Ben son zamanlarda şu konuyu düşünmeye başladım; biz de aslında tanı koyarken hasta muayenesi yapıyoruz ama polikliniğimiz yok.
O zaman muayeneyi nasıl yapıyoruz ?
Şöyle; Özellikle reaktif lezyonların malign lezyonlardan ayırımında ya da metastatik mi ya da primer mi diye ayırımı yapmamız gerektiğinde ve benzeri bir çok ayırıcı tanıda hastaya ait tüm anamnezi direkt ya da indirekt yollarla sorguluyoruz, bunun yanı sıra tüm laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerini iyice irdeliyoruz. Hastaları bazen patoloji bölümüne davet edip hastanın lezyonunu değerlendiriyoruz. Devamında, makroskobik ve mikroskobik değerlendirme ile birleştirerek tanı veriyoruz. Kapımızda “Patoloji Tanı Polikliniği” yazmasa da yaptığımız iş bu.
Ben Poliklinik hizmetlerini üçe ayırıyorum:
1-Tanı ve Tedavi hizmetlerinin birlikte verildiği poliklinikler
2-Tedavi hizmetinin verildiği poliklinikler
3-Tanı hizmetinin verildiği poliklinikler
Bizler de hasta muayenesini patolojiye ait tanı polikliniklerinde hastayı görerek ve değerlendirerek daha pratik bir yolla yapabiliriz.
Aynı zamanda ülkemizde geçerli olan SGK sistemi üzerinden bu poliklinikler tanımlanabilir ve patoloji işlemlerinin birçok noktasında kolaylıklar sağlanabilir.
Ben kendi deneyimlerim üzerinden bu hasta muayenesinin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışmak istiyorum.
Olgu-1: El 3. parmak tırnağı yatağında şişliği olan bir genç erkek hastanın lezyonundan biyopsi alınıyor. Bize gönderiliyor. Arkadaşımız değerlendiriyor. Mikroskobisini bana da gösteriyor. Mikroskobisinde; atipik mitoz olarak tanımladığımız ve malignite için önemli kriter olan değişiklikler görüyoruz. Bununla birlikte reaktif dediğimiz travmatik olaylarda karşımıza çıkan değişiklikler de mevcut. Resim bir türlü kafamızda netleşmiyor. Hasta birkaç kez davet ediliyor ve sorgulanıyor travma açısından ama hasta ısrarla böyle bir şey olmadığını söylüyor. Daha sonra cilt lezyonları açısında deneyimi hayli fazla olan hocamızın da fikrini almak istiyoruz. O hocamız da hastayı davet ediyor ve kendisi hastayı iyice sorguluyor. Farklı yönlerden yaklaşıp hastadan sonunda bilgiyi alıyor. Final; Hasta tırnak yatağını iğne ile kurcalamış. Artık resim netleşiyor ve vakaya reaktif yönde tanı veriyoruz. Yine de ek olarak takip öneriyoruz.
Olgu-2: Dokuz yaşında erkek çocuk hastamız. Bu delikanlının uyluk bölgesinde kitle lezyon mevcut. Öncelikle malign düşünülüyor. Yine sorguluyoruz. Aileyi sorguluyoruz. Radyolojisini sorguluyoruz. Tekrar tekrar anamnez alıyoruz. Sonra öğreniyoruz ki çocuk 4 ay önce PAT PAT’ dan düşmüş. Bu bize önemli bir ipucu veriyor. Üzerine mikroskobik bulguları da oturtunca tanımızı veriyoruz.
Olgu-3: Bu olgumu metastaz ile ilgili vermek istiyorum. Bacakta kocaman bir kitle lezyon, yaklaşık 8 cm. Cildin hemen altında ama ciltle bağlantılı değil. Sarkom gibi görünüyor. Mikroskobisi de sarkoma benziyor aslında ama yine resim net değil. Hastaya ulaşmaya çalışıyoruz ulaşamıyoruz telefon numarası yanlışmış. Cerrah arkadaş üzerinden ulaşmaya çalışıyorum ve özgeçmişinde herhangi bir hastalığı olup olmadığını sorguluyorum. Hasta, “bir hastalığım yok” bilgisini vermiş. Yine resim bulanık. Hastanenin veri sistemini iyice tarıyorum ek bulgu bulamıyorum ama en son aradığım bilgiye ulaşıyorum. Hasta, 5 yıl önce lobektomi operasyonu geçirmiş. Bu bilgi bana yetiyor. Sonuca gidiyorum. Primer akciğer tümörü ve bacağa metastaz yapmış.
Örnekler çok tabii ki. Belki başka bir yazımda da lezyonu yerinde görmemizin önemini sizlerle paylaşırım. (Saat 10 Kuşağı arkası yarın 🙂 )
Uzun sözün kısası; Patoloji uzmanları, Patoloji Tanı Poliklinikleri üzerinden çok daha konforlu hasta muayenesi yapabilir. Hasta ile ilgili ihtiyacı olan bilgilere daha kolay ve güvenilir şekilde ulaşabilir. Poliklinik hizmeti vermek için bence, illaki hastaya reçete vermek zorunluluğu yoktur.
Doğru tanı verebilmek, en değerli hekimlik hizmetlerinden birisidir.
Sosyal Güvenlik Kurumu, bu poliklinikleri patoloji bölümüne tanımlaması halinde patoloji bölümleri de diğer klinik ve cerrahi bölümler gibi hem hastayı hem de hastaya ait materyali kabul edebilir. Her bölümde olduğu gibi, hastanın seçim iradesi çemberinin içinde olur.
Bence güzel de olur.
Umarım Patoloji Tanı Polikliniği, tabelalarını yakın zamanda görmeye başlarız.
Sağlıcakla…
2 yorum
Çok güzel bir teklif. Metastatik bir tümörün primeri nerdedir araştırmasında patologun görüşü çok faydalıdır. Özellikle primleri bilinmeyen ve PETin fayda sağlamadığı durumlarda patologun görüşü çok faydalidir. Misal akciğerde tek lezyonu olup, periferde pet tutulumu olmayan olgularda bizim önerimizle mutlaka gastrik endoskopi yapılmaya başlandı. 3 olguda da primer mide tümörü çıktı.
Daha bugün, eş zamanlı rektal adenomu ve renal hücreli tümörü olan hastaya Lynch sendromu araştırılmasını önerdik.
Bu öneriyi çok kiymetli ve yararlı buldum, tebrik ederim.
Aslında sorduğunuz soruların cevaplarını hastanın doktoru verebilmeli. O zaman polikliniğe gerek kalmaz. Sonuçta bizim muhatabımız hasta değil doktor. Raporumuzu da hastaya değil doktora yazıyor değil miyiz? Hem poliklinik de açarsak o zaman biyopsiyi de yapıverelim ki sitolojide yapılıyor. Uzun lafın kısası “we are not the only doktor of this patient!”