Okullar açılmazsa, öğrenme kaybını telafi etmek imkansız olacak.
Salgın sürecinin en sorunlu aşamasındayız. Eğitim alanında atacağı adımlar, Türkiye’nin geleceği açısından kritik önemde olacak.
Bazı eğitim uzmanlarının bakış açısının çok doğru olmadığı düşüncesindeyim. Okullar mutlaka açılmalı…
“Okullar sokaktan güvenlidir“
Kuşkusuz çok zor dönemlerden geçiyoruz, önceliğimiz sağlık ve bütün toplum için odağımız bu olmalı. Ama her açıdan yeni normal döneme geçmemiz gerekiyor. Hayatın her alanında attığımız yeni normal adımları neden eğitimde atamıyoruz anlayamıyorum. Pandemide her alanda anlık ve hızlı şekilde süreci yöneten Türkiye, eğitimde neden süreci toptancı bakışla yönetiyor; her ilin pandemi kurulları illerde her şeye karar verirken eğitim konusunda neden karar veremiyor?! Örneğin neden köy okullarını açamıyoruz, neden vaka sayısının az olduğu illerde okulları açıp vaka sayısı fazla olan illere hedefler koyup bu hedefler gerçekleştiğinde okulları açacağımızı söylemiyoruz?!
”Uzaktan hibrit eğitime başlıyoruz” cümlesi, iyi niyetli ama asla örgün eğitimin yerine geçmeyecek bir kavramdır. Sonuç olarak bir daha düşünelim; elastikiyet esaslı, hibrit, her okula inisiyatif vererek ve çok ciddi planlar yapmalıyız. Türkiye’yi bölgesel, il, ilçe, hatta okul bazlı düşünerek olabildiğince çocuğumuzu okulla buluşturmanın yolunu bulmalıyız. En risksiz kararı vermek bize bir şey kazandırmayacaktır. Toplumsal olarak hepimiz bu konuda hemfikir durumdayız.
Okulların kapalı kaldığı süre uzadıkça öğrenme eksiklerini kapatma güçleşir. Okulların açılamaması halinde öğrenme kaybının ve eksiğinin kapatılması, telafi edilmesini neredeyse imkansız hale getirecek. Otoriteleri okulların kapalı kalmasının da orta ve uzun vadede hareket kısıtlılığı ve sosyal izolasyona bağlı olarak sağlık sorunlarına neden olacağı konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Okulların açılması veya kapatılması, ölçülebilir verilere dayalı olmak zorundadır. Kabul edelim, bu zor bir karardır. Bu kararda gözetilmesi gereken kişilerin “sağlığını korumak” ile “geleceğini korumak” arasında hassas bir denge vardır. Bu dengenin rasyonel bir temelde, güncel sağlık verileri ve bilimsel bilgilere dayalı olarak oluşturulması gerekir. Okulların kapalı kaldığı süre uzadıkça öğrenme eksiklerinin ve kayıplarının telafisi sistemin yönetme kapasitesinin sınırlarını aşıyor.
Öğrenme kayıpları ve eksikleri, telafisi imkansız kayıplara neden olacaktır. Okulların daha uzun süre kapalı kalması, mevcut öğrenme ve temel beceri yetersizliği sorunlarını daha karmaşık hale getirebilir. Okulların kapalı kalmasının sonucu olarak temel beceri düzeyinin altında kalan öğrenci oranının artacağı, öğrenme kayıplarının bireylerin hayat gelişiminin üzerinde negatif etkilerinin olacağı hesaplanmaktadır.
Okulların açılması veya açılmaması kararı bir kafeyi açma kararı değildir. Toptan açmama kararının eğitimde bedeli ağır olacaktır. Bu sebeple, bir yolunu bulup evlatlarımızı okulla buluşturmamız gerekiyor. Bölgenin sağlık riskleri, okulların- fiziki altyapı imkanları dikkate alınarak öncelikler belirlenmeli, yüz yüze eğitime geçişte öncelikli gruplar belirlenerek bu gruplara odaklanma sağlanmalıdır.
1 yorum
DEVLETİN VE YÖNETİCİLERİN SORUMLULUK ALIP OKULLARI AÇMASI GEREKLİ. YOKSA KOCA BİR NESLİ KAYBEDECEĞİZ. OKULAR KURALLARIN DAHA ÇABUK KONDUĞU VE DAHA ÇOK UYULDUĞU YERLERDİR.