Başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik gibi adlarla topluma yansıtılan öğretmen sınav kararı bazı kesimlerin huzursuzluğuna neden olmuştur. Bununla ilgili tepkiler çoğunlukla öğretmenlerin itibar kaybı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Oysa konu hakkında etraflı bilgi edinmek için yanıtlanması gereken bazı sorular vardır. Akla gelen soruların bir kısmı konuyla ilgili ilan edilenler hakkında bilgi yetersizliğimden olabilir.
İlkokul öğretmeni, çocuğun dış dünyaya yalnız başına attığı ilk adımda yanında olan ve elini tutandır. Bugün hangi görevde ve konumda olursa olsun herkes ilk okul eğitiminin izlerini taşımaktadır. İlkokul eğitimi daha sonraki eğitimin ilk basamağını oluşturur. Bu yüzden ilkokul öğretmenleri tartışmasız herkesin yaşamında çok önemli bir yere sahiptir.
Okulun açıldığı gün annem beni okula götürdü ve öğretmenim Şükriye İvge’ ye teslim etti. Kendisinin güler yüz ve şefkatle paltomu çıkardığını hala anımsıyorum. Sınıfımızda hiç ağlayan çocuk yoktu. Çünkü aynı ilgi her çocuğa gösterildi. O yaşlarda öğretmenimiz bize mektup yazmayı ve postaneye giderek mektubu postalamayı öğretti. Mektup evimize geldiğinde annem ve babamla birlikte mektubu okumanın sevincini yaşadım. Sanırım mektuplaşma alışkanlığımın temeli o yıllarda atıldı ve hala da sürüyor. Öğretmenimizin götürdüğü Kızılçullu’da (İzmir) kırmızı çamurdan küçük objeler yapmayı öğrendik ve çamurla oynamanın tadına vardık. Bilindiği gibi bizim bu deneyimimiz seramik sanatının ilk adımıdır. Yaşam boyu kullandığımız pek çok alışkanlık edindik. Bunlar ilk okulda öğrendiklerimizin bir kısmı.
Öğretmenler de diğer meslek mensupları gibi mesleklerinde gereksinim duyulan davranışlarla donatılarak mezun olurlar. Öğretmenin eğitim sonunda aldığı diploma onun öğrencilere ilkokul eğitimi vermeye ehil ve layık olduğunu gösterir. Çünkü öğretim sonunda yapılan sınavlarla öğretmenin ehliyeti ve liyakati teyit ve tescil edilmiştir. Ancak öğretmen de diğer meslek mensupları gibi günümüzde hızına erişemediğimiz değişiklikleri ve yenilikleri sürekli izlemek ve bunları eğitim programına entegre etmek zorundadır. Ayrıca yönetim ve eğitimde çok önemli bir basamak olan hizmet içi eğitimin de sisteme yerleştirilmesi ve yaz tatillerinde bu kapsamda kurslar verilmesi zorunludur. Kamuoyuna duyurulan bilgilere göre şu anda başöğretmen ve uzman öğretmenlik mesleki gelişim çalışmaları bağlamında eğitimleri devam etmektedir. Konu içeriklerinin önerilen hizmet içi eğitim konu içerikleriyle örtüşeceği umulmaktadır. Ancak mesleki gelişim adı altında verilen derslerin sadece giriş sınavına başvuranlarla sınırlı tutulacağı, girmeyenlerin eğitimden mahrum bırakılacağı anlamına gelmektedir. Şu anda devam eden eğitimin eylül ayında tamamlanacağı ve öğretmenlerin başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik sınavına katılacağı ilan edilmiştir.
Duyumlar uzman ve başöğretmen kadrolarına 614 bin 446 başvuru olduğunu gösteriyor. Bu duyuruda akla gelen sorular:
1-Başöğretmen kadrosu ne kadar?
2-Şu anda bu kadrolar boş mu?
3- Yoksa başöğretmenlik eğitimi almış olanlar eğitim almamış olanlarla yer mi değiştirecekler?
Duyuruda ayrıca Yüksek lisans ve doktora yapmış olan 90 bine yakın öğretmenin yapılacak sınavdan muaf oldukları yer almaktadır.
Bilindiği gibi akademik platformda uzmanlık üniversitede yüksek lisans eğitimini tamamlamakla kazanılır. öyle bir uygulama ile bir ilkokulda öğrencilerin,
1-Bir kısmı üniversite eğitimli uzman öğretmenden ,
2-Bir kısmı sınava başvurarak uzmanlık eğitimi almış ve sınavda başarılı olmuş uzman öğretmenden,
3-Bir kısmı da şimdiye kadar ilkokul eğitimi almış olanlarımız gibi uzman öğretmenlik eğitimi almamış olan ve ayrıca eğitim sonunda yapılan sınavda başarılı olamayan öğretmenden ders alacaklar. Bu üç grup arasında eğitime bağlı davranış ve özgüven farklılıkları tartışmalara neden olabilir mi?
4-Öğrencilerin ve ailelerin de bu durumun farkına vararak tepki vermesi de ayrı bir sorun yaratabilir mi?
5- Bugün sıklıkla duyduğumuz öğretmenlik mesleğinin itibar kaybı bu üç grup arasında gereksiz tartışmalara yol açabilir mi?
Her türlü eğitim sonunda sınav yapılması eğitimin doğasında vardır. Sınav eğitimde oluşturulması beklenen davranışları ölçmek için yapılır. Sınavla bir yandan sınav yoluyla öğrenci davranış değişiklikleri değerlendirilirken diğer yandan öğretmenlerin eğitimde başarı düzeyi hakkında bilgi edinilir. Eğitim sürecinde olağan durum eğitim öğretimi sınavın izlemesidir. Bugün duyurularda vurgunun eğitime yapılması gerekirken uzmanlık ve başöğretmenliğe terfi ve maaş artırılması koşulu olarak öne sürülen sınava yapılmıştır. Diğer bir dikkatler sınavı kabul eden ve etmeyen öğretmenler olarak ikiye ayıran sınava çekilmiştir. Bugünkü tepkilerin bir kısmı bundan kaynaklanıyor olabilir. Oysa tüm öğretmenlere yapılan eğitim sonunda yapılan sınava tepki verilmeyeceği düşünülmektedir.
1-Sınav sonuçlarıyla ilgili netlik kazanmamış bir konu da sınavı kazanamayan öğretmenlerin ne olacağıyla ilgilidir.
2-Bu öğretmenler sınava girmeyen öğretmenler gibi ayni görevlerinde öğretim yapmaya devam mı edecekler?
3-Ayni işi yapan öğretmenlere ödenen maaş farkının meydana getirdiği rahatsızlıklar nasıl giderilecek?
4-Bilindiği gibi öğretmenlerin bir kısmı bugün özel okullarda yüksek maaşla çalışmaktadırlar. Bu uygulama ile eğitim almış ve sınavda başarılı olmuş öğretmenlerin de özel okullardan iş teklifi alma olasılığının daha da artacağı düşünüldü mü ve bu olasılığa karşı herhangi bir önlem alındı mı gibi sorular da akla gelmektedir.
Daha önce de değinildiği gibi soruların bir kısmı bilgi eksikliğimden sorulmuş olabilir. Yazının amacı yapılanları eleştirmek değil konu hakkında düşünceleri paylaşmaktır. Yazılanlarla ilgili uyarılar da kabulümdür. Saygılarımla.