Felsefeciler, felsefeyi tarihi süreç açısından kendilerine göre çeşitli çağlara ayırmışlardır:
1 – İlkçağ Felsefesi.
2 – Ortaçağ Felsefesi (Milattan sonra 354 – 1300 yılları arası).
3 – Yeniçağ Felsefesi (1300 – 1789 arası).
4 – Yakınçağ Felsefesi (1789 sonrası).[1]
Başka türlü sıralamada bulunanlar da buna benzer isimleri kullanmışlardır. Örneğin Ahmet Cevizci, bu sıralamayı şöyle yapmıştır:
1 – İlkçağ Felsefesi
2 – Ortaçağ Felsefesi
3 – Modern Felsefe/Yeniçağ Felsefesi
4 – Çağdaş Felsefe/Yakınçağ Felsefesi.[2]
Bundan önceki bir yazımızda İlkçağ Felsefesi hakkında özet bir bilgi vermiştik. Bu yazımızda da Ortaçağ Felsefesi hakkında az ve öz bazı bilgileri vermek istiyoruz.
ORTAÇAĞ FELSEFESİ
Orta Çağ Felsefesi, İlk Çağ Felsefesinin bitiminden, modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. Yani bu dönem, miladi 354 yılından 1300 yılına karar devam eder. Başka bir ifade ile kaba olarak bu çağ, miladi II. yüzyıldan XV. yüzyılın sonlarına, XVI. yüzyılın başlarına kadar devam eder. Çok tartışmalı olan bu çağın kendine has özellikleri vardır. Bazı felsefeciler bu çağı yok sayarken, bazı felsefeciler de bu çağı karanlık bir çağ olarak kabul etmişlerdir.
Orta Çağ felsefesi, Hristiyanlaştırılmış Antik Felsefe olarak değerlendirilmektedir. Antik Çağ felsefesinde Arap felsefesinin ya da İslam felsefesinin etkisini de belirtmek gerekir. Orta Çağ felsefe geleneklerini şöyle sıralayabiliriz:
1 – Hristiyan felsefesi.
2 – İslam felsefesi.
3 – Yahudi felsefesi.
Orta Çağ felsefesi denildiğinde, akla Skolastik felsefe yani okul felsefesi gelmektedir. Skolastik felsefe, genel olarak bir öğreti durumuna gelmiş olan Hristiyan inancının temellendirilmesi ve sistematikleştirilmesi girişiminden doğmuş olarak kabul edilmektedir. Skolastik felsefe, başı ve sonu Orta Çağ ile belirlenmiş bir düşünme yönelimidir. Bu düşüncenin üç ayrı dönemde ele alınması genel bir eğilim olarak kabul edilmiştir. Bu dönemler, yaklaşık olarak şu tarihlerle belirlenmektedir:
1 – Erken dönem Skolastik (800-1200 arası).
2 – Yüksek dönem Skolastik (1200-1300 arası)
3 – Geç dönem Skolastik (1300-1500 arası).
Başlangıcından son dönemine kadar olan Skolastik filozoflarının önde gelenlerini şöyle sıralaya biliriz:
1 – Canterbury’li Anselmus (1033-1109). Felsefe tarihçileri onu, Skolastiğin babası olarak kabul etmişlerdir. O, Allah’ın varlığını varlık bilim yöntemiyle ve Aristoteles mantığına dayanarak kanıtlamaya çalışmıştır.
2 – Petrus Abelardus. Pierre Abélard veya Pierre Abailard veya Pierre Abeilard adı ile bilinnen Petrus Abelardus (1079-1142), Fransız skolastik düşünürü, tanrıbilimci, dil, diyalektik ve ahlak filozofudur.
3 – Albertus Magnus (1193-1280), XIII. yüzyıl Alman skolastik filozofu ve tanrıbilimcisidir.
4 – Aquina’lı Thomas. Thomas Aquinas veya diğer adıyla Aquinolu Thomas (1225-1274), bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış bir rahiptir ve 1322’de Aziz ilân edilmiştir.
5 – Johannes Duns Scotus (1266-1308), Skolastik Felsefeci ve Tanrıbilimcidir.
6 – Ockhamlı William (1285-1347), İngiliz rahip ve skolastik filozoftur.
7 – Roger Bacon (1220-1292), İngiliz bilim insanı, filozof ve rahip olan Bacon, çağdaş bilimin deneysel yaklaşımının tarihsel bakımdan erken olgunlaşmış bir temsilcisi olarak kabul edilmiştir.
Bu dönem boyunca inanç-bilgi-akıl-tanrı ekseninde tartışmalar sürüp gitmiştir. Bu dönemin en önemli özelliği, dönem boyunca süren din ile felsefenin çatışmalarıdır. Ortaçağ felsefesi, Hristiyanlık dinine dayanıyordu. Hristiyanlık, bu dönemde evrensel bir kültür haline gelmişti. Felsefe, bu geniş kültürün içerisinde büyük bir etki alanına sahip değildi. Bu dönemde felsefe, sadece Kilisenin ileri sürdüğü görüşleri desteklemekle meşguldü. Çünkü bu dönemde kilisenin ileri sürdüğü görüşler, tereddütsüz doğru olarak kabul ediliyorlardı. O dönem için her türlü bilgi ile beraber felsefe de Kilisenin görüşlerini birer ölçü, değişmez birer doğru olarak kabul ediyordu. Ona göre o dönemde felsefe, dini ilimlerin bir parçası, ona hizmet eden bir bilgi kolu haline gelmişti. Bu bağlamda, Orta Çağ felsefesi, Kilise öğretileriyle varlığını sürdürmüş, fakat Rönesans’tan itibaren bilimsel ya da eleştirel düşünceye yönelmeye başlamıştır.
SONUÇ
İlkçağ Felsefesi, daha çok akıl ve bilim ilkelerine uygun bir şekilde kurulmuş ve üstünlüğünü hala sürdürmektedir. Ondan sonra gelen Ortaçağ Felsefesi, daha çok dini inançların etkisinde gelişmiştir. Kanaatimce bu dönemde felsefe rasyonalist, akla uygun özelliğini kaybederek daha çok kilisenin tesirinde kalmış ve bir nevi felsefe olmaktan uzaklaşmıştır. Kanaatimce inanç ve felsefe/akıl mantık ölçüleriyle beraber yorumlansa, daha iyi sonuçlara gitmesi mümkün olacaktır.
Herkese selam saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Anahtar Kelimeler: Ortaçağ Felsefesi, din, kilise, skolastik.
[1] Mustafa Nesim Sevinç, Algılar ve Gerçek, Kafekültür Yayıncılık, İstanbul 2018, s. 28 vd.
[2] Cevizci, Felsefe Sözlüğü, s. 336.