Ankara Üniversitesi Senatosu’nun Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili kararı desteklenmesi gereken bir karardır. Bu sebeple ulaşamayan okurlarımızın dikkatine sunmak istedim.
Ankara Üniversitesi Senatosu’nun Ermeni Soykırımı İddiaları İle İlgili Kararı (08-06-2005)
Karar Tarihi: 26/04/2005
Toplantı Sayısı: 272
Karar Sayısı: 2086
2086- Osmanlı İmparatorluğu’nun, Osmanlı vatandaşı Ermenileri soykırıma uğrattığına ilişkin karar teklifinin Almanya Federal Meclisi’nde oylanması ile ilgili olarak aşağıdaki metnin kabulüne, bu metnin kamuoyuna ve Almanya Federal Cumhurbaşkanı Dr. Horst Köhler’e, Meclis Başkanı Wolfgang Thierse’ye, Başbakan Gerhard Schröder’e, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’e, Meclis Dışilişkiler Komisyonu Başkanı Volker Rühe’ye, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Parti Başkanı Dr. Angela Merkel’e, Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Parti Başkanı Dr.Edmund Stoiber’e, Sosyal Demokrat Parti (SPD) Başkanı Franz Müntefering’e, Hür Demokrat Birlik (FDP) Partisi Başkanı Guido Westerwelle’e, İttifak 90/Yeşiller Partisi Başkanları Angerika Beer ve Reinhard Bütikofer’e, Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) Başkanı Lothar Bisky’ye, Hükümet Üyeleri’ne, Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Wolf-Ruthart Born’a ve Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik’e duyurulmasına karar verildi.
“Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler, kökleri Osmanlı İmparatorluğu ile Prusya Krallığı arasında 18. yüzyıl sonunda oluşturulan ittifaka kadar uzanan son derece derin ve kapsamlı bir geçmişe sahiptir. Devletlerimiz arasındaki bu köklü ilişkiler, Türk ve Alman halkları arasında da sıcak ve samimi yakınlaşmaların zaman içinde ortaya çıkmasına yol açmıştır. 1960’lardan başlayarak, sayıları 2,5 milyona yaklaşan Türk vatandaşı için Almanya’nın “İkinci Vatan” haline gelmesi; 1990’ların ortalarından itibaren ise, 100 bini aşkın Alman vatandaşının, başta Antalya ve Alanya olmak üzere Türkiye topraklarına yerleşmeleri, iki toplum arasındaki etkileşimi daha da arttırmıştır.
Bu durumun, Türk-Alman dostluğunun güçlü ve parlak geleceğine ilişkin ümitleri yeşerttiği bir esnada, “1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun, Osmanlı vatandaşı Ermenileri soykırıma uğrattığı” gibi tarihsel gerçeklikle hiçbir biçimde örtüşmeyen iddiaları içeren bir karar teklifinin Almanya Federal Meclisi’nde oylanması için girişimlerin yoğunluk kazanmasını çok büyük bir teessürle öğrenmiş bulunuyoruz.
Ankara Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk üniversitesidir. Pek çok fakültemiz, 1930’lu yıllarda Nazi zulmünden kaçan ve Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk tarafından Türkiye’ye davet edilen Almanya vatandaşı profesörler tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla, Ankara Üniversitesi soykırım, mezalim, etnik ve dinsel temizlik gibi insanlığa karşı işlenmiş suçlar karşısında olağanüstü duyarlıdır. Söz konusu duyarlılığını, çoğu Avrupa devletinin bile hiç ses çıkarmadan seyrettiği, Dağlık Karabağ, Bosna, Ruanda ve Kosova olayları esnasında her düzeyde ortaya koymuştur.
Bununla birlikte Ankara Üniversitesi, tarihsel gerçekliğin, tamamen iç ve dış siyasal mülahazalarla çarptırılma girişimleri karşısında da son derece duyarlıdır. Tarihsel olayların tüm açıklığıyla ortaya çıkarılması tarihçilerin görevidir, siyasetçilerin değil. Tarihin herhangi bir döneminde ve dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olayın sorgulanması, olayların ne şekilde cereyan ettiğine ilişkin hüküm verilmesi, tarih eğitimi almamış, dahası söz konusu dönemi bilimsel yöntemler kullanarak incelememiş kişilerden beklenmemelidir. Üstelik, karar metni için oy vermesi istenen kişilerin, bu konunun ayrıntıları hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmadıklarını bile bile, onları böyle bir konuda karar vermeye zorlamak siyasal etikle de hiçbir biçimde bağdaştırılamaz.
Yukarıda özetlediğimiz sebeplerle, Türkiye’yi ve bütün Türk vatandaşlarını hem de işlemedikleri bir suçtan mahkum etme çabaları, Türk ve Alman halkları arasında tarihsel olarak var olan dostluk bağlarının güçlenmesine hizmet etmeyecektir. Kuşkusuz, Almanya’da yaşayan ve aralarında seçme hakkına sahip 1 milyon civarında kişinin de bulunduğu Türkiye kökenliler de bu gelişmeleri büyük bir hayal kırıklığı içinde takip etmektedirler.
Ankara Üniversitesi olarak, Türkiye-Almanya ilişkilerinde, daha da önemlisi Türk ve Alman halklarının dostane ilişkilerinde tamiri güç yaralar açacak bu türden girişimlerin derhal durdurulmasının, iki devletin ve dost halkın karşılıklı çıkarlarına daha uygun düşeceği kanaatini taşıyoruz.”