Organ bağışı yalnızca ülkemiz sınırlarında değil, dünyada da giderek artan vicdani bir sorumluluk yüklemekte toplumlara… Ancak kişilerin yerleşik geleneksel ve bireysel inançları ve kaygıları nedeniyle ne yazık ki yeterli sayıya yine de ulaşılamamaktadır. Buna eklenen uzun bekleme süreleri ve bu süreçte pek çok hastanın kaybedilmesi büyük bir üzüntü kaynağı olarak süregelmektedir.
Bekleme sürelerinin uzun olmasının nedeni, diğer nedenlerin yanı sıra ölümcül trafik kazalarının azalması, diğer taraftan ise organ nakli ile iyileştirilebilecek hastalıkların çoğalmasıdır. Ayrıca, gelişen teknoloji ve yaşam beklentilerinin yükselmesi ile tıbbın giderek daha çok hastalığa organ nakli yapılabilir olanaklar sunmasıdır. Bugün gelinen teknolojik gelişmeler ile hayatın yitirilmesinden sonra bağışlanabilecek organlarla, yaşarken de bağışlanabilir organlar nakil edilebilmektedir. Yaşarken bağışlanabilir organlarda, yaşayan bir insan, diğer bir insana gerekli olan organı veya hücreyi çift veya tabaka hâlinde olan veya kendini yenileme özelliğine sahip olan organlardan bağışlayabilmektedir. Toplumumuzun büyük çoğunluğunun dini inançları bağış konusunda baskın olduğundan Diyanet İşleri Başkanlığının din açısından organ bağışında bulunmanın sakıncası olmadığı bildirisinin toplumumuzda yeterince duyurulması ile de toplumda farkındalığa bir katkı sağlanabilmektedir.
Tüm bu yönleriyle; Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültemiz; 2012-2013 ve 2013-2014 eğitim-öğretim yıllarında, Topluma Hizmet Uygulamaları Dersi kapsamında; Ege Üniversitesi Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezinde görevli akademisyenlerimizden aldıkları eğitim sonrasında sorumlu öğretim üyeleri ve öğrencileriyle “Her bağış bir gülüş” adıyla hayata geçirmiş oldukları organ bağışı projesi “Metro Sosyal Girişimci Ödülleri 2014” yarışmasına katılmış ve sağlık kuruluşları kategorisinde birinciliği elde etmiştir. Bu proje sonucunda 500’ü aşkın organ bağışı kartı doldurulmuş olup, İzmir İl Sağlık Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Buradaki amacımız; sağlık hizmeti sunucusu olan bizlerin, topluma karşı vicdani yükümlülük ve sorumluluklarının sadece kendi mesleğimizle sınırlı kalmayarak birlikte yaşadığımız toplumumuzda farkındalık ve etken davranış şekli oluşturması gereğine olan inancının gerçekleşmesidir.
Bu ve benzeri sağlık hizmeti katkılarına tüm meslek gruplarının da destek vermesi; büyük ve sağlam bir zincir oluşturarak gelecek kuşaklarımızın sağlıklı ve paylaşımcı bir benliğe ulaşmalarına yardımcı olacaktır.