Organ nakilleri sağlık sisteminin kanayan yarası olmaya devam ediyor. Organ yetmezliğinden muzdarip insan sayısı her gün biraz daha artarken, ne "beyin ölümü"nden sonra yapılan bağışlar ne de canlıdan yapılan bağışlar ihtiyacı karşılayabiliyor. Bu yalnızca ülkemizin değil, bütün dünyanın sorunu. Kalp ve karaciğer yetmezliğinin hiç başka çaresi yok. Böbrek yetmezliklerindeyse diyaliz geçici bir çözüm olarak karşımızda. Ona da ne kadar çözüm denebilirse!
Geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan, "Organlarını satan köylüler" haberi bu yaranın derinliğini bir kez daha ortaya koydu. Haber göstermekteydi ki, organa ihtiyacı olanlar meşru yollardan bulamadıkları çareyi gayrimeşru yollarda aramaktaydı. Bu ticarete aracı olanlara hiç şaşırmamak lazım, zira her toplumda bu tür ahlaksız ve insafsız haramzadeler görmek mümkün. Burada en fazla şaşılası olan grup, organını para karşılığı satanlar. Gerekçeleri parasızlık ve borç batağına saplanmış olmaları. Bu mantık ile hareket edersek, parasız kalan ve borç batağına saplanmış herkes dinen yasaklanmış, kanunen suç sayılmış ve ahlaken ayıplanmış bir fiili işleyebilir. Mesela hırsızlık yapabilir, uyuşturucu satabilir veya fahişe olabilir.
Bu haber pek çok kimsede infial uyandırdı. "Demek ülkede böyle şeyler oluyormuş." dendi. Kendisi de diyaliz hastası olan bir dostum bu tepkilere şaşırdığını ifade etti. Zira bu "meseleler" diyaliz merkezlerindeki "sıradan sohbet" konularındanmış. Onun ifadesine göre, "Renginiz biraz değiştiğinde" onlar gelip seni buluyor ve "Böbrek lazım mı?" diye soruyormuş. Haberde adı geçen üniversite de bu anlamda hastalar arasında "meşhur"muş. Dostumun ifadesine göre etik kurulların ve doktorların bu "anlaşmadan" haberi olmaması mümkün değil. Akrabalık bağı için "kirvem" demek yeterliymiş. Yasada "kirvelik" diye bir akrabalık bağı olup olmadığını sorgulamak da Sağlık Bakanlığının müfettişlerine düşüyor herhalde. İşte buraya yazıyorum! Göreceksiniz, müfettişler ne söz konusu etik kurullarda ne de nakillerin yapıldığı merkezde bir kusur bulmayacak. Çünkü bunun "büyük davalarına" (organ bağışını ve organ naklini artırma davalarına) zarar vereceğini düşünürler. Oysa bilmezler ki "Elin ağzı torba değil ki büzesin." Halk her şeyi kendi arasında konuşuyor. Kanaatimce sağlık sistemi içindeki sorumluların bulunup cezalandırılmaması, organ nakli konusunda sisteme karşı hâlihazırda var olan güvensizliği bir kat daha artıracaktır.
Köşe yazılarımı takip edenlerin bileceği üzere, daha önce organ nakli konusuna iki ayrı yazıda temas ettim. Birisinde, "beyin ölümü"nün gerçek ölüm olduğuna inanmadığımdan bahisle, "kadavradan nakil" denilen şeyin aslında canlıdan nakil olduğunu iddia etmiş, diğerinde de, ölü bedenlere devlet tarafından el konularak kamu malı yapılmasını, böylece kısa sürede organ nakli için sıra bekleyenlerin ihtiyaçlarının karşılanacağını savunmuştum. Bugün daha kapsamlı ve daha dikkatle ele alınmasını ümit ettiğim bir önerim olacak. Bu bir sistem önerisi.
Bu sistem her şeyden önce merkezi bir koordinatörü gerektirmekte (Şekil 1). Bu, Sağlık Bakanlığı olabileceği gibi, onun altında ayrı bir birim de olabilir. Önerimiz kadavradan (beyin ölümü meydana gelmiş bireylerden) organ alınmasını hedeflese de, kişinin hayattayken organını bağışlamasını öngörmektedir. Bu sistemde merkezdeki koordinatörün elinde 3 liste bulunmaktadır. Bu listelerden biri organını öldükten sonra kullanılması için bağışlayanların listesi [Liste A], diğeri organ ihtiyacı olanların listesidir [Liste B1 ve Liste B2]. Önerilen sistemde, organ nakline ihtiyaç duyan kişinin ismi merkeze bildirildiğinde isim bekleme listesine yazılırken, bu kişinin daha önce organlarını bağışlayıp bağışlamadığına (yani Liste A’da adı olup olmadığına) bakılarak B1 veya B2 numaralı listeye yazılır. Bu sistemde B1 listesine yazılabilmenin ön şartı, kişilerin söz konusu hastalıklarının ilk teşhis edilmesinden en az 1 yıl önce, öldükten sonra organlarını bağışlamak için başvurmuş olmalarıdır. Daha önce bağış yapıp şu an organa ihtiyacı olanlar bu şekilde kendi içinde sıralanırken (Liste B1), daha önce organ bağışı yapmamış, ama bugün organa ihtiyacı olanlar da B2 listesinde kendi içlerinde başvuru sırasına göre sıralanacaktır.
Sistemde organlar başkalarının hayatlarını kurtarmak için daha önce organlarını bağışlamış olan kişilere öncelik verilerek B1 listesinden başlayarak nakledilmeye başlanacaktır. Bu şekilde sağlanan organlar ancak B1 listesindeki bütün hastalar bittikten sonra B2 listesindeki hastalara verilecektir.
Önceden yaygın bir şekilde kamuoyuna anlatılan ve duyurulan bu sistem sayesinde, insanlar bir gün ihtiyacı olabileceği düşüncesiyle ölmeden organlarını bağışlayacaklardır. Böylece "Ben organ bağışı yapmam ama, ihtiyacım olduğunda bana organ bağışını kabul edebilirim" çifte standardının önüne geçilmiş olacaktır. Tabii ki sistem, organını bağışlamayan ve organ bağışını da istemeyen vatandaşların kararına saygılı olacaktır.
Nakledilmeye en uygun organların en çok trafik kazalarında hayatlarını kaybeden insanlardan geldiği düşünüldüğünde ve ülkemizde maalesef her yıl binlerce insanın trafik kazalarında hayatlarını kaybettiği göz önüne alındığında, bu tür bir sistemle bir iki yıl içinde bekleme listesinin tamama yakınının eritileceği açıktır.
Dikkat edileceği üzere bu sistem ölü yakınlarını da devreden çıkartmaktadır. Ancak her şeye rağmen bu sistemin işlemesine engel olmak isteyen, ölen insanın yapmış olduğu bağışın gerçekleşmesine engel olarak ölen insanın anısına saygı göstermeyen ölü yakınları da olabileceğini düşünerek onlara yönelik bir düzenleme de yapılmalıdır. Bu sistem, merkezdeki kayıtlara göre organlarını bağışlamış bir kimsenin organlarının alınmasına engel olan ölü yakınlarını kayıtlara geçirerek kendilerinin hiçbir zaman B1 listesinde yer almamasını öngörmektedir.
Biz, yıllardır süren, ancak bir türlü çare bulunamayan organ nakli bekleyen hasta listesinin böyle bir sistem ile kısa sürede eritilebileceğini ve binlerce insanın hayatının bu şekilde kurtulabileceğini düşünmekteyiz. Şüphesiz her öneri paketinin olduğu gibi bu önerinin de eksiklikleri olabilir, ancak tıp ve etik camiasında bu ve benzer önerilerin tartışılması ile en ideal sistemin bulunmasına bir adım daha yaklaşılmış olacaktır.