Sağlık hizmetlerini tamamen paralı hale getirme çalışmaları emin adımlarla devam etmektedir. Sağlık ocakları, sağlık evleri kapatılacak, Avrupa’nın birçok ülkesinde işlememiş bir sistem olan “Aile Hekimliği Sistemi” ile güya sağlıkta tasarruf sağlanacak ve halka daha iyi sağlık hizmeti sunulacaktır! Sistemin esası prim ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanmaya dayandırılmak istenmektedir. Ancak bu primi halk nereden bulacaktır? Zaten vergiler altında ezilmiş olan büyük kitleler bir de sağlık hizmeti alabilmek için bir kucak dolusu para mı ödeyecektir?
Bugün sağlıkta yaşanan karmaşa pratisyen hekimden profesöre kadar bütün hekimleri ve hatta tıp öğrencilerini umutsuzluğa düşürmektedir. Öğrenciler hangi tıp dalının performansı daha iyi diye araştırmalar yapmakta ve TUS’da ona göre sıralama yapmayı planlamaktadırlar. Performans gelirlerine göre tıp dalı seçmek “Yeni Dünya Düzenine” bir örnek teşkil edebilir mi acaba? Bence öğrencilerimiz hangi tıp dallarının özel dal merkezlerinde daha iyi kazandığına da dikkat etmeliler! Ancak sağlık harcamalarında kısıtlama emri veren IMF başımızda cellât gibi beklerken ve bu emirlerin doğrultusunda sağlık bütçesinde her sene daha çok kısıtlamalar yapılırken hangi performansın veya özel merkezin ödemeleri sürdürülebilecektir? Bazı hekimler şu anda yapılan ödemelerden dolayı memnun olabilirler ve ellerine geçen ödemelerin arttırılabilmesi için yaptıkları gerek gerçek gerek hayali tıbbi işlemlerin sayılarını arttırıyor olabilirler. Ancak görmezden gelinmesin ki bugüne kadar sağlıkla ilgili yapılmış çalışmalar(!) sonucunda ilaç dışı harcamalarda geçen yıla oranla %42 oranında artış saptanmışken yapılan ödemelerin sürdürülebilirliği olanaksızdır. Sağlıkta her alanda bir belirsizlik yaşanmaktadır. Neredeyse her gün bir yönetmelik çıkarılmakta veya değiştirilmektedir. Sağlık Bakanlığı çalışanları dahi uygulamaları takip edememektedir. Sorulan soruların çoğu yanıtsız bırakılmaktadır. Mecburi hizmet, sağlığın özel idarelere devri, performans ödemeleri, sağlığın özelleştirilmesi çalışmaları, Aile Hekimliği ve sevk zincirinin oluşturulması, ilaç politikaları ve daha birçok konu karmaşık bir şekilde orta yerde durmaktadır. Tüm bu çalışmalar sonucunda halkın sağlığı sırf “para”yı düşünen bir sistemin eline bırakılmakta, koruyucu hekimlik çalışmaları bitirilmekte, hekimler arasında ciddi sürtüşmeler ve etik olmayan davranışlara neden olabilecek yapılanmalar gerçekleşmektedir.
Sağlıkta yaşanan bu karmaşıklığın çözümü için öncelikle hekimlerin, Tabip Odaları’nın bir araya gelmeleri ve birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Tabanda oluşturulacak beraberlik sorunlara bazı çareler bulabilir. Türk Tabipleri Birliği bu çalışmalara sistemli ve planlı bir şekilde destek olmalıdır. Aksi durumda önümüzdeki dönemlerde, özel veya devlet sektöründe görev yapmakta olan hekimlerin çoğunluğunun zaten iyi olmayan maddi ve manevi durumları, gittikçe daha da sorunlu hale gelecektir.