Bugünü yıllardır beklemişimdir. Belki biraz tembel oluşum bunda etkili olmuştur. Allaha şükür bu alanda ilk adım atılmış gibi görünmektedir. Bununla ilgili ilk haberi 1996 yılında Hocam Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal vermişti. Bu buluş kesinlikle bilim dünyasında yeni bir çığır açacak gibi görünüyor. Çok yakında bu buluşun biraz daha geliştirilmesi ile insan beynine istenen bilgilerin yüklenmesi hiç de uzak gözükmemektedir. Ama ilk etapta toplumumuzdaki okumaya karşı olan ilgisizliği ortadan kaldıracak gibi görünmektedir.
Üniversitede okurken Hocam Prof Dr. Mehmet Ali Ünal öğrencilerin, “ne okuyalım hocam?”, “bu kitabı okusak olur mu hocam?”, “sınavda ne sorarsınız hocam?”, “bu konu sınavda çıkar mı hocam?” gibi nümayişlerinden bıkmış olmalı ki, Amerika’da çalışan Türk asıllı profesör arkadaşından okuma iştahını açıcı ve geliştirici bir hap geliştirilip geliştirilemeyeceği, bunun mümkün olup olmadığı konusunda bilgi istemiş. Hocamızın arkadaşı yıllar süren araştırmalardan sonra Mehmet Ali Ünal Bey’e beklediği müjdeli mektubunu yazarak “okumaksin” isimli bir hap geliştirdiğini, okuma güçlüğü çekenler üzerinde yapılan denemeler sonrası ise olumlu sonuçlar verdiğini yazmıştır. Hatta ilacın bazı yan etkileri bile görülmüş olmalı ki, Amerika’daki eczanelerde rasgele satılması yasaklanmış, kesinlikle bir doktor ve öğretmen kontrolünde alınması zorunlu tutulmuş. İnsanın duyduğu zaman sevinsem mi üzülsem mi dedirtecek cinsten bazı olaylar bile vuku bulmuştur. Polis kayıtlarına bu ilacı fazla aldıkları için kütüphane ve kitapçı dükkanlarını soyanlar bile geçmiştir.
Biz de bu haberi duyunca tabii ki çok heyecanlandık. Hatta okuma hastası olur muyuz diye çok tereddüt ettik. Ama bizim öğrencilik yıllarımızda ilacın Türk eczanelerinde satılması bir türlü mümkün olmadı. Türkiye’de ilacın satılmasına maalesef izin verilmemiş. Bunda çok okuyanın, kontrol dışına çıkması endişesi biraz ağır basmış olmalı. Tabii ki bizde bu durum bir hayli hayal kırıklığına neden oldu. Hani belki kitap okuma aşkından değil ama sınavlarda biraz daha yüksek not alırız düşüncesi biraz daha ağır basmıştı.
Ben de yıllar sonra öğretmenliğe başladım. Bu arada “okumaksin” ilacı piyasaya sürüldü. Bu dönemde “okumaksin” ilacından sabah ve akşam birer tablet alarak lisansüstü çalışmalarımı tamamladım. Ama “okumaksin” ilacı hafif gelmeye başladı. Öğrencilerin hocamıza sormuş olduğu tarzdan sorularla bizim de muhatap olmamız bizi yeni düşüncelere sevk etti. Bunun için bir gün oturup hocama mektup yazmaya karar verdim. Kendisinden Amerika’daki arkadaşı ile haberleştiği zaman bizim ülkemizdeki insanlara uygun “okumaksin” ilacının daha etkilisinin olup olamadığını, bu konuda çalışma yapıp yapmadığı hususunda bilgi alması konusunda ricada bulundum. Hocam benim isteğimi çok yerinde ve olumlu karşıladı. Niye olmasın, “okumaksin” geliştiğine göre biraz daha etkilisi ve okumamak konusunda direnen halkımıza uygun olanı da elbette yapılabilir.
Aradan uzun bir zaman geçmişti. Neredeyse bu konuyu unutmak üzere idim. Denizli’de “Anadolu’nun Türkleşmesinin 800. Yılı” anısına düzenlenen sempozyuma bir bildiri sunmak için gittiğim toplantıda değerli Hocam Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal ile yakından görüşme fırsatı buldum. Bu konuşmamız sırasında kendisinden fazlası ile istifade ettim. Hocam bana bu arada çok sevindiğim haberi verdi. Amerika’daki arkadaşının “okumaksin” hapını biraz daha geliştirerek “okumaksin plus” olarak piyasaya sürdüğünü duyurdu. Bu konuya ne kadar sevindiğimi söylesem azdır. Çünkü okumaya karşı çok iştahsız olan milletimiz üzerinde bir hayli etkili olacağı kesindir. Hapın yan etkilerini en aza indirip öğrencilerimiz üzerinde faydalarının olması için, her derse giren öğretmenlerimizin dersin başında ve sonunda düzenli olarak okuma alışkanlığını öğrencilere kazandırarak okuma egzersizleri yaptırmaları hapın etkisini azaltacaktır. “Okumaksin Plus”ın bir yan etkisi de derse gelmeden hapı alan öğrencilerin ders boyunca kitap okuyarak ders dinlememeleri de olayın farklı bir boyutudur. Tabii ki bu arada kütüphane ve kitabevi sahiplerinin de gerekli tedbirleri almaları unutulmamalıdır. Hatta her kütüphane ve kitabevine soygunlara karşı birer polis bile görevlendirilebilir. Benim için ise en mühim faydası, “şunu okuyabilir miyim hocam?”, “ne okuyayım hocam?”, “okumam için ne önerirsiniz?” gibi sorulardan kurtulmamdır.
Okumak bilgidir. Okumak gelişmektir. Okumak kalkınmadır. Okumak ilerlemedir. Okumak erdemdir. Velhasıl, okumak her şeydir. Okuyan ve anlayan bir toplum arzusu ile nice güzel günler bizleri beklemektedir.