Son yıllarda, insan ömrünün uzaması sonucu artan kronik hastalıklar; kanser sıklığındaki artış; kanser hastalarının yapılan tedavilerle yaşam süresinin uzaması “palyatif bakım” merkezlerine eskisinden daha çok ihtiyaç duyulmasına yol açmıştır.
Palyatif bakım, multidisipliner bir oluşumdur. Ekipte doktor, hemşire, diyetisyen, fizyoterapist, psikolog, din görevlisi, sosyal hizmet uzmanları, diğer meslek grupları ve gönüllüler yer almaktadır. Amaç, hasta dileklerini de hesaba katarak, yeni tedavi olasılıklarını ortaya çıkarabilmektir. Avrupa ülkelerinde palyatif bakım merkezleri ile ilgili bir milyon bireye 50 yatak olacak şekilde planlama yapılmaktadır.
Günümüzde palyatif bakım hizmetlerine gereksinim duyan hastaların sayısının artması bu konuda sistemli bir yapılanmayı zorunlu hâle getirmiştir. Doğru hastaya uygun bakım, hastanın gereksinimleri doğrultusunda hasta yakınlarını bilinçlendirme yolu ile hastanın sürekli kontrolü ve takibine ihtiyaç duyulmaktadır. Bir taraftan hastaların şikâyetleri giderilirken, diğer taraftan kaygılar ve sorunlar topluca değerlendirilmekte ve çözüm üretilmeye çalışılmaktadır.
Dünyanın pek çok ülkesinde yaygınlaşmaya başlayan “evde sağlık ve bakım hizmeti” de sağlığı korumanın ve yaşam kalitesini artırmanın en uygun yöntemlerinden biridir. Bireye özgü, kişiselleştirilmiş bir bakım sistemi olan evde sağlık hizmetleri, teknoloji ve farmakolojik alanda meydana gelen ilerlemeler sayesinde hasta izlemi ve tedavisinin evde yapılabilmesi ile giderek önem kazanmaktadır. Bu gelişmeler doğrultusunda hasta konforunu artırmak, uzun dönem hasta yatışlarından kaynaklı hasta yakınlarının yaşadığı sıkıntıları çözümleme isteği, eldeki kaynakları daha etkin kullanma ve artan maliyetleri azaltma arayışları gibi birçok sebepten kurumsal hasta bakımının alternatifi olarak evde sağlık ve bakım hizmetleri tercih edilir olmaktadır.
Palyatif bakım olarak, Fransa’da 1842, İngiltere’de 1967, Kanada’da 1975, Almanya’da 1983 yılında palyatif bakıma yönelik merkezler kurulmaya başlanmıştır. 2010 yılı verilerine göre; İngiltere’de 882, Almanya’da 331 ve Fransa’da 471 palyatif bakım merkezi bulunmaktadır.
Ülkemizde Türk Onkoloji Vakfı tarafından İstanbul’da kurulan “Kanser Bakımevi”, 1993-1997 yılları arasında hizmet vermiştir. 2006 yılında Hacettepe Onkoloji Hastanesi tarafından 120 odalı eski bir Ankara evi alınarak restore edilip “umut evi” olarak açılmıştır. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı tarafından yayımlanan “2009-2015, Ulusal Kanser Kontrol Programı”nda palyatif bakım programı da tanımlanmış, merkezlerin kurulması 2012-2013 yılları arasında ivme kazanmıştır.
Öğrendiğime göre, hâlen 52 şehirde tescilli; 26 bölgede müracaat aşamasında palyatif bakım merkezleri bulunmakta imiş. Bunların sayıca artışı günümüzde gerek hasta gerekse hasta yakını açısından büyük önem taşımakta olup, Sağlık Bakanlığınca da bu merkezler destek görmekte. Ülkemiz için yeni sayılabilecek bir adım olan bu merkezlerin altyapı ve eğitimli personel yetiştirilmesi gibi primer ihtiyaçlarına öncelik verilmesi ön planda imiş.
Eskiden ülkemizde bu türden merkezler bulunmadığından, hizmet hastanelerde verilmeye çalışılırdı. Ya da hasta yakınına münasip şekilde, “Hastanız için yapacak bir şey kalmadı, ölene kadar artık evde siz bakın.” denilerek işten sıyırtılırdı.
Yeterli midir, eksikleri var mıdır? Elbette vardır. Ancak gidilen yol çok doğrudur. Vatandaşımıza yaşamının son gününe kadar konforlu bir yaşam sağlamak, toplum olarak bizlerin görevidir.
Geç kalınmakla beraber, gelinen yer, yapılan çalışmalar için Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimler ve gönüllü kuruluşlardaki yetkilileri gönülden kutluyorum.
Unutmayın, bir gün sizin, bizim veya yakınlarımızın da palyatif bakıma ihtiyacı olabilir.