İnsan olmak, insan olarak doğmakla değil, insan kalabilmekle mümkün. İnsan kalabilmek insanlara saygı göstermeyi, sorumluluk sahibi olmayı gerektirir. Bireyin söz ve fiillerinden sorumlu olduğunun farkında olması, duyarlı davranması icap eder. İnsan, insan olduğunun idrakine varır, eylemlerini insan olma sorumluluğuna uygun olarak gerçekleştirirse kendi hayatını da başkalarının hayatını da güzelleştirir. Yaptığı davranışın ya da söylediği sözün kendine ait olduğunu bilmesi, kendi yaşamına da başkalarının yaşamına da ciddi bir dokunuş olur. Kötü söz de, kötü davranış da sözün, davranışın sahibine aittir. Başkalarına zor kullanan, kötü sözler söyleyen, kötü muamele eden, şiddet uygulayan, hakaret eden bütün bunları kendine yapmış olur. Bunları yaparak karşısındakilere zarar verdiğini, onurlarını kırdığını düşünen insanın kendine zarar verdiğinin, kendi onurunu zedelediğinin farkında olması gerekir. Seçme imkânı olmasına karşın insan onuruyla bağdaşmayan bir eylemi bilerek ve isteyerek tercih eden kimse, asıl kendine zarar verir. Düşünmesi, irade sahibi bir varlık olması ve karar verebilmesi yönüyle diğer varlıklardan ayrılan insanın seçimleri, tercihleri kıymetinin yönünü belirler.
İnsan, karşısındakilere saygı gösterdiğinde kendine saygı göstermiş olur. Saygı göstermek, saygı görmeye hazır olmak demektir. Saygı gösterdiğinizde, saygı görürsünüz. Böylece insan haklarının temeli olan insan onurunu korumuş olursunuz. İnsan onuru, insanın kendine saygı göstermesi, başkalarının saygı göstermesini sağlaması olduğuna göre, onurumuzu korumaya başkalarının onurlarını koruyarak başlayabiliriz. Biz haklı olarak nasıl saygı görmek istiyorsak başkalarının da saygı görmeye hakkı olduğunun idrakinde olmalıyız. Kendimiz için sevip istediğimizi, başkaları için lüks göremeyiz.
İnsan sahip oldukları ölçüsünde sorumlu, sorumluluklarını yerine getirdiği ölçüde de değerli bir varlıktır. Sosyal bir varlık olarak insanın toplum içinde yaşaması gerekir. Birlikte ya da bir arada yaşamak birbirine saygı duymayı ve bazı kurallara uymayı gerektirir. Kuralların varlığı, insan özgürlüğünün önündeki engel olarak görülemez. Aksine başka insanların özgürlüklerinin önünü açar ve özgürlüklerini kullanabilmelerine imkân verir. Özgürlüğü kalkan yaparak başkalarını rahatsız etmekte ısrar etmenin insani bir davranış olduğu söylenemez. Bu bağlamda bu yazının konu edilmesine neden olan, insanları rahatsız etmesi yönüyle insan hakkı ihlali olarak da değerlendirilen, önemli bir bencillik örneği teşkil eden abartı egzozlu motor ya da otomobillerin şehir içinde bağırttırılması, özgürlük ya da kişisel zevk olarak kabul edilemez. Böyle bir davranış yaşlıları, hastaları ve çocukları çok ciddi şekilde olumsuz etkiler. Hasta ya da çocuğun güçlükle uyuduğu ya da uyutulduğu sırada abartı egzozlu bir motor veya otomobilin egzozunun gürültüsüyle aniden havaya fırlaması bir sır değildir. Bu çirkin ve rahatsız edici gürültülü sesin sinir bozucu olduğunu herkes bilir. Bu durum doğal olarak hasta ya da çocuğun yakınlarının öfkesini kabartır. Başka insanların da böyle bir davranıştan hoşnut olacakları beklenemez elbette. Abartı egzozlu araçları bağırtarak başka insanları rahatsız etmekten keyif alanların nasıl insan oldukları, nasıl bir çocukluk geçirdikleri, eğitim alıp almadıkları, anne babalarının, çocuklarının olup olmadığı gibi birçok soru geçer insanın aklından. Bazı dolmuş şoförlerinin kendilerini yolun tek sahibi olarak görmeleri, istedikleri yerde durmaları, bir anda yola atlamaları, yolu kapatmaları, arkasındaki araçları beklemeye mecbur bırakarak korna seslerinin yükselmesine sebebiyet vermeleri, otomobilleri sıkıştırmaları, kırmızı ışıkta geçmeleri, gereksiz yere korna çalarak çevrelerini rahatsız etmekten kaçınmamaları da insanlıkla bağdaşmaz.
İnsan, eylemleriyle insan onurunun yılmaz bir savunucusu olabileceği gibi, insan onuruna aykırı davranışlarıyla da insan hakları ihlallerinin odağı haline gelebilir. İnsan, insanın yurdu olabileceği gibi kurdu da olabilir. İnsan, yaptıklarıyla hayatı güzelleştirip sevimli kılabileceği gibi, hayatı yaşanmaz hale getirerek bir insanlık suçu olan işkenceye de dönüştürebilir.
İnsan olarak kalabilmemiz için kendimize ve yaptıklarımıza bakalım. Vakit varken kendi muhasebemizi kendimiz yapalım.