Hastaya bakım vermek üzere eğitilmiş ve bu görevi; Hemşirelik Yasası doğrultusunda yürüten kadın ve erkeklere en yalın tanımıyla “hemşire” denilmektedir. Kökeni Farsça olan “hemşire”nin Türkçe karşılığı kız kardeştir. Hemşirelik mesleğinde örnek aldığımız ülkelerde aynı görevi yerine getirenlere “bakıcı” anlamına gelen “nurse” denilmektedir. Bu görevlileri yetiştiren okullara ise “bakıcı okulu” anlamına gelen “nursing school” ya da “school of nursing” adı verilmiştir. Türkiye’de 1925 yılında, savaş sırasında bakıma gereksinim duyanlara bu hizmeti vermek üzere Kızılay Cemiyeti tarafından açılan okul da “Kızılay Hasta Bakıcı Okulu” adıyla kurulmuştur. Okulun adında, kuruluş amacına uygun olarak vurgu “bakım” eylemi üzerine yapılmıştır. Daha sonra okulun adı “Kızılay Hastabakıcı Hemşire Okulu” olarak değiştirilmiştir. Hemşire ibaresi büyük bir olasılıkla, kadınla özdeş ”şefkat”i yansıtmak amacıyla eklenmiştir. Ancak, bakım hizmetlerinde erkeklere de gereksinim olduğundan hemşire okullarına erkek öğrenciler alınmış ve mezun olan erkeklere de hemşire denilmesi gibi bir durum ortaya çıkmıştır.
Altmışlı yıllarda da erkek bakıcı yetiştirilmesi düşünülmüş, Sağlık Bakanlığında o zamanlar var olan “Hemşirelik İstişare Konseyi”nde konu tartışılmış ve meslekte erkeklere de uygun düşecek ve onları da temsil edecek isim arayışına girilmiştir. Ancak, erkeklerin okullara alınması o yıllarda gerçekleştirilemediğinden bu arayış kendiliğinden son bulmuştur. Hemşirelik eğitiminin dört yıla çıkarıldığı ve İngilizce ders saatlerinin artırıldığı o yıllarda, mesleğin prestijini yükseltmek ve hemşire okullarını çekici duruma getirmek için hemşire okullarının adı “hemşire koleji”ne dönüştürülmüş ve mesleğe başka bir ad bulunması düşünülmüş, ancak bu çaba da bir sonuca ulaştırılamamıştır. Şu anda, yapılan işle örtüşmediği gibi erkeklikle bağdaşmayan “hemşirelik”, artık tam anlamıyla kabul edilmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Aslında adına ne denilirse denilsin meslek, gereksinimi olanlara bakım verme üzerine kurulmuştur. Önemli olan, bu husus üzerinde durulmasıdır
Bakıcı anlamına gelen “nurse” isim olarak kullanıldığında, içeriği oldukça zengindir ve pek çok anlamı vardır. Hasta bakıcı, bakıcı, dadı bunlardan bazılarıdır. Fiil olarak kullanıldığında ise “nursing”in Türkçe karşılığı “bakmak, emzirmek, beslemek, ilgilenmek, kollarına almak, bakıcılık yapmak”tır. Bebeklere bakım verilen bebek ünitesine ve fidanlığa da yine bakımla ilgili olarak “nursery” adı verilmiştir. Görüldüğü gibi söz konusu “nurse”, “nursing” isim ve fiil olarak yapılan işi, hizmeti yansıtmakta, bakıma vurgu yapılmaktadır. Oysa “hemşire” tek başına ele alındığında yapılan işin karşılığı değildir, sadece kız kardeş anlamını taşımaktadır. Almanya’da da bizdeki hemşirenin karşılığı olarak bakım hizmetlerini yürütenlere “schwester”/kız kardeş denilmektedir. Oysa hemşirelikte örnek alınan ülkelerden biri olan İngiltere’de kardeş anlamına gelen “sister”/kız kardeş, “nurse”/hasta bakıcıdan sonra gelen bir mesleki kademedir. Belirli bir süre edinilen bir deneyim, ispatlanan yeterlilikten sonra kazanılan bu unvanı taşıyanlar “servis sorumlusu” olarak çalışırlar, ancak yine de hastaya bakımı vermeye devam ederler. Çünkü meslek “care”/bakım üzerine temellendirilmiştir.
“Care”in karşılığı sözlüklerde umur olarak geçse de aslında, bünyesinde pek çok anlamı barındırır. “Care”; hemşirelik mesleğinde; üzerinde özenle durulmasını ve eğitimde bu ögenin içerdiği her bir anlamın tüm boyutlarıyla tüm derslerde ele alınmasını, irdelenmesini ve bunların ve özellikle duyuşsal davranışlar olarak öğrenciye kazandırılmasını gerektiren bir kavramdır. İlgilenmek, istemek, hevesli olmak, hasta için endişelenmek, tasalanmak, kaygı- üzüntü duymak, bakım, onarıma istekli olmak, bakımı üstlenmek, umurunda olmak “care”in kapsadığı anlamlardan bazılarıdır. Bakım verirken özen göstermek, zarar verme olasılığı olan uygulamalarda dikkat etmek, ilgi duymak, kollamak, gözetmek, önemsemek, hastayı anlamaya çalışmak ve hastaya karşı hoşgörü ile yaklaşmak ve gerektiğinde onu savunmak “care”/umurunda olmanın göstergeleridir.
Annenin çocuğuna bakım verirken sayılanların hepsinin tam anlamıyla yerine getirildiği bilinmektedir. Çocuğuna bakım veren bir annenin bunu en doğal yaklaşımla ve şefkatle yaptığı görülür. Çünkü çocuğu onun en değerli varlığıdır. Çocuğu onun umurundadır. Yaptıklarında bir zorlama yoktur. Bir anne çocuğuna bakım verirken, özenle ve içten gelen duygu ve dürtülerle bildiklerinin en iyisini uygular. Bunları yaparken hiçbir beklentisi de yoktur. Çocuğu hastalandığı zaman endişe taşımakla birlikte, bütün dikkatini çocuğunun bakımına yoğunlaştırır ve tam anlamıyla onun üzerine titrer. Bazı ciddi hastalıklarda, çocuğun bakım ve tedavi için hastaneye yatması zorunlu durumlarda onu sağlık çalışanlarına, özellikle de hemşirelerin bakımına tevdi eder. Çocuğunun kendisine en çok gereksinim duyulduğu bu zorunluluk, bir anne için çok güç olduğu hâlde, umurun kapsadığı duygulara karşın çocuğunun iyiliği uğruna buna katlanır. Anne ile hemşire kıyaslandığında birinin dikkati çocuğuna, diğerinin ise hastasına odaklanır. Bu uğraşta her ikisinden de beklenen, yukarıda anılan tutum ve davranışlardır. Ancak anne ile hemşire arasındaki en önemli fark, anne bu görevi gönüllü olarak yaparken hemşirenin eğitildiği bu hizmetleri maaş karşılığında yapmasıdır. Bu ayrıcalık hemşireye bir sorumluluk ve zorunluluk yükler. Mesleğin bilinçli ve istekli seçilmesi, iyi bir eğitim, çalışmak istediği alanda çalışma, çalışmada denetim ve sürekli eğitim sorumlulukların yerine getirilmesinde önemli bir yere sahiptir. Bunlar aynı zamanda hemşirenin kendisine güven duygusunun artması, yukarıda sözü edilenler doğrultusunda hastasını umursayarak bakım vermesini beraberinde getirir. Tüm söylenilenler gerçekleştirilebilirse, bu çabaların sonucu hemşire mesleki doyum ve mutluluk olarak döner ve mesleğin saygınlığını artırır.
Anlatılanlar, hemşirenin, başkalarının düşünce ve duygularını anlama yeteneğinin geliştirilmesini gerektirir. Bu yetenek ise başkalarının düşünce ve duygularını kendi düşünce ve duygularımızla karşılaştırma derecesine bağlıdır. Bu yüzden hemşirelik eğitiminde üzerinde önemle durulması gereken konulardan biri de empati konusudur.