Lâyık olma, uygunluk, lâyık olmaya sebep teşkil eden yetenek, yeterlilik, kifâyet gibi anlamlara tekabül eden liyakat, her dönem olduğu gibi şu pandemi sürecinde de oldukça önem arz ediyor. Etik olarak layık olmak, etik uygunluk, etik layık olmaya sebep teşkil eden yetenek, etik yeterlilik gibi kavramlar da günümüzde önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Son yıllarda dünyanın içine girdiği pandemi süreci var olan etik anlayışımızda değişiklik yapar mı? Yoksa mevcut etik ilkeler bu süreci idare eder mi? Bilim insanları olağan dışı durumlarda etik liyakatlarından ödün verir mi? Sağlık hizmeti sunucuları etik yeterliliğe sahip mi? Daha çoğaltılabilecek birçok soru yaşadığımız bu süreçte aklımıza gelmektedir. Sorulara verilecek cevaplar oldukça uzun tartışmalar neticesinde içimize su serpecek, bizi rahatlatacak nitelikte olmayabilir.
Etik, felsefenin bir alt dalı olması mucibince bitirilemeyebilen, sonuçlanamayabilen tartışmaların yaşandığı bir alan olabilmektedir. Fakat özellikle tıbbi uygulamalar gibi önemli bir alanda uygulayıcıların doğru olanı, dürüst olanı, adil olanı, faydalı olanı, zararı olmayanı özerklik çerçevesinde tercih etmesi gerekmektedir.
Pandeminin başladığı 2019 yılından beri hastalığın nasıl bulaştığından tutun da hastaların nasıl tedavi edileceği, hastalığın bulaşmış olma ihtimali olanların karantinaya alınması, bulaşmanın önlenmesi için sokağa çıkma kısıtlaması, aşı çalışmaları gibi birçok konu tartışmalara neden olmaktadır.
Anaokulundan liseye, usta-çırak ilişkisi içerisinde olması gereken tıp eğitimi gibi birçok eğitim kurumundan istifade edilemeden geçen bir süreç… Günümüzde öğrencilerin eğitimlerini uzaktan almaları özellikle usta-çırak ilişkisinin olmazsa olmayacağı bazı mesleklerin geleceğini nasıl etkileyeceği, bilgisayar karşısından zaten ayrılmayan Z kuşağının ileride nasıl sağlık problemlerine sahip olacağı gibi birçok sorun yumağı bulunmaktadır.
Pandemi öncesi, hekimlerin ruh halimize iyi gelmesi nedeniyle özellikle tavsiye edebildiği sosyalleşme şimdi “sosyal mesafenizi koruyun” durumuyla çelişmektedir. Etik ilkeler de, sosyal mesafe örneğinde olduğu gibi, bir kafa karışıklığı içinde mi diye düşünmeden edemiyoruz.
İnsanların Covid-19 nedeniyle kaybettikleri yakınlarının cenazelerini bile mücbir sebeple göremediği, dokunamadığı, istediği gibi cenaze töreni yapamadığı, içerisinde birçok etik problem barındıran bir dönemden geçmekteyiz. Salgının yayılmasını önlemek maksadıyla, ilgili uzmanlar birçok tavsiyede bulunarak bu salgının kontrol altına alınmasını arzu etmektedir.
Birçok bilinmezin yaşandığı bu süreçte PCR testi negatif çıkıp aile fertlerinin tamamının pozitif olması, tedavide birçok bilim insanının farklı görüşler ortaya koyması, insanların karantina süreçlerinde dışarı çıkıp ekmek parasının derdine düşmesi, aşı için yapılan bilimsel çalışmalar ve bilim adına yapılan açıklamalar etik liyakatımızın sorgulandığı bir süreci beraberinde getirmiştir.