Bu yazıda ortaya konan görüşler sağduyulu, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilen Yahudi ve İsrailoğullarını ya da başkalarını kapsamamaktadır. Burada dinlerini zulüm aracı yapan yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran, kendilerine verilen evrensel emirleri kapsayan On Emir’e itaat etmeyen, bunu tevil eden, va’dedilmiş topraklar inancı altında Arapların topraklarını gasb eden Siyonist Yahudileri ele alacağız.
On Emir Tur Dağında Hz. Musa’ya vahy edildiğinde;
1. “Şirk koşmayacaksın,
2. Putlara tapmayacaksın,
3. Boş yere yemin etmeyeceksin,
4. Öldürmeyeceksin,
5. Zina etmeyeceksin,
6. Cumartesi günü işlerini bırakacaksın,
7. Anne-babana hürmet edeceksin,
8. Komşularına yalan yere şahitlik etmeyeceksin,
9. Çalmayacaksın,
10. Komşularının, yakınlarının mülklerine tamah etmeyeceksin”
şeklinde emirlerden oluşmaktadır. Fakat Yahudiler, tahrif ettikleri ve efsaneler karıştırdıkları kutsal kitaplarını kaynak göstererek, “Onların çocuklarını öldüreceksin…” diyebilmektedirler. Hz. Musa’ya va’dedilen topraklar için savaşmayı reddeden “Sen ve Rabbin gidin ve savaşın biz burada oturacağız” (Mâide 5/24) diyen Yahudilerin bugün va’dedilmiş toprak iddiasında bulunmaları ne kadar inandırıcıdır? Peygamberlerine saygısı olmayan hatta birden fazla peygamberi öldüren Yahudiler değil midir?
Şunu da belirtmeliyiz ki müslümanlar tarihin hiçbir döneminde antisemitik olmadılar. Çünkü İslam buna karşıdır. İslam Yahudileri ehl-i kitap kabul edip onları son dine davet etmekte ve kabul ederlerse kendilerine iki kat ecir olduğunu müjdelemektedir.
Bilindiği üzere dinler insanlığa barış ve huzur getirmek için gönderildiler. Peygamberler hayatlarını Allah’ı tanıtmaya, ahlaklı ve iyi bir insan olmaları için insanlara adadılar. Meşru nedenler (Savunma vb) dışında savaşı hoş görmediler. Nitekim Kur’an bağlamında bakarsak “Savaş hoşunuza gitmese de size farz kılındı” (Bakara 2/216) denilmektedir.
Dünya bugün bütün değerlerini yitirmiş durumdadır. Batı savunduğu, insan hakları, özgürlük gibi değerleri ayaklar altına aldı. Herkes deyim yerindeyse kendi mahallesine çekildi. Diğer bir ifade ile kendi milli ve dini muhitine döndü. Diğer taraf adına tüm vaad ve öngörülerini unuttular.
Artık dünyada barışı sağlayacak ne bir mekanizma, ne de bir anlayış kaldı…
Din savaşları dönemine dönüyoruz..
Orta Çağ’ın karakteristik özelliklerine dönüş var sanki..
Sağduyulu insanlar bugün güçlü değiller. İsrail ve avaneleri meydanı boş buldular. İsrail’in Gazze’ye son saldırısında ise, güç ve yıllarca biriktirdikleri ilişkiler ağı ile Avrupa ülkelerinin yönetimlerini susturduğu gibi diğer taraftan Arap ülkeleri de sus pus olmuş durumdalar. Onca zenginlik ve güçlerine rağmen soydaşlarına ve dindaşlarına yardım etme cesaretini ve arzusunu gösteremiyorlar.
“İslam birliği” hayali Kaf dağının arkasında kaldığı gibi, “İslam dünyası” gibi bir dünyanın da olup olmadığı da tartışmalıdır.
Kendilerini “seçkin millet” gören Yahudilerin binlerce yıllık tarihlerinde yaşadıkları sürgünlerden seçilmiş olmadıklarını anlamamış oldukları görülüyor. Allah, kulları arasından ancak elçiler seçer. Ama toptan bir ırkı seçkin diğerlerini de onlara köle yapmaz. Zaten bu ilahi adalete aykırıdır.
Hz. Peygamber ile Medine’de yaptıkları Medine sözleşmesini bozarak ihanet eden Yahudi kabileleri sağduyulu akademisyen ve yazarların dışında Hz. Muhammed’den ve ona inananlardan intikam almak peşindedirler. Tel Aviv sokaklarında “Muhammed öldü…” deyip ardından Müslümanlara “hayvan diyenler” insanlıklarını çoktan yitirmişlerdir. Bu kadar kin ve nefret bu dünyaya fazladır. Artık ağır gelmektedir. Dünya neredeyse patlayacak gibi…
Bu vesile ile belirtmeliyiz ki günümüz dünyasında üniversitelerin tüm sosyal bilimler alanlarında Dinler Tarihi ve İslam Tarihi en azından seçmeli olarak okutulmalıdır. Gençlerimiz dünya dinlerini tanımalı, zihinlerinde fikir oluşmalı. İslam Tarihi bilgisi de müslüman dünyanın iç meselelerini anlama imkanına kavuşmuş olurlar. Zira gençlerimizin bir kesiminin bu olaylar konusunda yeterli bilgi ve duyarlılığa sahip olmadıklarını görüyoruz.
Bütün bunlar karşısında müslümanların birlik olup vatan mücadelesi veren müslüman kardeşlerine destek olması gerekir.
Her şeye rağmen umut yine İslam’da yine Müslümanlardadır. Ayağa kalkma cesaretini gösterebilmeli Müslüman dünya..
Unutulmamalıdır ki tarih katliam yapan ve onları destekleyen zalim yöneticileri ve destekçilerini asla affetmeyecektir. Onların dünyada ve ahirette ateşleri bol olacaktır…
8 yorum
Elinize, kaleminize sağlık. Hani hamsinin her türlü yemeği olur diyen karadenizliye birini say demişler de o da tatlısı deyince gerisi kalsın sayma demişler ya, bu on emiri bir yahudi saysa ve ilk olarak öldürmeyeceksin dese gerisi kalsın sayma denmelidir, son gazze katliamı, vahşeti, soykırımı göstermiştir ki işgalci siyonist yahudi laftan sözden anlamaz, güçten, baskıdan, yaptırımdan, sopadan, silahtan anlar; bu ırkçı, faşist fanatik dinci rejimle işbirliği yapan, tanıyan, destek veren türk, arap veya batılı kim varsa suçludur, zalimdir, elleri kanlıdır, gazze ve filistin katliamına ortak olmuştur, o bombaları ve mermileri tedarik etmiştir
irfan hocam yaşıyor musun?
yaşıyorum osman abi, sevgi, saygı ve selamlarımı sunarım
Çok Güzel Bir Yazıydı Elinize Sağlık. Üzerlerinden Binlerce Yıl Geçmesine rağmen ve günümüz koşullarında dünyanın çivisinin tamamen çıktığı bir zamanda , /Dijitalleşme ve Teknoloji Çağında olsak bile hala bazı değerlerin unutulmadan , hatırlatılması ve yazıya dökülmesi çok güzel bir zanaat
Çok Güzel Bir Yazıydı Elinize Sağlık. Üzerlerinden Binlerce Yıl Geçmesine rağmen ve günümüz koşullarında dünyanın çivisinin tamamen çıktığı bir zamanda , Dijitalleşme ve Teknoloji Çağında olsak bile hala bazı değerlerin unutulmadan , hatırlatılması ve yazıya dökülmesi çok güzel bir zanaat
Bütün okurlarıma ve yorum yazan dostlara teşekkür ederim.
Çok güzel bir yazı. Faydalandım. Elinize sağlık.
Teşekkür ederim hanımefendi. Sağ olun.