Nöroloji yan dallarını oluştururken, hem dünyaya paralelliği bozmamamız hem de pratik uygulama ve nöroloji uzmanlık eğitimini göz önünde bulundurmamız gerekir.
Özellikle üzerinde duracağım püf nokta, oluşturacağımız yan dalın sadece nörolojiye özgü olmasıdır. Örneğin; mevcut Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği’nde (Tüzük değil) nöroloji yan dalı olarak yoğun bakım, algoloji ve klinik nörofizyoloji yer almıştır. Hâlbuki bunlardan gerek EEG, ENMG, algoloji ve gerekse yoğun bakım, nöroloji eğitiminin vazgeçilmezleridir ve bu eğitim sırasında genel değil, sadece nörolojik hastalıklara yönelik olacak şekilde bulunmaktadırlar.
Benim önerim, bir yan dal olacaksa, bunun isminde mutlaka nöroloji kelimesi bulunmalı veya başka bir branşı ilgilendirmeyecek nörolojiye özgü bir yönü (örneğin; kas ve periferik sinir hastalıkları-ENMG, epilepsi ve bilinç bozuklukları-EEG, demans ve bellek bozuklukları, nöroimmünoloji ve miyelin bozuklukları, nörolojik geriatri, nörogenetik, nöropatoloji, nörooftalmoloji, Parkinson ve hareket-yürüme bozuklukları, uyku ve bozuklukları, nöroalgoloji (baş ağrıları ve diğer) ve vasküler nöroloji) olmalıdır.
Saydığım bu yan dallardan vasküler nöroloji, benim yönelmiş olduğum konum olduğu için, sadece buna değineceğim. Bir nöroloji kliniğine yatan hastalara baktığımızda yüzde 60-70 oranında hastanın beyin-damar hastalığı nedeniyle yatmakta olduğu görülür. Son yıllarda da bu konudaki teşhis ve tedaviye ilişkin gelişmeler, vasküler nöroloji yan dal uzmanlığını ve yeniden yapılanmayı zorunlu kılmıştır. Teşhis yönüne baktığımızda MRG, MRA ve difüzyon-perfüzyon MRG’lere rağmen, girişimsel diagnostik serebral anjiyografi hâlâ altın standart girişim özelliğini korumaktadır. Nörosonoloji olarak da transkraniyal Doppler (TCD) ve renkli karotis-vertebral ultrasonografi olmazsa olmaz incelemelerdir ve bunların vasküler nörolog tarafından bizzat yapılması kaçınılmazdır. Tedavi yönüne baktığımızda ise artık bütün dünyada, serebral bir infarkta ilk dört saat içinde acil olarak İV tPA verilmesi malpraktis yönünden yasal bir zorunluluktur. Bundan beklenen olumlu gelişmenin sağlanmadığı vakalarda ek olarak, intraarteriyel kateter yolu ile tPA veya kateterli mekanik trombektomi yöntemlerini uygulamak da yasal bir zorunluluktur. İntraarteriyel tPA veya kateterli mekanik trombektomi yöntemleri, müdahale süresini en fazla 6-8 saate çıkarmaktadır. Yani bu işlemler zamanla yarışmayı gerektiren ÇOK ACİL İŞLEMLERdir ve başka bir ekibin gelmesini bekleme lüksüne sahip değildir. Bu işlemler sırasında kaçınılmayan komplikasyonları tedavi edecek olan da nörolog olacağına göre, bu işlemleri yine vasküler nöroloğun yapması en idealidir. İşte bu ideal, malpraktisin ciddi izlendiği ABD, bazı Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerinde hızla gerçekleşmekte ve vasküler nöroloji ekipleri oluşmaktadır. Beyin-damar hastalıklarında tedavinin diğer bir ayağı nörolojik yoğun bakımdır. Acil beyin krizi ile gelen bir hastanın nörolojik yoğun bakımı, genel veya diğer yoğun bakımlardan oldukça farklılıklar içermektedir. Tabii ki, nöroloji yoğun bakım birimine sadece beyin krizli olan değil, miyastenik krizli, Guillain-Barre’li, subaraknoid hemorajili hastalar da yatacak ve kendilerine özgü nörolojik tedavileri yapılacaktır.
Sonuç olarak vasküler bir nörolog, aynen bir kardiyolog gibi dörtlü sacayağı olan girişimsel vasküler nörolojiyi, nörosonolojiyi, inme ünitesi sorumluluğunu ve nörolojik yoğun bakım birimini yönetecek, bizzat uygulayacak ve bu konudaki dörtlü eğitimi almış ve eğitecek olandır.
Çok şükür ki genç nörologlar bu yeniden yapılanmanın önemini ve beyin krizli bir hastaya, daha acilin kapısından itibaren başlamak üzere uygulanacak işlemlerin yaşam kurtaracak özelliklerini gün geçtikçe fark etmektedirler ve büyük bir heves ve özveri ile vasküler nöroloji yan dal uzmanlığına yönelmeye başlamışlardır. Umarım, vasküler nörolog şeklinde yapılanmaları yönünde belirlenmiş olan eğitim aşamalarını yapmalarına açık olan radyolog ve nöroşirürjiyen meslektaşlarım da bu aşamaları gerçekleştirirler. Şu anda da hem Nöroloji Derneği hem de Beyin Damar Hastalıkları bünyesinde “girişimsel vasküler nöroloji” adı altında çalışkan, gece-gündüz demeden koşturan ve benim “Tarihsel Cengâverler” lakabını uygun bulduğum gençlerden oluşmuş bir ekip yeşermeye başlamış bulunmaktadır.
Ufku geniş, geleceği çok iyi değerlendirebilen ve dünyaya paralel gelişen vasküler nörolojinin bu yapılanmasını görüp gençleri desteklemekte olan sayın hocalarımıza, Nöroloji Derneği ile Beyin Damar Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyelerine ve “Girişimsel Vasküler Nöroloji Çalışma Grubu” Başkanı değerli mücadele arkadaşım Prof. Dr. Reha Tolun’a ve de gruptaki genç vasküler nörologlara içten olumlu duygularımı sunarım.
Dolayısıyla şu andaki Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği’nde yer almış olan algoloji ve yoğun bakım yan dalları, nörolojiye özgü yan dallar şeklinde olmayıp, genel algoloji ve genel yoğun bakım olmaları nedeniyle uygun yan dallar değildirler. Umarım bu yanlışlık en kısa zamanda düzeltilir ve nörolojiye spesifik yan dallar resmiyet kazanır.