Böyledir arkadaşlar, bu dünyada çokları, önce ve daima paraya bakıyor. Dükkanı, ya da işyerine gelen müşterisinin, alnında para olarak görenler çoğunlukta. Otobüste, metroda yer bulup oturabilenler, elindeki cep telefonuna, yoldan geçen arabalara, erkekler kızlara, kızlar da erkeklere bakıyor.
Doğa severler, ormana ve içindeki ağaçlara, çiçek severler çiçeklere, antikacı, antikalara, tarihçiler tarihe. balıkçılar denizde, ya da tabladaki balıklara,
Temizlik hastası kadınlar, yerde ve sehpanın üzerindeki tozlara, orta yaşlılar TV haberlerine, parayı sevenler, ekonomi haberlerine, belgesel sevenler, belgesellere, emekliler se üç aylıklardaki artışlarla, gazetedeki bulmacalara, Kaportacı, arabanın kaportasına, boyacı, boyasıyla cilasına, motorcular, motorun çıkardığı seslere bakarlar.
Çiftçi, buğday pamuk ya da tarlaya ektiği her neyse, onun olgunlaşmasına, zeytinci, ağaçtaki zeytine, tekstilci/konfeksiyoncu, yolda gördüğünün elbisesine, ayakkabıcı ayakkabısına, terlikçi, terliğine, mobilyacılar, otel, lokanta ve rakip dükkandaki mobilyalara.
Doktorlar, hastalarının iyileşip, iyileşmediğine, cildiyeci yolda gördüğünün saçının dökülüp dökülmediğine, kadın doğumcu gebeliğin kaç aylık olduğuna, hemşireler, ateşine. Gözlükçü ve gözlük kullanan, gözlüğüne, baston kullanan bastonuna, mühendis, gördüğü binanın sağlamlığına, mimarlar, estetik ve güzelliğine, köprü yapanlar, köprülere, tünel kazanlar, tünellere.
Tarikat şeyhi, tarikata gelenlerle, hediye olarak getirdiklerine, imamlar cami, minare ve ölenin ardından okuyacağı mevlütte alacağı cukkaya, papazlar, varsa etraftaki kiliselere, rüşvetçi alacağı rüşvetlere, yönetici, aidatlara, berberler, adamın tıraşına, kuaförler saçının tipi ve boyasına, Çocuklar önce oyuncaklara, biraz büyüyünce şekerlerle dondurmalara. Elektrikli arabası olan şarj istasyonlarına, Prostatı olan en yakındaki tuvaletlere, Manavlar toptacıdan gelecek sebze ve meyvelere, Enteller, kitapçıda yeni çıkan kitaplara, müzikseverler, müziğe ve mağazalardaki müzik CD lerine bakarlarmış.
‘Bakan görür, gören bulur’ derler. ‘Hacı hacıyı Mekke’de, derviş dervişi tekkede, tilki tilkiyi dakkada bulur’ diye boşuna söylememişler. Gezmeyi sevenlar gezi ilanlarına, memurlar maaş artışlarına, işçiler, asgari ücrete, işveren o yıl vereceği vergilere, huzurevine kalanlar, gelen ziyaretçilere, hasta ve hükümlüler de, pecereden dışarılara bakar, ziyaretçilerini bekler dururlarmış.
Pencere dedim de aklıma geldi: adamın biri, aşırı yağmurlu bir havada akıl hastanesinin önünden geçerken, birden arabasının lastiği patlamış. Yağan yağmura aldırmadan, krikoyu çıkarıp arabanın altına yerleştirmiş ve patlak lastiği sökmeye başlamış, çıkardığı somunları kenara koyarken o da ne, ufak bir su akıntısı somnları sürükleyip ilerdeki mazgalın içine atmasın mı. Kendi kendine söylenmeye başlamış. Pencereden kendini izleyen akıl hastası, -‘hayrola arkadaş ne oldu’ diye sorunca, somunların suyla mazgala düştüğünü söylemiş.
Hasta, patlak lastiği değiştirdikten sonra, diger tekerlerden birer somun alarak, taktığı tekeri onlarla sabitlemesini söyledikten sonra, ‘bu seni ilk lastikçiye kadar idare eder’ diye de ilave etmiş.
Adam, söylenilen şekilde stepneyi takıp patlak lastiği de bagaja yerleştirdikten sonra, – ‘arkadaş, sen baya akıllıymışsın da burada ne işin var’ diye sorunca, akıl hastası – ‘deliyiz dediysek de, geri zekalı değiliz herhalde’ deyivermiş.
Bu işler hep böyledir. Insanlar, neyi görmek istiyorsa, önce ona bakarlar ve önce onu görürler. Yolda sık rastladığım sivil polis arkadaşıma oralarda ne yaptığını sorduğumda, -hocam siz çoğu zaman vitrinlerle gelen geçene bakarken, biz de caddede, sokakta, kim kapkaççı, kim hırsız, kim uyuşturucu satıcısı, kim olay çıkarmaya eyilimli, kim terrorist, daima onlara bakar ve onları takip ederiz demişti.
‘Emniyetin haberi olmadan, mahallede, sokakta, kuş uçmaz’ derler. Uçuyorsa vardır elbet bir sebebi. Onlar, düzenin bekçileridirler. Cadde, sokak ve ülkede düzeni sağlamak için, gece gündüz demeden daima bakar, görür ve izlerler. Gerektiğinde büyük balığı yakalamak için, küçüklere bir süreliğine de olsa göz yumarlar.
Ayaklar yürüyor, gözler görüyor kulaklarımız da işitiyorsa, bakmaya, görmeye ve duyup izlemeye devam.
2 yorum
Tabiiki doğru insanlar daima ilgi alanları doğrultusunda gözlem yaparlar ben bir zamanlar damarları belirgin el görünce bu damarlara ne rahat girilir diye düşünürdüm.insanların paraya düşkünlüğüne gelince ben orada çok kişiden farklı düşünüyorum para herşey değil lafına şıddetle karşı çıkarım hep.Bence para her şey yemek para ısınmak para okumak para sağlık para güzellik para namus bile para .Başında gördüğümüz artist takımı her sevgili değiştirmede dahada meşhur olup daha çok iş yapıyor o hayatın bindebirini sıradan biri yapsa adı o… olur.Sevgili Haldun gerçekten derin ve çok yönlü tartışılabilen konular .Tekrar ellerine sağlık
Doğrudur hocam insanlar görmek istediğini görür duymak istediğini duyar