Tıbbi deontoloji ve tıp etiği , yüzyıllarca hekimlerin kitaplarında önemli bir yere sahip olmuştur. Dolayısıyla özellikle tıp etiği bugün karşımıza çıkan bir branş değildir. O da tıbbi deontoloji gibi bu konuyla ilgili kitaplarda yıllardır baş yeri kapsamaktadır. Örneğin 15. yüzyılın ünlü Türk hekimlerinden İbn Şerif (? – ?), deontolojiye ve etiğe önem verdi. Onun Yâdigâr adlı kitabında deontoloji ve etikle ilgili konular bulunur. İkinci makalenin 13. babı (kısımı) Vasiyetnameler (Hekim Öğütleri)’den söz eder; “Hekim, hastayı iyi tanımalı ve vereceği ilaçları iyi bilmelidir.”
20. yüzyıla bir örnek olarak Ord. Prof. Dr. A. S. Ünver tarafından yazılmış olan “Tıbbi Deontoloji Derslerinden Kısa Bahisler” adlı kitap ise bu yazımızın konusunu oluşturmakta ve tıp etiği ilkelerinden ve hekimin görevlerinden söz etmektedir. Ülkemizde profesyonel anlamda deontoloji anabilim dalının kurucusu olan Ünver’in bu ünlü kitabının içeriğini inceleyecek olursak tamamen tıp etiği ilkeleriyle dolu olduğunu görürüz. Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in tıbbi deontoloji derslerini özet olarak anlatan bu kitap, bazı etik özellikleriyle 1945’li yıllar için tıp alanında önemli bir yere sahiptir. Yazar, bu kitabın önsözünde, 1933’de İstanbul Üniversitesinin kurulmasıyla beraber Tıp Tarihi Derslerinin kış sömestrinde, tıbbi deontoloji derslerinin de yaz sömestrinde düzenli olarak verildiğini bildirir. Daha sonra 1933’te kurulmuş olan tıp tarihi ve deontoloji kürsüsünde yalnız tıp tarihi ile ilgili değil, deontoloji ile de ilgili ana kaynakların ve yasalarla ilgili dokümanların bulunduğunu anlatır. Ayrıca tıp tarihine olduğu kadar, tıbbi deontolojiye de büyük önem verildiği de bu önsözde yazılıdır. Ünver, yine önsözde, tıbbi deontolojiyi bilmeyenlerin ve tıp ahlâkına sahip olmayanların hekimlik yaşamlarında başarıya ulaşamayacaklarını belirtmektedir. Yazar, yine bu kitabın küçük bir broşür niteliğinde olduğunu, ancak daha önce tıp dünyasında çıkmış bulunan yazılarının burada toplanarak konuların birbiriyle bağlantılı olarak okuyuculara sunulduğunu bildirir.
Kitabın tarihçe kısmında, tıp deontolojisinin tarihsel gelişimi kısaca anlatılmaktadır. İnsanların tıpla ilgilerinin insanlık tarihi boyunca olduğu ve tarihsel dönemlerde hekimliğin belli kişiler tarafından yapılmaya başlandığı ve hekimlik sanatının doğru yapılması için etik, sosyal ve teknik bazı kuralların konulduğu, yine aynı kitapta belirtilir. Tıp ahlâkı, tıp kadar eskidir. İşte bu bakımdan tıp etiğinin de tarihi bir gelişimi vardır. A. S. Ünver, bu gelişimi sırasıyla, eski Hint, eski İsrail, eski Yunan, İslam dünyası, Osmanlılar, Avrupa ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi olarak ele almaktadır. Eski Yunan’da hekim yemininden söz eden Ünver, yeminin o dönemdeki tıp konularını kapsayıcı şekilde olduğunu belirtir. Hipokrat’ın tıp etiği kurallarını belirten 24 öğüdü ise, Ünver tarafından şöyle belirtilir:
1) Genç yaşta tıp öğrenimine başlamak,
2) Vücut temizliğine özen göstermek,
3) Güzel ahlâk sahibi olmak,
4) Sözünde doğru olmak,
5) Yalancı olmamak,
6) Kötülerle ilişki kurmamak ,
7) Hastanın yanında çok kalmamak,
8) Doğru olmak,
9) Parayı çok sevmemek,
10) Fena davranışlarda bulunmamak ve sarhoş olmamak,
11) Hastaya çağrıldığında zamanında gitmek,
12) Hastanın yanında nazik olmak,
13) Sır tutmak,
14) Yazdığı ilacı kendi hazırlamamak,
15) Hastanın yanına tekrar çağrılıncaya kadar gitmemek,
16) Yeni eserleri ve operasyonlarla ilgili gelişmeleri izlemek,
17) Yeni ilaçları kanaati olmayınca vermemek,
18) Kimseye muhtaç olmamak,
19) Çocuk düşürtmemek,
20) Kimseye hakaret etmemek ve öğüt verici olmak,
21) Konsültasyonda insancıl olmak ve hasta haklarını gözetmek,
22) Fena insanlarla beraber bulunmamak,
23) Gururlu olmamak,
24) Arkadaşlarına kendi eserini ve durumunu uygulamadan önce söylememek. Burada etik ilkelerin çoğunu bulmak olasıdır.
Yine, Ünver, Hipokrat’ın bu öğütlerine, Osmanlılar döneminde Abbas Vesim Efendi, Hayrullah Efendi vb.’ları gibi yazarların çok önem verdiğini belirtir.