Bu hafta paramedikal bir konuyu sizlere aktarmaya karar verdim. Gerçi bir tarafında yine “gen” var ama aslında beni bu konuyu işlemeye iten iki neden var: Birincisi, her yıl yüzlerce hektar ormanımız, orman yangınları ile heba olmaktadır. Ayrıca bilinçli bilinçsiz kesilmelerle ormanlar tahrip edilmektedir. Oysa ormanlarımız hem ülke olarak hazinemiz hem de sağlıklı yaşam garantimizdir. İkincisi de sözünü edeceğim araştırmanın bir Türk bilim adamı liderliğinde yapılıyor olmasıdır. Böylece sizleri o güzelim ormanların hayali ile de olsa bir süre için medikal konulardan uzak tutmuş olacağım.
Kereste yapımı için kesilen tropikal ormanlar yeniden eski halini almakla birlikte, yeni büyüyen ormanın genetik çeşitliliği muhtemelen öncekinden çok daha az olacaktır. Bu durum ise ormanı hastalıklardan ve iklim değişikliklerinden daha fazla etkilenir hale getirmektedir.
Connecticut Üniversitesi’nden Uzay Sezen ve çalışma arkadaşları, ormanlardaki bu genetik çeşitlilik değişimini incelemek üzere Kosta Rika’da 20 hektar ormanlık alanı araştırma alanı olarak seçmişlerdir. Burası 1960’larda kesilmiş fakat 1978 yılına kadar yeniden orman iyileştirmesi yapılmıştır.
Araştırıcılar savan ağacını (Iriartea deltoidea) ele almışlar ve her bireyin DNA parmak izlerini çıkartarak bu bireylerin ebeveynini bulmaya çalışmışlar. Araştırma alanı içerisinde, ebeveyn adayı olarak eski ormandan kalan toplam 66 ağaç tespit etmişler, fakat yeni kuşak ağaçların yaklaşık yarıdan fazlasının sadece iki ağaçtan türediğini görmüşler (Science, 307: 891,2005).
Bu farklılığın açıklaması olarak eşit olmayan reprodüktif başarı gösterilmektedir, yani bu iki ağaç rastlantı olarak boş alanın yeniden ağaçlanması sırasında bol miktarda tohum üreterek araziyi kaplamıştır. Genetik çeşitlilikteki bu tür azalma diğer ağaçlarda da aynı olmuştur.
Ağaçlarda görülen bu durum aslında diğer canlılar, bu meyanda insanlar için de geçerlidir. Bugün için insanlarda örneklerine sanılandan sık rastladığımız bazı kalıtsal özellik ya da hastalıkların nedeni olarak gösterilen “kurucu etkisi” (founder effect) ve “gen akımı” (gene flow) gibi olgular bu tür örneklerdir. Her iki kalıtsal mekanizmada da ilk kuşak insanların kalıtsal özellikleri ya da hastalıkları daha sonraki yavru kuşaklarda, diğer toplumlardakinden daha yoğun olarak bulunmaktadır. Sonuç itibariyle incelediğimiz varlık canlı ve canlıların kalıtsal davranışları; hayret edilecek derecede benzerlik var!
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.