Deprem kuşağında olan Anadolu’muzda her deprem, sağlıklı ve dayanıklı binaların-okulların- doğru zeminlerde yapımı ve denetiminin önemini ilgililere, yetkililere ve bizlere hatırlatırken Covid-19 pandemisi de tüm dünyada olduğu kadar ülkemizde de can yakmaya devam etmektedir. Dolayısıyla, çocuklarımız, işimiz, aşımız ve geleceğimiz için endişemiz her geçen gün artıyor.
Ülkelerin ajandasında insan sağlığı, eğitim ve ekonomi sıralamada önceliğini koruyor. Eylül 2020’de Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okullarda kademeli olarak yüz yüze eğitime başlanacağını duyurdu. Aileler başta olmak üzere MEB ,Sağlık Bakanlığı (SB), öğretmenler ve sivil toplum kuruluşları (STK) kıymetlilerimiz olan çocuklarımızı sağlıklı ve dayanıklı okullarda Covid-19’dan ve depremden koruyarak eğitimlerini sağlıklı bir şekilde nasıl yürütebileceklerine odaklandılar ve okul sağlığı, gündemin en önemli konusu oldu.
Okul sağlığı, öğrencilerin ve okul çalışanlarının sağlığının değerlendirilmesi, geliştirilmesi, sağlıklı ve güvenli okul yaşamının sağlanması ve sürdürülmesi, öğrenciye ve dolayısıyla topluma sağlık eğitiminin verilmesi için yapılan çalışmaların tümü olarak tanımlanmaktadır.
Dünyada okul sağlığı programlarının uygulanmasına 19. yüzyılda başlanmış ve 20. yüzyılın ilk yıllarında gelişmiş ülkelerde okul sağlığı uygulamaları rutin hizmet kapsamına alınmıştır. Çocuk ve güvenlik konusunda yeni bir kavram olan “Güvenli Okul “yaklaşımı, Dünya Sağlık Örgütü’nün “Güvenli Toplumlar” programının altında bir alt program halinde sürdürülmektedir. Günümüzde okullarda güvenliği tehdit eden başlıca konuların başında; enfeksiyonlar, deprem, kazalar, şiddet, madde kullanımı, engelli ve kronik hastalığı olan çocuklar, hijyen, aile ve çevre güvenliği gelmektedir.
MEB tarafından 19.Milli Eğitim Şurası okul güvenliği komisyonunda okullara güvenlik görevlisi ve sağlık personeli alınması önerisi kabul edilmiş ve istihdam için çalışmalar başlatılmıştı(!).
Sağlık Bakanı Koca, pandemi öncesi verdiği bir demeçte, Sağlık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortak bir proje hazırladığını belirtmiş, “Okullarda bir sağlık personelinin mutlak olması gerektiğini düşünüyoruz. Çalışmaların aralıksız sürdüğünü ve projenin 2020-2021 eğitim-öğretim döneminde hayata geçeceğini” ifade etmiştir.
Eylül 2020’de, Ortaokul Ve Ortaöğretim Kurumları Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre okul sağlığı hemşireliği zorunlu hale gelmiştir.
Okul sağlığı hemşireliğinin en uygun adayları: Çocukların aile ve toplum içinde fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal yönden sağlıklı büyüme ve gelişmesi, hastalıklardan, kazalardan korunması ve sağlığının en üst düzeyine çıkarılması; hastalandığında ,yaralandığında hasta çocuğun tedavisi, bakımı ve rehabilitasyonundan sorumlu –yüksek lisanslı okul sağlığı hemşiresi, pediatri hemşiresi, halk sağlığı hemşiresi ya da lisans mezunu –hemşirelerdir.
T.C. Resmi Gazete, 27910, 19 Nisan 2011 tarihinde yayınlanan Hemşirelik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte, Halk Sağlığı Hemşireliği başlığı altında Okul Sağlığı Hemşiresi’nin görev yetki ve sorumlulukları belirtilmiştir.
Türk Hemşireler Derneği Başkanı, yakın zamandaki bir demecinde “Virüse karşı savaşı birlikte kazanacağız” diyerek sağlık disiplinin vazgeçilmez bir üyesi olan hemşirelerin de ellerini taşın altına koymakta tereddüt etmedikleri mesajını halkımıza verdi. O halde, okul sağlığı hemşireliği de gecikmeden hayata geçirilmelidir. Ama nasıl?
MEB ve SB’nin ilgili istatistikleri zor olacağını göstermektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 2019-2020 “Örgün Eğitim” verileri açıklandı. Buna göre, Türkiye’de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 18 milyon 241 bin 881 öğrenci eğitim alıyor. Örgün eğitimdeki öğrencilerin 1 milyon 629 bin 720’si okul öncesi eğitimde, 5 milyon 279 bin 945’i ilkokulda, 5 milyon 701 bin 564’ü ise ortaokuldadır. İlköğretim çağı, 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsamaktadır. Dolayısıyla ilköğretim, Covid-19 pandemi krizinde en riskli eğitim grubu olup ivedilikle her okula en az bir okul hemşiresi istihdamı sağlanmalıdır. Ama nasıl?
Ocak 2020 tarihi itibariyle Türkiye’de toplam hemşire sayısı 198.465. Bir hemşire başına düşen nüfus ise 431.2’dir. Gerek sağlık personelinin azlığı gerekse de son dönemde sayıları hızla artan şehir hastaneleri nedeniyle her geçen yıl sağlık alanında çalışacak hemşireye olan ihtiyaç artmaktadır. Sağlıkta artan istihdam açığını kapatmak için özellikle içinde bulunduğumuz yılda kamuya ciddi alımlar yapılmaya başlandı. Yanı sıra, bakanlık tarafından bu olağanüstü dönemde sağlık çalışanı istifalarının kabul edilmeyeceği kamuya duyuruldu. Pandemi ile birlikte hemşire ihtiyacı katlanarak artmışken okul hemşiresi istihdamından nasıl söz edebiliriz?
Günümüzde 100 binin üzerinde meslektaşımız, eğitimini aldığı mesleğini icra edebilmek için atama beklemektedir. Ayrıca iş yükü ve güçlüğü nedeniyle azımsanmayacak bir sayıda erken emekli olan hemşire vardır.
Sonuç olarak, Türkiye’de hemşire açığına ve bir hemşireye düşen nüfusa bakıldığında, çocuklarımızın sağlığında hayati önem taşıyan okul hemşireliği istihdamını ötelememizi gerektiriyorsa da, erken emekli olan lisans mezunu- pediatri ve okul sağlığı hemşireliği alanında donanımlı – hemşireler, atama bekleyen ya da atanamayan hemşireler, okul sağlığı hemşireliğinde istihdam edilebilirler.
KAYNAKLAR
Demirgöz Bal M.Yataklı Tedavi Kurumlarında Hemşire İnsangücü Planlama Yaklaşımları. Nursing Manpower Planning Approaches in Hospital,Sayı / Number: 3 Cilt / Volume: 1 Yıl / Year: 2014 e-ISSN:2149-018X doi:10.5222/SHYD.2014.148
http://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2020_09/04144812_meb_istatistikleri_orgun_egitim_2019_2020.
www.resmigazete.gov.tr Hemşirelik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (2011), T.C. Resmi Gazete, 27910, 19 Nisan 2011.
https://www.hurriyet.com.tr/egitim/turkiyenin-egitim-ogretim-istatistikleri