Neredeyse yirmi yıldır, eğitimde PISA sınavlarından bahsediliyor. Orda burda gördüklerime sorduğumda, gençler PISA’yı espriyle karışık İtalyan pidesi, bizim yaştakilerse hani şu eğik duruşuyla meşhur dünyaca ünlü Pisa Kulesi olarak yanıtlıyorlar. PISA, OECD’nin tüm dünyada öğrencilere uyguladığı bir sınav. Her üç yılda bir ülkelerin, 15 yaşındaki seçilmiş öğrencilerine PISA sınavı yapıyor. En son sınav 2018’de yapıldı. Bu sınava, Türkiye’de 15 yaş öğrencilerin %73’ünü temsil eden 186 farklı okuldan 6.890 öğrenci katıldı. 2018 sınavının sonuçları yeni açıklandı. Her ne kadar 2015’e göre, Türkiye’deki öğrencilerin puanları biraz artsa da, 2018 sonuçlarına göre ülkemiz, “okuma, matematik ve fen bilimi” alanlarının tamamında OECD ortalamasının altında kalmış durumda.
PISA’da öğrenciler, verdikleri yanıtlara göre 1’den 6’ya kadar gruplara ayrılıyorlar. “5 ve 6” en üst düzey. Rapora göre Türkiye’de öğrencilerin sadece küçük bir kısmı, en az bir alanda 5 ve 6 düzeyinde başarı göstermiş. PISA sonucunu BBC Türkçe’ye değerlendiren Eğitim Reformu Girişi (ERG) Politika Analisti Yeliz Düşkün, “Türkiye’ye ilişkin ortalama puanların düşüklüğü kadar dikkat çeken bir bulgu da, 5-6 düzeyinde olan başarılı çocukların oranının düşük oluşudur” diyor:
“Okuma alanında, en alt düzeyde yeterlilik gösteren çocuklar, bir metinde çok açık olan bilgileri saptamak, kendilerine tanıdık gelen konulardaki yazıların ana fikrini fark etmek gibi basit şeyleri yapabilirler. Ancak, daha derin yorumlarda bulunmakta zorlanırlar. Matematikte de çok basit işlemleri yapabilirler. Dolayısıyla PISA sonuçları, Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin önemli bir oranının bu temel becerilerden yoksun olduğunu gösteriyor. Türkiye 2003’ten bu yana, maalesef tüm branşlarda OECD ortalamasının altında kalıyor. Yine de ülkemizde öğrencilerin becerisinde, 2003’ten 2012 yılına dek bir yükselme söz konusu. Okuma alanında OECD ortalamasına en çok 2012 yılında yaklaşılmış. Ancak, 2015 yılı sonuçlarında, 2012 yılı sonuçlarına göre sert bir düşüş göstererek matematik ve okuma alanlarında 2003 yılı, fen alanında ise 2006 yılı düzeylerine gerilemiş durumdayız. Okuma alanında 2018 sonuçları, Türkiye’nin yeniden 2012 yılı düzeyine yaklaştığını, matematik ve fen alanlarında ise 2012’nin de bir miktar yukarısına çıktığını gösteriyor. 2015 ve 2018 arasında ortalama başarı 13 ülkede yükselmiş. Ülkemiz de bunlardan biri. PISA 2018 sonuçlarını PISA 2015’le karşılaştırdığımızda ortalama puanların arttığı görülüyor. Ancak bu artışı büyük bir gelişme olarak yorumlamamak gerekir, zira PISA 2018 sonuçlarımız, hala tüm alanlarda OECD ortalamasının altında.”
PISA’ya göre, Türkiye’de 15 yaş grubundaki öğrencilerin sadece yüzde üçü yüksek başarı seviyesinde okuma becerilerine sahip. OECD ortalamasına göre, okuma alanında yüksek başarı gösteren öğrencilerin oranı ise %9. Türkiye’nin okuma alanındaki durumu: “Okuma ile bir metni sadece okumak kast edilmiyor; PISA’da okumanın metinlerde yer alan bilgileri eleştirel bir biçimde değerlendirmek, yazarın ana fikrini irdeleyebilmek gibi daha geniş bir anlamı bulunuyor.” PISA 2018’de, ülkeler bazında Türkiye, 78 ülke arasında 40. sırada yer alıyor. 2015’te okuma alanında 70 ülke arasında 50. sıradaydık.
Türkiye’de öğrencilerin yalnızca %5’i matematikte seviye 5 ve üzerine çıkabilirken, OECD ortalamalarında bu oran %11. Yine, öğrencilerin yüzde 2’si fen bilimlerinde en yüksek seviyeler olan 5-6 gruplarına dahil olabilirken OECD ortalamasında aynı oran yüzde 7 olarak gerçekleşmiş. PISA’ya katılan tüm ülkelerde, öğrencilerin sosyoekonomik durumunun, özellikle matematik ve fen bilimlerindeki performanslarında, güçlü bir gösterge olduğu belirtiliyor. Ülkemizde sosyoekonomik olarak avantajlı öğrencilerin, dezavantajlı olanlara göre okuma alanında 76 puan daha fazla yaptığını ortaya koyuyor. Öte yandan avantajlı öğrencilerin %9’u, dezavantajlılarınsa %1’i okuma branşında yüksek başarı göstermiş. OECD ortalamasında bu; avantajlı öğrencilerin %17’si ve dezavantajlı öğrencilerin yüzde 3’ü şeklinde seyretmiş. Raporda ayrıca, Türkiye’de sosyoekonomik açıdan dezavantajlı öğrencilerin yüzde 15’inin okuma alanında ülkede en iyi çeyrek dilime girdiği ifade edilerek, “Bu da sosyoekonomik olarak dezavantajlı olmanın kader olmadığını gösteriyor” değerlendirmesi yapıldı. Türkiye’de özellikle dezavantajlı okullarda okuyan çoğu öğrenci, onlardan beklenen “akademik başarıya ulaşma hırsının” altında bir istek gösteriyor.
Türkiye’de sosyoekonomik düzey ile başarı arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülüyor. Sosyoekonomik olarak en üst %25’lik dilimde yer alan öğrencilerin ortalama okuma puanı 513 iken en alt %25’lik dilimdekilerin 437. “PISA sonuçlarına göre, bir ülkede eğitime yapılan harcama arttıkça, ülkenin ortalama başarısının da arttığı görülüyor! Bu nedenle de ülkemiz, eğitime ayrılan kaynakları artırması gereken ülkeler arasında yer alıyor!” Türkiye’deki öğrencilerin %44’ü (OECD ortalaması: %67) hayatlarından memnun olduklarını, %13’ü ise kendilerini her zaman mutsuz hissettiklerini belirtmiş. Türkiye de dahil olmak üzere neredeyse tüm eğitim sistemlerinde kızlar, başarısız olma korkusunu, erkeklerden daha çok dile getirmiş ve iki cinsiyet arasındaki bu ayrım, en yüksek başarıyı gösteren öğrenci grubu içinde çok daha belirgin. Raporda, Türkiye’nin eğitimdeki başarısına dair bir değerlendirme yapılabilmesi için, kısa dönemli değişimlere değil, uzun vadeli değerlendirmelere ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor. (F. Öztürk BBC Türkçe.)
Önceki yazılarımda da, PISA’dan çokça bahsetmiştim. Meslektaşlarımın bir kez daha dikkatini çekmek istedim. Çocuklarımızın daha başarılı olması için, okul, MEB ve aile bazında başkaca neler yapılmalı? Malum pek çoğunuzun okula giden çocukları var. Bakanlığın bu konudaki gayretlerini de merak ediyorum. Başında ‘milli’ yazılı eğitimimiz daha iyi olmak zorunda. Boş ver hocam bunları, biz ülke olarak PISA’dan çıkalım, eksiğimiz ortaya çıkmasın. ‘PISA bizim neyimize’, bastırırım parayı özel okula, gerisine karışmam diyorsanız, orası başka. Ama ben yine de, 2020’de hastalarınızdan azıcık başımızı kaldırıp, çocuklarımıza daha fazla odaklanalım derim. Tüm meslektaşlarıma, aile, arkadaş ve sevdikleriyle birlikte, sağlık ve başarılarla dopdolu, mutlu bir gelecek, umutlarla dopdolu bir yeni yıl dilerim.