Bilindiği gibi Türkiye’de ötenazi (yaşamından ümit kesilen kişilerin ölmelerine izin verilmesi veya yaşam desteklerinin sonlandırılması) yasaktır (veya ben öyle biliyorum). Dünyada ise birkaç ülkede serbest bırakıldı. Yanlış hatırlamıyorsam ilk defa Hollanda, özel durumlarda ötenazi yapılabileceğine karar verdi. Hollanda’da ötenazi yapılması için; doktor kararı, ailenin onayı, mahkeme kararı ve din adamlarının birlikte ötenaziye izin vermesi gerektiği şeklinde bir sonuçta birleşildi. Yani başta doktorlar hastanın yaşama şansının hiç olmadığını söyleyecekler, aile buna ikna edilecek ve onay verecek, mahkemeden onay çıkacak ve din adamı da gerekli servisi verecek; ancak ondan sonra ötenazi doktorlar tarafından uygulanacaktır. Hollanda’dan sonra diğer birkaç Avrupa ülkesi de aynı yönde karar aldı. Amerika’da yaşama şansı olmayan hastaların yaşam desteklerinin çekildiğini biliyoruz.
Ötenazi için karar vermek elbette ki çok zordur. Doktor hastadan ümidini kesse bile, bizim gibi duygusal bir yapıya sahip olan insanların yakınlarının nasıl hareket edecekleri önceden bilinemez. Mahkemelerin doktor raporuna itiraz edeceklerini sanmıyorum. Fakat acaba din adamları nasıl düşünürler? Onun için Türkiye’de ötenaziye karar vermek çok zordur. Kendi meslektaşlarımız arasında bile ötenaziye karşı çıkanlar, "kendi yakının olsa böyle mi düşünürdün" diyenler vardır.
Çok yakından tanıdığım bir ailenin, avukat olan annesi Tegretole bağlı sistemik vaskülit nedeniyle bir süre hastanede yattı. Bu hanımda beyin ölümü vardı, hasta bilinçsiz ve hiçbir uyarana cevap vermeyerek altı ay kadar hastanede, iki sene evinde yattı. Üç tane Moldova’lı bakıcı nöbetleşerek baktılar; evdeki bakımın zorluğu nedeniyle baba ve çocukları anlaşmazlığa düştüler ve kavgalar ettiler. Ailede maddi sorunlar başgösterdi, bazı mülklerini satmak zorunda kaldılar, şimdi de ellerindeki son taşınmazı satıyorlar. Ailesi ve en yakın arkadaşları bile "doktorlar niye ötenazi yapmıyorlar" dediler. İki ay kadar önce bu hanım vefat etti ve terim yerinde ise aile biraz nefes aldı. Buna benzer vakalar pek çoktur.
Diğer taraftan geçen sene izlediğim ve uzun yıllardan beri hastam olan bir bey, geçen seneki hastalığı döneminde çok sıkıntı çekti, kendinden ümidi kesti, ellerime yapışarak kendisine ötenazi yapmam için yalvardı. Hatta eşine, "Semra hanım beni öldüremez, söyleyin başkası öldürsün" demiş. Fakat hastanın aklı başında idi, çok kötü günleri de oluyordu. Literatüre baktığımızda onun durumundaki hastaların tamamına yakınının öldüğünü okumuştuk. Elbette ki ötenazi yapmadık (zaten yasak) ve bu hasta on aylık bir hastanede kalma süresinin ardından şifa ile taburcu edildi. Bu sene çok güzel bir Cunda Adası tatili yaptı, şimdi mutlu. Hepimizin bu gibi vakaları vardır.
Herhalde yine de "ötenazi" gündeme gelmeli, hangi şartlarda, kimlere yapılacağı, hangi kurumların birlikte karar vermesi gerektiği gibi konular da Türkiye’de konuşulmalıdır.
Saygılarımla.