Sağlıkta Dönüşüm, Tam Gün Yasası, yeni uygulamaya konulan Performans Sistemi, üniversitelerde, özel döner sermaye girdilerinin kaldırılması, aile hekimliği uygulaması, ve 2010 yılında çıkarılan yönetmelik. Son sekiz yılda, sağlıkta neler olmadı ki. Yaz yaz bitmez. Bazıları hakkında değil köşe yazısı, kitaplar yazılsa yeridir.
İşte, biz de onu yapıyoruz. Kıyısından köşesinden doğrusu, eğrisi, yapılanları, bazen da saklı kalmış gerçekleri yazıyoruz. Kimileri yazılanlara kızıyor, kimileri gülüp geçiyor. Sizler de yorumlarınızla kimi zaman bizleri destekliyor, kimi zaman eleştiriyorsunuz.
İşte bu yazımda da kıyısından köşesinden yazıyorum. Hiç sordunuz mu, baypas ameliyatlarının yüzde kaçı resmi hastanelerde, yüzde kaçı özel sektörde yapılıyor acaba? Fakültelerde baypas ameliyatlarını eskiden tam gün çalışan hocalar yapıyordu. Özel farkı da kaldırıldı. Peki şimdi kim alır bunca riski üzerine? Gecenin bir saatinde hastaya yeniden girişim yapmak gerekirse kim gelip ameliyata girecek, kim sorumluluğunu üzerine alacak? Kimse almıyor, doğal olarak. Hem hiçbir fark alınmayacak hem her türlü risk üstlenilecek, babanız olsa yapmaz. Ameliyatıyla, kullanılan malzemesiyle, gerektiğinde kullanılan stentleriyle, yapılan tetkikleriyle, kazanılan gelirleriyle birlikte, gitti mi hepsi özele, gitti.
Peki kamu hastanelerinde hiç mi yapılmıyor? Yapılsa da göstermelik sayılarla, eşe dosta, doktorlara, öğretim üyelerine, gelirlerse bazı bürokratlara hepsi o kadar.
Peki karaciğer, pankreas ve böbrek transplantasyonlarının ne kadarı resmi ne kadarı özel hastanelerde yapılıyor? Söyleyeyim. Karaciğer transplantasyonlarının neredeyse tamamı özel sektörde yapılıyor. Peki neden? Kamu hastanelerinin transplantasyon ameliyatları için neleri eksik, ekipleri mi yok, cihazları mı yok?
Getirilen sağlık sistemi ve gelinen nokta, kamu hastanelerine, siz baypas ve transplantasyon ameliyatlarını yapmayın, diyorda ondan. Gizli bir el, bu ameliyatların kamuda yapılmasını engelliyor.
1970’li yıllarda yurt dışında çalışanların ortak sermayeleriyle, pek çok yerde işçi şirketleri kurulmuştu. Başlangıçta iyi giderken, sonra ne olduysa oldu. Birer ikişer hepsi ya kapandı ya özel şirketlere satıldı. Sistem, işçi şirketlerinin Anadolu’da yeşermesini istemedi. Peki, ne oluyor diye hangi hükümet araştırdı? Bu konuda çözüm üreten oldu mu? Ne gezer. Bakanlar, başbakanlar dâhil herkes, olanı biteni sadece seyretti.
Şimdi konumuza dönelim. SGK karaciğer transplantasyonu için ne kadar ödüyor? Ben diyeyim elli bin, siz deyin elli beş bin. Peki kaça mal oluyor, on beş-yirmi bine. Yılda kaç transplantasyon yapılıyor? Aslan payını hangi hastaneler alıyor hepsi belli mi? Belli belli. Araştırın, bulursunuz.
İşçi şirketlerine geçmişte yapılanlar unutulmamalı. Hafızalardan silinmemeli. Şimdi aynı oyunlar sağlıkta da oynanıyor. İşin doğrusu, sağlıkta devlet, daha da doğrusu, Sağlık Bakanlığı, kendi eliyle kendi hastanelerini batırıyor.
Bu koşullarda, kamu hastanelerinde neyin karşılığında yapılacak bu transplantasyon ameliyatları? Donör bulmak için, ya da herhangi bir acil olanak çıktığında, devlet hastaneleri ya da kamu üniversite hastaneleri sistemin neresinde?
Kamuda, üniversite hastanelerinde, bu bölümde çalışacaklarla ilgili olarak kadroları bulunmuş, girişlerinde gösterişli tabelâlarla bezenmiş, özel törenlerle açılmış, benim üniversitem de dâhil olmak üzere, açılışlarında kapı önlerinde idarecilerce cafcaflı konuşmalar yapılmış, açılışlarında kurdeleler kesilmiş transplantasyon merkezleri var mı, var. Ama içleri boşalmış, doktorlarının bir kısmı özel sektöre geçmiş ya da standart işlerine dönmüşler. Ne oluyor diye soran var mı?
Bırakın şunu bunu, gelin bunlara cevap verin ey erenler.