Senede bir gün… Sağır sultanlar bile yaşlılar gününü kutladılar. 364 gün sonrası tekrar bu günü kutlarken tek fark, bir yıl daha yaşlılığa yakın olacaklar ve belki de kendilerinin yalnızca bir gün unutulmalarını dileyecekler! Yaşlılık Haftası ile buluşan I. Ortadoğu Yaşlanma Kongresi’ne dinleyici olarak katıldım. Ev sahibi kişi kurum ve kuruluşları iki gün boyunca dinledim ve kongrenin “yaşlılar büyüğümüz onları seviyoruz, saygı gösteriyoruz, onlar bizim baş tacımız… onları, kesinlikle huzurevine göndermeyiz, Türkiye’nin orta halli ve yoksul sınıfı anasını babasını dizinin dibinden ayırmaz; ayıranlar da zenginler…” gibi arabesk temalı, tek yönlü, tek disiplinli bir kongre olduğuna karar verdim.
Türkiye’de bugünün verileri ile 7.5 milyon yaşlı olup 2050 yılındaki projeksiyon 18 milyon olarak tahmin edilmektedir. Çekirdek aile, çalışan kadın, evlerinde yalnız yaşayan ya da kendileri gibi yaşlı eşleri ile ömür tüketen yaşlılar; hele bunların dörtte üçünün bir şekilde en az bir kronik hastalığı olduğunu düşünün… Huzurevi değil aile görüşünü benimseyenler için çözüm, herhalde huzurevi yerine aile edindirme çalışmaları olacak(!)
Kongrenin onur konuğu Başbakanımız Sayın Erdoğan, “21 yüzyıl maalesef yaşlıların yüzyılı oluyor” diyerek; yaşlanma ile ilgili üzüntülerini(!) dile getirmişlerdir. Kültürümüzde hassasiyet gerektiren aile kavramının, zayıfladığından söz etmişlerdir. Alt, orta ve geleneksel toplumlarda aile kavramının olduğu(!) üst gelir düzeyindeki toplumlarda aile kavramının zayıf olduğu ve bu grubun huzurevlerinde yaşadığından söz etmiştir. Devam eden doğaçlama ve (tartışmasız iyi bir hatip olarak) uzun soluklu konuşmasında Darülaceze’den sonra Kayış Dağı’nda yapılan huzurevi komplekslerinin her gelir ve kültüre uygun bölümlerden oluşturduklarını ve amaçlarının yaşlıların yabancılık çekmelerini önlemek olduğuna değinmiştir.
Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, “torunlarla birlikte yaşlanma emelimiz” diyerek yaşlının devlete birim maliyetinin, eve göre daha fazlaya mal olduğunu belirterek; yakın zamanda kurulan 5 adet yaşlı dayanışma merkezinin evde yaşlıya hizmet götürmek gibi bir amacından söz etmiştir. Ayrıca ailenin (yaşlısının bakımı için) maddi olarak desteklenmesi üzerinde durduklarını ifade etmiştir.
Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ, “yaşamın değeri yaşlılıkta anlaşılır” derken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Sayın Kadir Topbaş, yaşlılıkta yalnızlık ve ilgisizliğin en büyük yıkım olduğundan söz etmiştir.
I. Ortadoğu Yaşlanma Kongresi’nde AK Parti Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Sayın Prof. Dr. Nükhet Hotar Göksel, yaşlıya yönelik partisinin geliştirdiği bir model hakkında bilgiler verdi. Bu modelin felsefesinde yaşlıyı, aile içinde tutmanın önemli olduğunu vurgularken, bu amaçla 81 ilde yaşlı koordinasyon merkezi kurulduğundan söz etti (umarım etkin bir şekilde çalışıyordur). Ayrıca yakın zamanda yaşlılar köşkü kuracaklarından ve en verimli dönemlerinde kuşaklararası koordinasyonu sağlayacak akıl hocalığı(!) merkezi (AKHOM) projesinden söz ettiler. Doğrusu bir öğretim üyesinden kanıta dayalı bilimsel bir sunum umuyordum. Onun yerine AK AK konuştu! Sahi, Türkiye’de diğer partilerin yaşlıya yönelik hiç mi planları yoktu ki; kongrede yer almadılar?
Kongreye katılan Ortadoğu ülkelerinden bazılarında yaşlıya yönelik sunumlarından önemli bulduklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum :
MISIR
Orta doğunun en büyük ülkelerinden biri olarak:
Yaşlılar için sürekli bakım evleri (bizdeki huzurevlerine benzer), çok sayıda yaşlılar kulübü (ki bizde yok) ücretsiz evde bakım hizmetleri (Bizde AK Parti ve belediyeleri ve bazı sivil toplum örgütleri yapmaktadır), yaşlıyı toplum içinde tutucu özel etkinlikler, yaşlılar için özel TV, radyo programları (bizde özel kanal yok, ama programlar var) ve Ulusal Yaşlanma Enstitüsü (ki bizde yalnızca yakın zamanda kurulan geriatri dernekleri ve vakfı) vardır.
İRAN
Komşu ülkede gündüz bakım evi ve huzur evleri var. Yaşlıların yarıya yakını evsiz, çok azının sosyal güvencesi (emekliliği) var. Bir çoğunun yardım kuruluşlarından destek aldıkları ve bakım gereksinimi içinde oldukları ifade edilmiştir.
PAKİSTAN
Kardeş ülke Pakistan’ın nüfusu ve yaşlı oranı Türkiye’ye benzemekte olup yaşlılara gıda ve profesyonel yardım yapıldığı, deprem sonrası riskli gruplardan biri olarak yaşlılara yardım çalışmaları olduğu, BM ile yaşlılık projeleri yapıldığı, yaşlılık envanteri çalışmalar yapıldığı (ki bizde ulusal ve uluslararası yaşlılık veri tabanı henüz oluşmamıştır), kadın Bakanlığı’nın kurulduğu (2004) ifade edilmiştir.
Yaşlılar bizde olduğu gibi mahkemelerde bekletilmiyor, demiryolu, havayolu ve otobüslerde yaşlılara özel yerler tahsis ediliyor; park, müze, kütüphane ücretsiz, bedava tıbbi bakım ve ambulans hizmeti var. Kardeş ülkede kanser hastanesinde ücretsiz bakım veriliyor ve üniversitelerde yaşlı bakımı eğitimi (ki bu kongrede bakım uzmanının adı bile yoktu. Oysa bizde lisansüstü yaşlı sağlığı ve bakımı eğitimleri olup bu konuda yetişmiş akademisyenler) var.
KATAR
Yabancı oturumlu bir ülke olarak, suni bir genç nüfus oluşmuş. Aslında yerli halkın yarıya yakını yaşlı. Katar üniversitelerinde yaşlı bakımı eğitimi veriliyor.
Din, ahlak ve vatan sevgisi yaşlı için önemli (ki bizde de oldukça önemlidir); ücretsiz konutlar, aktiviteler, maddi destek; yaşlı ve engellilere hizmet, özel sağlık programları ile yürütülüyor.
Yaşlı çevresini destekleyici programlar yürütülüyor (yaşlıları olduğu kadar ailesini de desteklemek oldukça etkileyici); yüksek aile konseyleri (1998) kurulmuş ve bunlar toplumu bilinçlendirme etkinlikleri, kurs, workshop, kulüp çalışmaları yapıyor (ülkemiz, henüz bu düzeyde programlı değil); uluslararası bilgi alışverişi sağlanıyor. Ve en önemlisi şiddet ve ihmali önleyici çalışmalar yapılıyor.
Kongre, her ne kadar Ortadoğu kapsamlı ise de Avrupa, Asya ülkelerinden katılan (İsveç, Belçika, Danimarka, İngiltere, Azerbeycan, Rusya, Hindistan’dan) konuşmacıların olduğu bir kongre idi…
Dünya Sağlık Örgütü Yaşlı Sağlığı Direktörü Dr. Alexander Kalache, Uluslararası Yaşlılık Federasyonu Genel Sekreteri Dr. Jane Barratt, Türk konuşmacıların aksine; ailede azalan sorumluluğun, kurumlarda artan sorumluluğu getirdiğini vurgulayan konuşmalar yapmışlardır.
İngiltere’de göçmen yaşlılar üzerine yapılan bir araştırmada İngiliz vatandaşlarına göre yaşlılarda fakirlik, bakım eksikliği, yaşam kalitelerinde bozulma ve destek aramada bilinçsizlik gibi sonuçlardan söz edilmiştir. Garp verilerine göre; Avrupa’da aktif yaşlanmaya, sağlık bakımına ve uzun süreli bakıma önem verildiği; emeklilik harcamalarında yaşlının yaşam kalitesini sağlayıcı düzenlemelere gidildiği; iş ve istihdam yaratıldığını; işten erken ayrılmanın azaltılarak profesyonel uğraşını sürdürmesinin benimsendiği (ki bizde erken emeklilikle yaşlı inzivaya çekilmeye zorlanıyor); sağlık bakım sisteminde reformlar yapıldığı; hareket ve ulaşım olanaklarının geliştirildiği ve kuşaklararası etkileşimin arttırıldığı ifade edilmiştir.
Sonuç olarak en sevindirici haber yakın zamanda Türkiye’nin ulusal yaşlanma eylem planının ilan edileceği ve yaşlılar enstitüsünün kurulmasının planlandığı ile ilgili idi. Ortak görüşe göre de ORTADOĞU YAŞLANMA BİLGİ MERKEZİ kurulması amaçlanmaktadır. Elçiye zeval olmaz, Ülkemiz yaşlılarına hayırlı olsun!