriş yaparlar. Hastanın öyküsü ve fizik muayenesi öğrenmenin ilk ve önemli aşamasıdır. Hastayı değerlendiren asistan düşündüğü ön tanılara göre laboratuvar testlerini ister. Acil kapsamında olan test sonuçları nöbet süresi içinde sonuçlanır. Bu testler tanı koymaya yetmese bile acil durum değerlendirmesi için faydalı olur. Altta yatan hastalığın teşhisi ise genellikle mesai içinde çalışılan ilave test sonuçları ile netlik kazanır. Tüm sonuçların öğretim üyesi ile birlikte yorumlanması ve tanıya gidilmesi en kritik aşamadır.
Nöbet ertesi izin uygulamasından önce asistanların zihin yapısı hastanın tüm aşamalarını takip ederek, hocasına sunmak ve tanıya gitmek şeklinde idi. İlk gelişinden itibaren hastayı kesintisiz takip eden asistan kendini ilgili hastadan sorumlu hisseder ve sonuçlarını takip ederdi. Çıkan sonuçlar ile birlikte hocasının yorumunu alarak tanı koymayı uygulamalı olarak yapardı.
Nöbet ertesi uygulamasından sonra zihin yapısı değişmeye başladı. Hastayı sonuçlandırmak yerine, nöbet bitiminde devretmek, yöntemine geçilmiştir. Sadece merakı olanlar hastanın teşhisini ve hocasının görüşünü öğreniyor, diğerleri bu eksikliğin farkında bile olmuyorlar. İzinli olduğu gün içinde yapılması muhtemel eğitim faaliyetlerine de katılamayan asistanlar, sağlık hizmetine daha fazla odaklanıyorlar.
Dört-beş yıllık asistanlığın yaklaşık % 20 sini nöbet sonrası izin ile geçiren asistanlar, eğitimlerinden bir yıl çalındığının farkında bile değiller. Günün sonunda işler yürür, hastalara bakılır, zaman geçer. Yeterli eğitim alınmadan uzman olunur ise bunun bedelini yine asistanlar ödeyecektir, hem de ömür boyu. Zira, uzmanlık belgesi var iken tanı koyamamak ve bunu kimseye itiraf edemeden yaşamak, bunca emeğin karşılığı değildir.
Tıpta uzmanlık eğitimi, bozuk sahaya rağmen devam etmektedir. Sahadaki çim öbeklerinden birisi olan “nöbet ertesi izin” uygulaması oyun kalitesini bozmuştur. Yeterli eğitimi almadan uzman olan meslektaşlarımız, meslek hayatları boyunca bunun sıkıntısını çekecekler. Yetersiz uzmanlarımızın sıkıntısını da hepimiz çekeceğiz.
Çare, elbette ki vardır. Sağlık hizmeti verirken eğitim almak, yani lig maçlarını durdurmadan sahaları çimlendirmek mümkündür. İlk aşamada yapılacak olan ise nöbet ertesi izinlerin öğleden sonra ve yarım gün olarak uygulanmasıdır.
1 yorum
Ülkemizde ortalama emeklilik yaşı 58 -60 yaş arasıdır. Nöbet tutan hekimler (çoğunlukla cerrahi branşların daha zor ve yoğundur) emekli olmadan, ilk emekli maaşını almadan ölüyorlar !!!!!! Ey ahali uyan!