Bildiğiniz gibi, Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde görülen, insandan insana solunum yoluyla çok hızlı ve kolay bulaşabilen bir enfeksiyon, özellikle yaşlı yetişkinlerde ciddi alt solunum yolu enfeksiyonu ve pnömoni tablosu oluşmasına hatta ölümlere yol açmıştı. Kısa sürede tüm Çin’i etkisi altına alan bu enfeksiyonun etkeni SARS-CoV-2 olup Coronavirus Disease 2019 yani C(K)ovid-19 hastalığı adı ile anılmaya başlandı. Hastalık, Çin dışında Avrupa’da ilk olarak İtalya’da görüldü ve bilahare bütün dünyayı etkisi altına aldı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildiği gün, 11 Mart 2020’de hastalığa ait ilk vaka da ülkemizde görüldü.
Bu yazımda hastalığa ait bilgiler, veriler, literatürlerden filan söz edecek değilim. Zira bu konuda internet yoluyla ulaşılabilecek çok miktarda veri, çalışma, kaynak var. Amacım; bir göğüs cerrahı uzmanı olarak en başından beri hastalığı izleyen, içinde olan hatta geçiren biri olarak gözlem, tespit ve anılarımı paylaşmak, pandeminin göğüs cerrahisi uzmanlık alanına neler getirdiğini, değiştirdiğini ve hangi sonuçlara yol açtığını medikal ve paramedikal açıdan not düşmek, retrospektif (geriye dönük) bir değerlendirme yapmaktır.
Herkes gibi ben de Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde yaşananları, karantinayı ve diğer olan bitenleri TV’lerden, internet ortamı ve sosyal medyadan takip edip öğreniyordum. Enfeksiyonun Çin’le sınırlı kalacağı ve daha önceki kuş, domuz, deve gripleri gibi herkesi etkisi altına almayacağı düşüncesi ile doğrusu pek de ilgimi çekmiyordu. Bu arada domuz gribinin gündemi meşgul ettiği günlerde, bir kez aşı olduğumu da belirteyim.
Dünya ve Türkiye bu yeni viral hastalık salgını haberleri ile meşgulken, 2020 Şubat’ının 20’sinde, Sağlık Bilimleri Üniversitesi öğretim üyesi olmamdan mütevellit görevlendirilmem hasebiyle, Suriye’nin kuzeyindeki çatışmalarda yaralananların tedavisinde yardımcı olmak amacıyla Sağlık Bakanlığı Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Hastanesi’nde bir ay süreyle görev yapmak üzere gittim. Bu görev esnasında vakit buldukça Urfa’yı da etraflıca, köşe bucak gezip dolaştım. Urfa’da iken,11 Mart’ta ülkemizde ilk Covid-19 vakası görüldü. Bu süreçte pandemi nedeniyle tıp kongrelerinin yapılıp yapılmayacağı tartışılırken, 11-15 Mart 2020 tarihleri arasında Antalya’da yapılan Ulusal Akciğer Sağlığı Kongresi’ne katılıp Urfa’ya geri dönmüştüm. Tevafuk bu ya, tıp kongrelerinin yapılmadığı ya da dijital ortamda yapıldığı karantina dönemi sonrasında önlemler hafifletilip kongrelere önlemler çerçevesinde izin verildikten tam 1.5 yıl sonra (07-10 Ekim 2021) katıldığım ilk hibrid kongre yine aynı kongre oldu. Ve bu kongrede yıllarca muhtelif kongrelerin fotoğraf yarışmalarına katıldıktan sonra, “pandemi ve sağlık çalışanları” konulu fotoğraf yarışmasında, “pandemi ve çocuk” konulu fotoğrafımla birincilik ödülü kazandım. Fotoğrafı pandemi nedeniyle okulların tatil olduğu ve sokağa çıkma yasağının uygulandığı günlerden birinde (28 Eylül 2020) en küçük oğlum evin balkonunda masaya oturmuş dışarı bakarken ve kedimiz de ona eşlik ederken görünce fark etmiş, habersizce çekmiştim. (1)
Urfa’da kongre dönüşümü takiben 16 Mart Pazartesi gününden başlayarak ülke çapında karantina tedbirleri uygulamaya konuldu. Karantina etkisini Urfa’da yavaş yavaş hissettirmeye başladı. Harran Üniversitesi’nde daha önce ziyaretine gittiğim Rektör hocanın isteği ve önerisi üzerine katılacağım 14 Mart programı (ki 16 Mart’ta Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Konferans Salonunda “Türkiye’de Hekim Olmak” adlı bir söyleşi yapacaktım), o gün üniversiteler karantina tedbirleri uyarınca tatile girdiği için iptal edildi. Kaldığım Tarım Bakanlığı misafirhanesi baştan ayağı dezenfekte edildi, yakındaki AVM kapatıldı. Bir “Urfa Sıra Gecesi”ne katılmayı düşünürken, sıra geceleri iptal edildi. Yeme içme yerlerinde sadece paket servisine izin verildiği için oturmak mümkün olmadı. Allah’tan karantina tedbirleri görevimin bitmesine beş gün kala uygulamaya konuldu, yoksa Urfa’da izole kalmış, bir nevi hapsolmuş olacak, işten fırsat buldukça da Urfa’yı gereği gibi gezip tanıma imkânım olmayacaktı.
İstanbul’a dönmek üzere Urfa havalimanına gelip de yolcuların azlığını görünce karantinayı daha iyi fark ettim. Hele uçağa binerken maske dağıtımı ve her koltuk sırasında bir yolcuya izin verildiğini görünce endişelenmedim desem yalan olur. İstanbul’a indiğimde havalimanında da yolcu azlığı göze çarpıyordu. Eve gelip kapı açıldığında evdekilerin beni heyecanla beklediklerini zannederken, sanki kovid’e yakalanmış biri gibi “hiçbir şeye el sürmeden üstündekileri derhal çıkarıp doğru duşa” demelerini yadırgamadım desem yalan olur. Anlaşılan kovid tedbirleri İstanbul’u iyice etkisi altına almışken, Urfa’ya daha yeni yeni ulaşıyordu.
Sonraki günlerde kovid nedeniyle getirilen yasak ve tedbirler doğrultusunda ev, iş ve tüm hayatımızı düzenlemeye, adapte olmaya çalıştık, alıştık. “Maske, (sosyal) mesafe ve hijyen” üçlüsü hayatımızın her anını ve köşesini kapladı. Maskeler bile çift, N95 ya da siperlikli maskeler idi. Hijyen için kolonya, el antiseptikleri ve dezenfektanlar her yerde bulunduruldu. “Hayat Eve Sığar”ın baş harfleri olan HES kodu uygulaması gündelik yaşamımıza girdi. Ulaşımda, AVM’lerde ve kapalı alanlarda göstermek, okutmak durumunda kaldık. Sağlık Bakanı her gün TV’lerde “Bilim Kurulu” tarafından alınan/alınacak tedbirleri ve günlük test, vaka, hasta, iyileşen hasta ve ölüm sayılarını vermeye başladı. Klinikler ve yoğun bakımlar kovidli hastalarla doldu taştı. Poliklinikteki hastaların çoğunun başvurusu kovidle ilgili idi.
Hastanede poliklinik ve klinik hizmetleri bu salgın döneminde etkilendiği gibi ameliyathanede ve ameliyatla ilgili pratikler de etkilendi, değişikliğe uğradı. (2,3,4) Ameliyat olacak ya da girişim yapılacak hastalar en az üç gün öncesinden yatırılıp hasta ve refakatçisine birer gün arayla iki defa kovid (Polimeraz Chain-zincir Reaksiyonu/PCR) testi yapılmaya başlandı. Testi pozitif çıkanların ameliyatları ertelendi. Sağlık Bakanlığı pandemi sürecinin tırmanış gösterdiği günlere denk gelen 17 Mart 2020’de acil ve onkolojik ameliyatlar dışında tüm elektif ameliyatların durdurulması kararı aldı. Ameliyatların durdurulması ve azalması ile birlikte performans puanları etkilendiği için de, ilk aylarda hastane ortalamasından ve birkaç defa da kovid nedeni ile yüksek döner sermaye katkı payı aldık. Pandemi dönemindeki cansiperane gayretlerinden dolayı halk akşamları sağlık çalışanlarını alkışlarken, bazı firmalar da hastanelere sağlık çalışanlarına dağıtılmak üzere krem, kahve, çikolata, iç giysi, içecek, su gibi şeyler bağışladı.
Ameliyatların aciller dışında durdurulduğu ve sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı zaman diliminde bir süre hastane ve oturduğum yere yakın bir yüksek öğrenim öğrenci yurdunda karantina altındaki hastalara göz kulak olmak için nöbetleşe görev yaptık. Pandeminin ilk yılında hastalığın pik yaptığı muhtelif zamanlarda sokağa çıkma yasakları uygulandı. Oturduğumuz sitede bile sabah akşam yakın fırından gelen arabadan ekmeklerimizi temin ediyorduk. Sadece zaruri market alışverişleri için yürüme mesafesindeki yerlere gidebildik. “Evde kal”mamız yönünde telkin ve uyarılara muhatap olduk. Hatta pandemi dönemi, Güldür Güldür Show’da kovidle ilgili birçok skece konu olduğu gibi özellikle kovid öncesi “heves kırıcı” adıyla başlayan bir skeç, kovidle birlikte “otur evinde” adını aldı hatta Fikri karakterinin “otur evinde ya” repliği ile de meşhur oldu. (5)
Üniversitelerin pandemi nedeniyle tatil edilip yüzyüze eğitimin durması nedeniyle bir süre sonra staj derslerinin teorik kısmını tek bir defada bütün stajyerlere anlatmak durumunda kaldık. Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 4. Sınıf stajyerlerine dokuzuncu yılındaki üç dersimi 04 Mayıs 2020 tarihinde evden online olarak video konferans yolu ile verdim. Kayda alınan bu üç dersimin daha sonra kayıtlarını alıp hem stajyerlerimiz isterlerse tekrar izleyebilsinler hem de ülkedeki başka göğüs stajı yapan stajyerler de faydalanabilsin diye Youtube’a yükledim. Bu güzel bir vesile ve fırsat oldu. Zira bir süredir üç dersimi kaydedip herkesin istifadesine sunmak istiyordum. Böylece dileyen stajyer ya da asistanlar istedikleri zaman ve yerde dersleri izleyebilecek, eğitim öğretim 7/24 kesintisiz sürekli hale gelebilecekti. Pandeminin birçok açıdan zararları yanında uzaktan eğitim ve video konferans yoluyla (özellikle zoom) sohbet gibi bazı faydaları da oldu diyebilirim. (6)
Kovid hastalığı, doğrudan göğüs cerrahisini ilgilendiren bir hastalık olmamasına rağmen, kamuoyunun kovid konusundaki gelişmelerden haberdar olup bilgilenmesi için uğraşı verenler arasında göğüs cerrahisinden özellikle iki isim öne zikredilebilir. Biri koronavirüs bilim kurulu üyesi olup aynı zamanda SBÜ’ye bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde başhekimlik/yöneticilik yapan biri iken diğeri özel bir üniversitede görev yapan bir meslektaşımız idi. (7)
Kovid nedeniyle sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve okulların sadece internet ortamında eğitime devam ettiği süreçte, evde kapalı kalmak çocuklar başta olmak üzere herkesi psikolojik açıdan olumsuz etkiledi. Ev ahalisi bir ev hayvanı almak taleplerini ilettiklerinde, o güne kadar çeşitli nedenlerle karşı çıkıp direnmeme rağmen inadımdan vazgeçip razı oldum. Hatta hastanede kedi ve köpeklerle ilgilenen bir bayan doktor meslektaşımdan yardım rica ettim. Onun ilgi ve desteği ile bir yaşlı kadının deposunda bir anne kedinin üç yavrusundan birini sahiplendik. Henüz üç aylık olan bu yavruya davranışları nedeniyle eşim Efe ismini verdi. Espri ile karışık beşinci oğlumuz dediğim Efe’nin gelişi ile evdekilerin neşesi bir nebzecik yerine geldi. Efe, fotoğraf yarışmasını kazanmamda da başat rolü oynadı, evin bir ferdi oldu çıktı, üç yaşına ayak bastı. (8)
Pandemi nedeniyle ameliyatlar azalıp işler yavaşladığı ve ayrıca aralıklı sokağa çıkma yasakları uygulandığı zamanlarda Temmuz 2020’de “Akademik Akıl” sitesi faaliyete geçti ve yazar olarak bana da teklif geldi. Kabul ettim ve nicedir hazırlığını yaptığım ve kendi blogumda yayınlamayı düşündüğüm “tıp fakültesi” konulu yazılarımın ilki 09 Ağustos’da olmak üzere arka arkaya yedi adet makale yayınladım. Sonrasında mesleki anılarımı yayınlamayı düşündüm ve ilkini 28 Eylül’de “köye bir haber geldi (tababet san’atının icrası ile geçen 33 yıl)” adıyla yayınladım. Bunu yirmiye yakın anı takip etti. (9) 2021 yazının başında anılarımı yayınlamayı bıraktım. Zira kitap olarak yayınlamaya karar verip çalışmaya başladım. Aylarca uğraşıp bir o kadar daha anı kaleme aldım. (10) Nihayet kitabın yazımı, dizgisi, tashihi, kapağı filan bitip 08 Aralık’ta kitapyurdu sitesinde sipariş ve satış için yerini aldı. (11) Böylece pandemi döneminde göğüs cerrahisi camiası içinde mesleki anılarını yazıp kitaplaştıran ikinci uzman ve hoca olmak bana nasip kısmet oldu.
Kovid hastalığı nedeniyle sağlık sorunlarımızın ertelendiği ve ihmale uğradığı da bir vakıadır. Ben de sağ gözümdeki katarakt sorununu araya kovidle ilgili uygulamalar girince ötelemiştim. Fakat bu sorundan dolayı üç defa görme ile ilgili ciddi sorun yaşayınca daha fazla bekleyemedim, üstelik kovid süreci uzayacak gibi görünüyordu. Kasım 2020 başında Beyoğlu Göz Hastanesi’nde ameliyat oldum. Bu süreci Van Tıp’lı yıllardan arkadaşım Prof. Dr. Ahmet Demirok başarıyla yürüttü. Ben görme ile ilgili sıkıntıyı atlattım ama kendisi o sıralar beyin tümörü nedeniyle remisyonda olan arkadaşımda nüks oldu, tekrar uzun bir tedavi süreci ve binbir türlü sıkıntıdan sonra 02 Temmuz 2022’de hayata gözlerini yumdu, aramızdan ayrıldı. Onu son yolculuğu ve uykusuna uğurladık. (12) Sadece ona değil bu süreçte, sanatçı dostum Ahmet Turan Şan’a da veda ettim. (13)
Kovid hastalığının fırtına gibi estiği ilk zamanlarda, hem hastalığın tanı ve tedavisi hakkında bilinmeyen çok şey vardı, hem toplum (sürü) bağışıklığı yeni oluşmaya başlıyor hem de aşı çalışmaları daha henüz başlamıştı. Bu nedenle hastalığa yakalananların bir kısmı akciğer tutulumu nedeniyle yoğun bakımlarda zor bir süreçten geçiyor, oksijen desteği veriliyor, hatta solunum desteği için non invazif ya da entübe edilip invazif mekanik ventilasyon uygulanmak zorunda kalınıyordu. Ölüm oranları da hayli fazla idi. Bu süreçte birçok insan yakınlarını kaybettiği gibi hekimler olarak biz de birçok meslektaşımızı kaybettik. Göğüs cerrahisi asistan ve uzmanları arasında, ilk bir yılda Covid-19 enfeksiyonu insidansının araştırıldığı bir çalışmada, 149 kişiden 42 (%28.2) kişinin hastalığa yakalandığı saptanmıştır. (14) Çok şükür göğüs cerrahisi camiası bu süreçte kayıp vermedi. Sadece bir meslektaşımız hastalığı çok zor atlattı, tabir-i caizse ölümden döndü. Hatta öyle ki, sosyal medyada öldüğü bile yazıldı. Allah’tan sonunda hastalığı tümüyle atlatılıp işinin başına döndü. (15) Bu hastalık sırasında “sitokin fırtınası” diye bir şeye şahit olundu ki, üstesinden gelmek gerçekten çok zordu.
Aralık 2020 sonunda aşının geliştirildiği ve uygulamaya geçileceği haberleri medyada yer aldı. Öncelikle risk grubundaki biz hekimlere aşı olmak isteyip istemediğimiz soruldu. Ne yalan söyleyeyim gerek domuz gribi sürecindeki negatif kanaatim ve gerekse de hastalıkla birlikte başlayan aşı tartışmalarının beni de etkisi altına alması yüzünden olsa gerek hayır yanıtını verdim. Daha önce biraz rahatsızlanıp test yaptırdığımda negatif çıkmıştı ama Aralık 2020’nin son haftasında kendimi iyi hissetmediğim ve soğuk soğuk terlediğim için tekrar test yaptırdım. Akşam ilçe sağlık müdürlüğü’nden arayıp testimin pozitif çıktığı söylendi, filyasyon ekibinden bir kişi gelip “favipavir” ilacını getirip bıraktı, önerilerde bulundu. İlk zamanlardaki antimalarial ve antibiyotik kullanımından vazgeçilmişti. Her gün düzenli açıklanan Sağlık Bakanlığı’nın “Türkiye Covid-19 Veri Tablosu”na göre, o gün tanı konulmuş 2612 hasta sayısına ben de dahil olmuştum. Evde bir odada karantinaya girdiğimde 31 Aralık idi ve yeni bir yıla bu şekilde girdim. Baş ağrısı, yaygın kas ağrıları, halsizlik, öksürük ve soğuk terlemelerim vardı. Birkaç gün sonra ev ahalisinin de benden dolayı testleri pozitif çıkınca maaile karantinaya girdik. İki hafta kadar evden çıkmadık. Bu arada pıhtı oluşması ihtimaline karşı bir hafta ciltaltı antikoagülan kullandım. Akabinde oral preparatla iki hafta kadar daha devam ettim. Akciğerle ilgili bir sorun yaşamadım. Bilahare altı ay kadar sonra aşı oldum. 2021’de bir sorun yaşamadım. Fakat ne ilginç tesadüftür ki, 2022 Ocak ayı ortasında çocuklardan biri “kendimi iyi hissetmiyorum baba, test yaptırabilir miyiz” deyince ben de onunla birlikte test yaptırdım, ikimizin de pozitif çıktı. Bu sefer herhangi bir ilaç kullanmadık, yedi gün karantinada kaldık, bu sefer herhangi bir yakınmam olmadı. Altı ay sonra yine aşı oldum. En son bir ay önce de vakalar arttı denilince hatırlatma aşısı oldum. Böylece Mart 2020’den beri süregelen iki buçuk yıllık kovid sürecini şimdilik iki hastalık, üç aşı ile atlatmış oldum. Bundan sonra ne olur bilmiyorum. İki hastalığa da ocakta yani yılbaşlarında yakalanınca “yahu bu Noel Baba, yılbaşında herkese hediyeler getirir!, bize de iki yıldır kovid hediyesi getiriyor” diye şaka yollu latife bile yaptım. Umarım, 2023 yılı başında hediye için uğramaz.
Kovid hastalığı, hakkında en çok spekülasyon yapılan, komplo teorisi üretilen hastalıklardan biri oldu denilebilir. Altmış yıla yaklaşan ömrümüzde bir pandemiyi başından itibaren izleme ve yaşama şansına! nail oldum. Hastalığın kaynağı, etkeni, bulaş yolları, yayılışı, tanısı, tedavisi, test, aşı hakkında nerede ise bilen bilmeyen herkes konuştu, yazdı, çizdi. Yazılı ve görsel medya kadar sosyal medya da hastalıkla ilgili doğru yanlış her şeyin paylaşıldığı mecralar oldu. Pandeminin başlarında ve zaman zaman benden görüş, yazı isteyenleri geri çevirdim, zira konunun uzmanı değildim, cerrah olduğum için göğüs hastalıkları gibi doğrudan hastaları takip etmiyordum, ayrıca konu hakkındaki gelişmeleri ve tıbbi literatürü de takip etmedim. Giderayak yanlış bilgilendirmek, yönlendirmek ve zarar vermek söz konusu olabilirdi. Ama birçok kişi özellikle sosyal medyada her duyduğu şeyi paylaştı, bir süzgeçten geçirmedi. Hele bunlardan İslam ilahiyatı ile ilgili çalışmaları olan bir hocanın sosyal medyada paylaşımlarını da okudum, inanamadım. Bir salgın hastanesinin yoğun bakımında kovid nedeniyle yatarken bile tanı ve tedavi sürecini eleştiriyor, hastalığı hafife alıyordu. Ve ne yazık ki yoğun bakımda yaygın akciğer tutulumu ile nefes dahi alamadı, son nefesini verdi. Sonradan öğrendim ki, kovid konusunda kitap bile yazmışmış. Söylenecek çok şey var ama inancımız ve geleneğimiz mucibince “Allah rahmet etsin, taksiratını affetsin” demek, gidenin ardından söylenecek en münasip dilek ve dua olarak kâfidir. (16)
Kovid hastalığı süresince Sağlık Bakanlığı’nın genelde iyi bir sınav verdiği söylenebilir. Her ne kadar günlük açıklanan verilerin pek de güvenilir olmadığına dair şüpheler ve iddialar olsa bile, ülkemizde çeşitli nedenlerle hemen her konuda istatistiki verilerin sağlıklı olmadığı da bir gerçektir. Kovidle ilgili kararları almak için Bilim Kurulu oluşturulması, hastalıkla ilgili bilgi ve gelişmelerin kamuoyu ile paylaşılması, maske, test ve aşı imkanlarının toplumun her kesimine ulaştırılabilmesi ve salgın hastaneleri dahil hastanelerin koordineli ve verimli çalışması takdire şayandır. Yanlışlar, eksikler elbette olmuştur ama ülkeyi ve toplumu sosyoekonomik yönden de çok etkileyen genel bir halk sağlığı sorununun çözümü kolay olmasa gerektir. Bu nedenle pandeminin sağ salim atlatılmasında büyük bir emek ve özveri içinde gayret gösteren Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları ve yöneticileri olmak üzere herkesi bir kez daha tebrik ve takdir ediyorum.
Son olarak kovid hastalığı sürecinde göğüs cerrahisi açısından neler oldu, neler öğrendik konusuna değinip yazımı bitirmek istiyorum.
Ülkemizde tıp yayıncılığının öncülerinden ve en kıdemlilerinden Türkiye Klinikleri, “COVID-19 Özel” serisi altında “Göğüs Cerrahisi ve Covid-19” sayısı da yayınladı. Bu sayıda, kovid ve göğüs cerrahisi ilişkisi çeşitli açılardan ele alındı. (17)
Kovid pandemisi boyunca yoğun bakımlarda entübe edilen ve iyileştikten sonra taburcu edilen hastaların küçük bir kısmında, daha sonra postentübasyona bağlı trakeal stenoz geliştiği gözlenmiştir. Bu hastalarda tekrarlayan dilatasyonlar, trakeostomi, stent ya da cerrahi rezeksiyon uygulanması gerekebilmiştir. Bu konuda her ne kadar hocalarından biri olmama rağmen teşekkür kısmında “adını sayamadığı” kişiler arasında yer alsam da, bir uzmanlık tez çalışmasının adını saymak isterim. Bu tez çalışmasında, ilgili kliniğe Aralık 2021’e kadar başvuran 19 hastada saptanan trakea stenozunun, kovid enfeksiyonu nedeniyle yoğun bakımda uygulanan entübasyona bağlı geliştiği bildirilmiştir. (18)
Kovid nedeniyle acil ve onkolojik vakalar dışındaki elektif vakaların, pandeminin kontrol altına alındığı zamanlara kadar gerek hastaların enfeksiyona yakalanmamak için mecbur kalmadıkça hastaneye uğramamaları gerekse de cerrahi kliniklerin ve yoğun bakımların kovidli hastaların yatırılması için kullanılması nedeniyle gecikmeye ve hatta ihmale uğradığı bile söylenebilir. Fakat bu süreçte göğüs cerrahisi açısından bazı avantajların da gündeme gelmesi söz konusudur.
Kovid öncesi dönemde göğüs cerrahisinin en önemli uğraş alanı olan akciğer kanserinde erken tanı amacıyla son yıllarda düşük doz bilgisayarlı tomografi (BT) çekilip çekilmemesinin maliyet/yarar tartışması vardı. Kovid pandemisi ile birlikte olası/kesin kovid olgularında toraks BT tanıyı desteklemek, akciğer tutulumunu göstermek ve enfeksiyonun akciğerdeki yaygınlığını değerlendirmek amacıyla yaygın biçimde kullanıldı. Bunun sonucunda asemptomatik akciğer lezyonları (soliter pulmoner nodül, kitle, kist, buzlu cam opasiteleri vb) insidental (tesadüfen) olarak saptandı. Bir nevi düşük dozda olmasa da toplumun önemli bir kısmı akciğer taramasından geçirilmiş oldu. Erken evre ya da semptom vermeyen akciğer kanserleri saptandığı gibi göğüs duvarı, mediasten ve diğer toraks yapılarına ait patolojiler de bu şekilde saptanmış oldu. (19)
Akciğer kanserinin erken evrede ya da erken evrede olmasa bile tesadüfen saptanmasının, kovid sürecinde olumlu bir gelişme olarak karşımıza çıktığı bir vakıadır. Fakat bununla birlikte, bir kısım akciğer nodül/nodüllerinin gerek radyoloji raporları gerekse de göğüs hastalıkları ve cerrahisi uzmanlarınca akciğer kanserine işaret edebileceği ve nedeninin mutlaka ortaya konması gerektiği noktasında bazen olması gerekenden daha fazla korkutulması sonucu, bu hastaların “nodülüm varmış” diye doktor doktor, hastane hastane gezdikleri de bir vakıadır. Bir kısmı uzun süre toraks BT ile takibe alınan bu hastaların birçoğu yeterince değerlendirilmediği için cerrahi endikasyon geniş tutulabilmiştir. Yaygın biçimde çekilen toraks BT’ler sonucu, sekel veya benign lezyonların bir kısmına da cerrahi uygulanmıştır. Bu bir yere kadar normal ve kabul edilebilir bir durum iken, kovid döneminde artış gösterdiğini düşünüyorum.
Kovid’e bağlı patolojiler arasında plevral sıvı toplanması, entübasyona bağlı pnömotoraks gelişebildiği gibi, parankimin etkilenmesi sonucu gelişen büllöz oluşumlar sonucu tek veya iki taraflı, tekrarlayabilen, tedavisinde kapalı göğüs drenajı ya da nadir de olsa cerrahi gerektiren sekonder pnömotoraks vakalarına da rastlanılmıştır. (20) Bir hastamızda iki taraflı kovide bağlı büller oluşması nedeniyle birden fazla kapalı göğüs drenajı uygulandıktan sonra bir akciğere cerrahi olarak müdahale etmek zorunda kaldık.
Yazımı bitirirken ülkemizde ve dünyadaki kovide bağlı en son toplam vaka ve ölüm rakamlarını paylaşmak istiyorum. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Ağustos 2022 sonu itibariyle Covid-19’a bağlı bugüne kadar görülen vaka sayısı 16 797 750 kişi olup, bunlardan 108 840’ı vefat etmiştir. (21) Dünyada ise vaka sayısı 610 506 373 olup, vefat eden kişi sayısı 6 504 493’dür. (22)
Kovidsiz ve pandemisiz bir Türkiye ve Dünya dilek, dua ve temennisiyle.
Not: Yazımı gözden geçirip düzeltme ve önerilerde bulunan kıymetli meslektaşım ve mesai arkadaşım Prof. Dr. Cansel Atinkaya Baytemir’e teşekkür ederim.
Kaynaklar:
- https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2021/10/fotograf-1lik-odulu-40-yil-sonra-geldi.html
- Sağlam ÖF, Turna A. Covid-19 pandemisinde göğüs cerrahisi. Eds. Ak G, Yılmaz Ü. Covid-19 Pandemisinden Öğrendiklerimiz, Gelecek Öngörüleri ve Yarının Planlanması, TÜSAD Eğitim Kitapları Serisi-25, 2020, Sh. 228-40. https://www.solunum.org.tr/TusadData/Book/881/13102020161727-bolum20.pdf
- Özer KB, Demirhan R. COVID-19 pandemi sürecinde akciğer cerrahisi ameliyatlarında nelere dikkat etmeliyiz? South Clin Ist Euras 2020; 31(Supp 1):90-3. https://jag.journalagent.com/scie/pdfs/SCIE-67625-REVIEW-OZER.pdf
- Ceylan KC, Acar A. Covid-19 pandemisinde göğüs cerrahisi pratiği. İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi 2020; 34(3):89-94. https://www.journalagent.com/igh/pdfs/IGHH-64936-REVIEW_ARTICLE-ACAR.pdf
- Otur Evinde Covid – Güldür Güldür Show 262. Bölüm / https://www.youtube.com/watch?v=afw4UbnEc7I&t=23s
- Göğüs Cerrahisi Staj Derslerim (Üç Ders) / Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2020/08/gogus-cerrahisi-staj-derslerim-uc-ders.html
- https://www.youtube.com/watch?v=dCMQsaAiVnA
- Efe ile bir yıl, https://www.youtube.com/watch?v=1xmtNV4nG7o
- https://www.akademikakil.com/author/irfanyalcinkaya/
- https://www.akademikakil.com/benim-yolum-tababet-sanatinin-icrasi-ile-gecen-33-yil/irfanyalcinkaya/
- Benim Yolum / Tababet sanatının icrası ile geçen 33 yıl, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, 2021, Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık, https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-yolum/602498.html
- Bu dünyadan bir Dr. Ahmet Demirok geçti / https://www.youtube.com/watch?v=Q7iKKqbdb04&t=17s
- Sazımız sözümüz var bizim / https://www.akademikakil.com/sazimiz-sozumuz-var-bizim%EF%BF%BC/irfanyalcinkaya/
- Evman S, ve ark. Göğüs cerrahisi asistan ve uzmanları arasında, ilk bir yılda Covid-19 enfeksiyonu insidansı. 11. Ulusal Göğüs Cerrahisi Kongresi, Antalya, 24-27.10.2021
- https://www.milliyet.com.tr/gundem/koronavirusu-yenen-dr-selcuk-kose-kalbim-alti-dakika-durmus-6198321
- Kalkan A. Korona Virüs: İlahi ikaz ve ceza mı, Müstekbirlerin oyunu mu? Maruf Yayınları, İstanbul, 2021
- Göğüs Cerrahisi ve Covid-19, Ed. Dakak M. Covid-19 Özel, Türkiye Klinikleri, Ankara, 2020 / https://www.turkiyeklinikleri.com/journal/covid-19/1077/issue/2020/1/23-0/gogus-cerrahisi-ve-covid-19/tr-index.html
- Ozan Kaya. Postentubasyon trakeal stenoz nedeniyle rijit bronkoskopi dilatasyon uygulanan hastaların Covid-19 pandemisi öncesi ve sonrası analizi. Tez danışmanı: Doç.Dr. Aysun Kosif, SBÜ İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi SUAM Uzmanlık Tezi, 2022 / https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
- Kaya O, Ersöz Köse E, Kavas M, Atinkaya Baytemir C, Yalçınkaya İ. COVID-19 enfeksiyonu sırasında tesadüfen saptanan ve video-yardımlı torakoskopik cerrahi ile tedavi edilen bir soliter fibröz tümör olgusu. Cerrahi Sanatlar Dergisi 2021; 14(2):86-8. https://www.jsurgarts.com/index.php/jsa/article/view/291/226
- Köse S. Turk Thorac J 2022; 2:343-7. https://turkthoracj.org/en/should-pneumothorax-developing-during-the-recovery-period-after-covid-19-in-patients-with-previously-healthy-lungs-be-considered-a-primary-spontaneous-pneumothorax-or-a-secondary-spontaneous-pneumothorax-132182
- https://covid19.saglik.gov.tr/TR-66935/genel-koronavirus-tablosu.html
- https://www.cnnturk.com/corona-virusu-haberleri
8 yorum
Emekleriniz için teşekkür ederim.
Değerli hocam;
Pandemi sürecinin başlangıcından bu yana sosyal ve bilimsel önemli gözlemleri ve tespitleri içeren makalenizi bir roman heyecanıyla okudum. Sürecin, Göğüs Cerrahı bir hekim gözüyle irdelenmesi açısından arşivlerde bulunması gereken bir makale bence. Süreçte benim durumumdan da söz etmeniz ve makalemden referans göstermeniz nedeniyle benim için ayrı bir önem oluşturmakta. İzniniz olursa yazınızı sosyal medyamda paylaşmak isterim.
Saygılarımla
09.09.2022
Uzm.Dr. Selçuk Köse
İrfan hocam,
Yazınızın tababet alanıyla ilgili bölümlerine dair görüş beyan edemem ama kovid nedeniyle 21 gün yoğun bakımda yatmış biri olarak iki hususta bazı değerlendirmelerde bulunabilirim sanıyorum. Yoğun bakım sağlık personelinin (doktorundan hizmetlisine) görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalıştıklarını söyleyebilirim. Hepsine 10 üzerinden 10 veriyorum (erkek hemşireler hariç! Takdir hakkımı kullanarak onlardan 1 puan kırıyorum:) ) Sağlık bakanlığının dikkatine! Ölen/iyileşen verileri konusunda ise ben sizden biraz daha kötümserim. Onu da ‘politik’ etki ile izah etmek mümkün. A. Kalkan hoca örneği ise gerçekten ibretlik. Pandemi vesilesiyle Muhafazakar/dindar camiada “şehir efsaneleri”nin daha kolay yayılabildiğinin görülmüş olması, bu kesime yönelik sosyo-kültürel çalışmaların zannımca daha titiz yapılması gerektiğine işaret ediyor.
Selamlarımla.
Sevgili hocam, hem sosyolojik hem de akademik açıdan bu üç yıllık süreci değerlendirmeniz çok iyi olmuş. Sık çekilen tomografilerle nodül konusunda “overdiagnosis” ve gereğinden fazla takip konusunda da size katılıyorum. Elinize sağlık
TTB’nin verilerine göre, pandeminin başladığı 2020 yılından bu yana vefat eden toplam sağlık çalışanı 557’ye yükseldi.
https://medimagazin.com.tr/hekim/prof-dr-sibel-pekcan-koronavirus-nedeniyle-yasamini-yitirdi-103122
Makalede Bir hastamızda iki taraflı kovide bağlı büller oluşması nedeniyle birden fazla kapalı göğüs drenajı uygulandıktan sonra bir akciğere cerrahi olarak müdahale etmek zorunda kaldık.” diye kısa bilgi verdiğim hastayı bilahare yayın yaptık ve bu hastamız son büyük depremde Hatay’da kurtulanlar arasında idi. Bu konuda ilgili ve meraklı şu yazımı şu linkten okuyabilir;
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2023/04/pandemi-yayin-deprem-ve-ziyaret.html
Makalede “Bir hastamızda iki taraflı kovide bağlı büller oluşması nedeniyle birden fazla kapalı göğüs drenajı uygulandıktan sonra bir akciğere cerrahi olarak müdahale etmek zorunda kaldık.” diye kısa bilgi verdiğim hastayı bilahare yayın yaptık ve bu hastamız aynı zamanda son büyük depremde Hatay’da kurtulanlar arasında idi. Bu konuya ilgili ve meraklı olanlar aşağıdaki linkten okuyabilir;
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2023/04/pandemi-yayin-deprem-ve-ziyaret.html
“BENİM YOLUM – Tababet San’atının İcrası İle Geçen 35 Yıl” KİTABIMIN “GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ VE İLAVELİ 2. BASKI”SI ÇIKTI.
İKİNCİ BASKIYA ÖN SÖZ’Ü OKUMAK İÇİN;
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2023/09/benim-yolum-tababet-sanatnn-icras-ile.html