Ankara’da toplu taşıma ücretleri mahkemece 2003 yılındaki fiyatlara geriletildi. Bu durum karşısında Ankara Büyükşehir Belediyesi hop oturup hop kalkıyor. Belediyenin iflas edeceğinden dem vuruluyor. Belki doğrudur, ancak hekimler yıllardır geriletilen sağlık ücretlerini vurgularken kimsenin umurunda olmuyor.
Yavaş yavaş hastanelerden feryatlar yükselmeye başladı; iflaslar oluşmakta! Son Sağlık Uygulama Tebliği (SUT)’nden sonra, yaşanan olaylar daha da ağırlaşacaktır. Yayınlanan ücret listesi Tam Gün Yasası ile de birleştiğinde, yakında hastanelerin kapatılması veya satılması gerektiği ortaya çıkıyor. Devlet usulca elini sağlıktan çekiyor
Size birkaç örnek verince ne denmek istendiği kolayca anlaşılabilir. SUT’un 2010 listesindeki bazı ücretlendirmeler şöyle:
Tam idrar tetkiki: 1,20 TL
Tam kan tetkiki: 3,0 TL
Sedimentasyon: 1,70 TL
CRP: 1,50 TL
Kolesterol: 1,10 TL
SUT bunların bedellerini ödese yine çok iyi! Ancak poliklinikte hastaya bakılıp bu tetkikler, istendiğinde paket içinde değerlendirilip karşılığı verilmiyor. O halde ne oluyor? Bütün bu tetkiklerin parası hastanenin cebinden çıkıyor. Gün geçtikçe tüm işlemler, tetkikler paket içine dahil edilip minimal bir ödeme karşılığı hastalara bakılma(ma)sı istenir hale getiriliyor. Yine örnek olarak kardiyologların uyguladığı EKO verilebilir; paket fiyatın içine dahil edilen bu önemli tanı metodunun karşılığı sıfırlanıyor ve emeğe büyük bir saygısızlık yapılarak bir yerde EKO’nun kullanılmaması yönünde yol gösteriliyor.
Yapılan onca tetkikin, işlemin karşılığı hastane tarafından karşılanmak zorunda; tıpkı nöbet ücretlerinde veya yemek ücretlerinde olduğu gibi. Asistan arkadaşlar yeni kanuna göre daha fazla nöbet ücreti alınacak diye sevinip çokça nöbet tutmak istiyorlar, ancak bu paraların hastane tarafından karşılanacağını ve bunun aslında pek de olanaklı olamayacağını takdir edemiyorlar. Öte yandan, geçmişte ödedikleri hastane yemek ücretlerini geri alabilmek için başhekimliğe başvuran çalışanlara bu ödemelerin yapılmasının olanaksızlığı anlatıldığında ortaya yine bir kargaşa çıkıyor. Dolayısıyla hekimlerde, hastanenin tüm personelinde şüpheler, kızgınlıklar oluşuyor.
Zorunlu hizmete gitmiş yeni uzman bir arkadaşımla yaptığım görüşmede kendisinin büyük bir mutsuzluk içinde olduğunu gördüm. Hekimlerin performans kazanmak adına türlü olumsuz davranışlar sergilediklerini, çok çirkin çekişmeler yaşandığını, örneğin; hekimlerin kıskançlıkla birbirlerinin hasta sayılarını saydıklarını, hastalara tıbben en iyiyi vermek yerine sadece içten olmayan aldatıcı ve amaca yönelik bir güler yüz gösterildiğini, hastanede performans gelirlerini yükseltmeye yönelik sürekli toplantılar yapıldığını vb. birçok olumsuzlukları anlatırken üzülmemek olanaksızdı. Bu kutsal ve yeryüzündeki en önemli mesleğin uygulayıcılarının düşürüldüğü duruma bakın! Özellikle mesleğe yeni başlamış genç nesil için çok yazık.
Bir öğretim üyesi olarak bu köşede yazdığım yazılara hayret ediyorum! Benim işim SUT’la, çarpık sağlık sistemiyle, yapılan haksız uygulamalarla mı uğraşmak?
Bir öğretim üyesinin öğrenci eğitmek, uzman yetiştirmek, bilime katkıda bulunmak, ülkemize tıp alanında yenilikler getirmek, branşla ilgili toplumsal çalışmalar yapmak gibi çok önemli ve ağır sorumlulukları var. Ancak bütün meslektaşlarımda bir isteksizlik ve mutsuzluk görüyorum; bu depresif gidişatta insanın görevlerini yapması çok zorlaşıyor.
Toplu ulaşım ücretlerinde indirim yapıldığından dolayı taşıt aracı ve güzergâhlarında azalmaya gidilecekmiş. Hiç kimse şüphe etmesin ki, hastanelerde de artık tahlillerde, tanı girişimlerinde azalmalar yaşanacaktır. Performans düşünmek zorunda bırakılan doktorlar da korkarım ki hastalarına artık "puan" olarak yaklaşacaklardır! Empatinin yerini belki de antipati alabilecektir. Buradan Türk Tabipleri Birliğine yeniden seslenmek isterim. Yurt çapında hekimleri organize ederek artık bir hayli gecikilmiş olan çözüm yollarını bulmak gerekmektedir. Gerekirse, gerçekten zor olan bu organizasyon işinin yapılmasında profesyonel kuruluşlardan destek alınabilir. Bunlar hızla gündeme taşınmadığı takdirde, çok yakında halkımızın sağlığı ve hekimin verimli çalışabilmesi için yapılabilecek bir şey kalmayacaktır.