Devletin tüm sağlık kurumları tek elde toplandı. Bu nedenle, tüm SSK hastaneleri, diğer bakanlık ve bağlı kuruluşlardaki sağlık merkezleri, dispanserler Sağlık Bakanlığına devredildi. Vatandaşın hastane hastane dolaşıp, yok SSK’lısın, yok devlet memurusun diye kapılardan döndürülmesinin önüne geçildi. Bunlar iyi işler. Olumlu karşıladık, yapanları takdir ettik.
Ancak madalyonun bir de arka yüzü var. Gelin şimdi, bu kez ona bakalım.
İki binli yılların başında, yıllık ilaç giderimiz 5.5 milyar dolar iken, şimdi yılda 17 milyar dolara yükselmiş. Artış kaba hesapla, yüzde üç yüz (yüzde 300), Kaba hesapla, ilaçta masraflar üçe katlanmış durumda. Dolarda bir artış yok, nüfus artışımız yıllık yüzde 2’nin altında. Peki bu inanılmaz artış niye?
Sağlıkta şunu yaptık, bunu düzelttik, diyenlerin, sağlıkta dönüşüm programları açıklayanların, tam gün, tam gün diye yeri göğü inletenlerin buna verecekleri cevap olmalı. Ben ve tüm duyarlı sağlık çalışanları ve millet öğrenmek istiyor.
Matematik ortada, her yıl devlet kasasından, 10-12 milyar dolar uçup gidiyor. İlacın yüzde 85’ini devlet ödediğine göre, bu para her yıl devletin kasasından ödeniyor.
Eski SSK hastanelerinde çalışan arkadaşlarımıza sorduğumuzda, onlar anlatıyorlar, ben de sizlere iletiyorum. Bu hastaneler, Sağlık Bakanlığına devredilmeden önce, reçete yazdıkları tüm SSK’lılar ilaçlarını hastane eczanelerinden alıyorlardı. SSK hastaneleri ilacı ihaleyle toptan olarak yüzde 50-70 arası, hatta bazen yüzde 90’a varan indirimlerle satın alıyordu.
Şu muzur SSK’nın yaptıklarına bakın, bununla da kalmamışlar, kalkmış bir de ilaç fabrikası açmışlar. SSK, hastalarına kullandığı ilaçların bir kısmını da böylece, kendi imal etmeye başlamış. Gün olmuş, birilerinin işine gelmemiş olacak ki, SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığına devredilirken sigortalıların hastane eczanelerinden ucuza mal edilen ilaçları ücretsiz almasına, SSK hastane eczaneleri kapatılarak son verilmiş. Bununla da kalınmamış, SSK’nın büyük yatırımlarla kurduğu ilaç fabrikası da kapatılmış.
Yapan kim? Kim olacak, 2002’de iş başına gelen hükümetin, konu ile ilgili bakanlıkları. O zaman 30 milyon sigortalı ilacını toptan fiyatıyla alıyordu. Bugün, sigortalı nüfusumuz, 40 milyona dayanmış. Sigortalı artık, ilacını perakende fiyattan alıyor!
Kalabalık aileler bile, unu, şekeri toptan fiyatına çuvalla ucuza alırken, şimdi 70 milyonluk bir ülke düşünün ki, ilacını perakende olarak alıyor! Bunu anlamamız mümkün değil.
Sigortalının, hastane eczanelerinde sırada beklemesi, SSK semt eczaneleri açılarak, ayrıca ihaleyle görevlendirilen serbest eczanelerle bile giderilebilirdi. Hatta bu uygulama, Emekli Sandığına ve Bağ-Kur’a bağlı çalışanları da kapsayacak şekilde genişletilebilirdi. Bir büyük fabrikayı kapatırken, SSK eczanelerinin yatan hastalar dışındaki çok önemli işlevlerine son verilirken, bu işin kaça mal olacağı hesaplanmalı idi. Maalesef hesaplanmamış olacak ki, sağlık giderleri yıllık 40 milyar dolarlara kadar yükseldi.
Yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Ömer Dinçer, medyaya verdiği demeçte, Sosyal Güvenlik Kurumunun, giderlerin olağanüstü artması nedeniyle birtakım önlemler almak durumunda olduklarını açıkladı. Yerden göğe kadar haklıdır. Konuyla ilgili olarak yeni Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Ali Babacan, ilaç şirketleriyle habire toplantılar yapıyor, çözüm bulmaya çalışıyor. İşin gerçeği, ilacın parası bizzat devlet hazinesinden çıkıyor.
Ancak her şeyden önce, Sayın Babacan ve Dinçer’in ‘yılda en az 10 milyar dolardan fazla ekstra paraya mal olan bu bebeği, bakan oldukları gün, kucaklarına koyuverenlere gidip sormaları lazım.
Sağlıkta bu kadar artışa, nasıl ve hangi yanlış uygulamaların sonucunda gelindi, yetkili ve etkililerden önce bunu sormak lazım.
Ortalıkta her konuda, medya önünde demeç vermek kolay da, bu para hesabını vermek zor gibi. İlgili bakanlar, bürokratlar çıkın bakalım işin içinden.