Kainatta her şey iki zıt güzergah üzerine kurulmuştur. Ödül ve ceza. Sevgi ve nefret. Güçlü ve zayıf. Uyku ve uyanıklık. Gece ve gündüz. Yakın ve uzak. Sert ve yumuşaklık. Soğuk ve sıcaklık. Küçüklük ve büyüklük. Mikrokosmos – makrokosmos felsefi görüşü, Hipokrat’ın dört unsur teorisi, Çin felsefesindeki yin- yang teorisi, Aristoteles’in altın ortası düşüncesi, Leonardo Da Vinci’nin çizdiği insan resmi tasvirindeki denge teorisi, Hz. Muhammed’in orta durumu seçin tavsiyesi, Ayur Veda’nın önerileri…
İnsan yaratılışı gereği tüm özellikleri kendinde barındırır. Hem şiddete ve hem de sevgiye ve iyiliğe meyillidir. Çocuk yetiştirme adabına dair eski yazma eserlerde Osmanlı kültüründe de hep bahsi geçen, davranış eğitiminde, bir eylemi yaptığında çocuğu ödüllendirme, yapmadığında cezalandırma yöntemi; Freud’un, Nietzsche’nin psikoloji terapilerinde de yer alır, Pavlov’un köpek deneylerinde de ve de çocuk eğitimine dair tüm kitaplarda da…
Ceza insanı korkutur. Korku duyusu, hisler yardımı ile, sinir iletimi yoluyla bedende adrenal bezleri harekete geçirir ve stres tepkisi teorisine göre; vücutta bir takım katabolik salgılar salınır. Yani; bireyde, terleme, titreme, kalp çarpıntısı, dikkati toplayamama, üzüntü, kaygı, kaslarda gerilme, nabızda hızlanma, sosyal ortamdan uzaklaşma, toplumda dışlanma vb. durumlar meydana gelir ceza durumunda. Ve insan korkudan kaçmak için yanlış eylemi tekrar yapmaması gerektiğini yaşadığı olumsuz belirti bulgular ile öğrenir.
Cezasızlık algısı bireyin yaptığı yanlış davranışı tekrarlamasında bir beis olmadığını düşünmesine sebep olabilir. Bu durumda toplumda suç oranı artar. Kuralları çiğnemek doğal hale gelir. Sınır tanımaz insanlar sokaklarda çoğalır.
Bu sebeple devletlerin hukuk sistemlerinin etkin işlemesinin, suçluların hakkaniyetle takibinin, toplumun ahlak algısının artırılarak yanlış davranış işlemeyecek nitelikte bireylerin yetiştirilmesi için eğitim sisteminin dizayn edilmesinin sayesinde; toplumda işlenen kadın cinayetlerinin, hırsızlığın, trafik kazalarının, çocuk kaçırma ve istismarlarının, sağlık alanında personele şiddetin azalmasının önüne geçilebileceği umulur.