Pandemiler, depremler, sel ve yangınlara kadar, dünyanın kentsel güç merkezleri büyük şehirler zorluklarla karşılaştıklarında daha da güçlendi.
Örneğin;1666’da Büyük Londra Yangını şehrin çoğunu yok ettikten sonra, bir dizi yangın güvenliği yönetmeliği başlatıldı. İnşaatçılar keresteyi tuğla veya taşla değiştirdiler. Duvarlar kalınlaştırıldı. Sokaklar genişledi.
Kolera 1850’lerde Amerika’yı kasıp kavurduğunda New York ve diğer şehirler kanalizasyon sistemlerini ve halka açık parkları yenileri ile değiştirilmesini sağladı. Hastalık Paris’e yayılırken, oradaki yetkililer de son derece ciddi halk sağlığı önlemleri aldı. Ağaçlıklı bulvarlar yapıldı, çeşmeler yapıldı, eski ve bakımsız binalar yıkıldı veya sanat eseri özelliği olanlar onarıldı.
Günümüzün kentsel alanları farklı türden bir zorlukla karşı karşıya. Covid-19 dünya genelinde iş yerlerini boşaltırken, çoğu profesyonel çalışma ev ofislerine veya mutfak masalarına kaydı.
Pandemi üçüncü yılına girerken, kentsel iş bölgelerinin kaderi belirsizliğini koruyor. Yatırım ve yetenekleri çekmeye devam edebilecekler mi yoksa yeni çalışma biçimleri ticari hakimiyetlerini tehlikeye atacak mı?
Kiracılar, giderek daha iyi hava filtreleme sistemleri ve daha yüksek kaliteli olanaklara sahip modern, daha yeşil işyerleri için eskiyen ofis bloklarını değiştiriyorlar. Yeni yaşam biçimleri bulmak zorundayız.
Sonuç olarak; pandemi hayatımıza girdi. İhmal ile besleniyor. Kovid konusunda İngiltere’nin en kıdemli danışmanlarından Patrick Vallance’a göre; Kovid-19’un çok yakın gelecekteki yeni bir çeşidinin Omicron’dan çok daha tehlikeli olabileceği ve çok daha fazla sayıda ölüme ve ciddi hastalık vakasına neden olabileceği varsayılıyor. Bu nedenle kontrollü olmak, kalabalıklara dikkat etmek. Havalandırmalara özellikle iş yerlerinde dikkat etmek zorundayız.