Hepiniz bilirsiniz, zaman zaman mahkûmlar için af kanunları çıkar, "Kader Mahkûmu" diye nitelendirilen vatandaşlarımıza af yolu açılır. Burada ben, ne bu af kanunlarının en meşhur(!) olanından söz edeceğim ne de fikrimi beyan edeceğim. Ancak, pişmanlık yasası kapsamı hususunda, biraz ironik ve mizahi de olsa, düşüncelerimi paylaşmak istiyorum(!).
Şimdi, durup dururken bu da nereden çıktı, hekimlerle ne ilgisi olabilir, diye serzenişte bulunabilirsiniz. Son zamanlarda gazetelerde, televizyonlarda ve özellikle de çok yoğun bir şekilde Medimagazin’de çok ilginç, düşündürücü haberler ve makaleler dikkat çekmektedir. Bu haberlerin hepsi tamamen doğru olmasa bile, çoğunun doğru olduğu kanaati bende hasıl olduğu için, üzerinde durulması gerektiği inancındayım.
Mesela, Medimagazin’de, yaşadığı olumsuz olaylar ve maruz kaldığı veya bırakıldığı haksız uygulamalar sebebi ile mesleğinden ve hekimliğinden utanan, sıkılan, toplum içinde hekim olduğunu beyan etmekten kaçınan, hatta çeşitli sebeplerden dolayı çok sevdiği hekimlik mesleğinden istifa eden meslektaşlarımızın, "okuyucu mektubu" tarzındaki hüzün, elem, hicran ve hicap dolu haykırış, feryad-u figan ve pişmanlık(!) içeren beyan ve ifadelerini okumaktayız.
Köşe yazarlarımızdan, özellikle Prof. Dr. Gazi Özdemir’in son birkaç makalesi, ironik de olsa durumun vahametini ortaya koymaktadır. Hoca, kendi branşı olması hasebi ile hal-i pür melaline çok vakıf olduğu nöroloji kliniklerinin kapatılmasını oldukça iğneleyici bir tarzda(!) önerirken, diğer branşların da aynı durumda olduğunu bildiği halde, bir Osmanlı beyefendisi nezaketinden dolayı diğer kliniklerin sıkıntılarından söz etmemiştir. Her ne kadar tahammül sınırını zorlayıp, daha dayanamayıp "başımızın kelliğini"(!) ifşa etmişse de, içinden geçirip de söyleyemediği ya da satırlarına dökemediği, şu "Pişmanlık Yasası"nın acaba hekimlere de uygulanıp uygulanamayacağı hususunda parlak fikirleri olduğunu düşünmekteyim(!). Çünkü benim aklıma gelen, onun da aklına geliyor da
Hasta memnuniyetini ölçmek için, danışmanların tayin edilmesi düşünce ve uygulaması, kuşkusuz takdire şayan bir faaliyettir. Ancak hekim memnuniyetini de aynı hassasiyetle dikkate alarak gerekli düzenlemelerin yapılması için saba sarf edilmesi çok daha önemlidir. Hekim memnun olursa, daha verimli ve istekli görev yapacağı ve hastasının çok daha fazla memnun olacağı düşüncesindeyim. Her türlü hakaret, darp, haksızlık ve sıkıntılarla boğuşmak durumunda kalan, ailesinden, çocuklarından ve eşinden uzakta veya ayrı yerlerde hizmet etmeye mecbur ve maruz bırakılan hekimlerin kulağı ve gözü saatte, takvim yapraklarında, seçimlerde, "yılan hikâyesi"ne dönen, bir türlü çıkmayan, hatta çıkıp çıkması bile tartışılır hale gelen şu "tam gün yasası"nda, Meclisteki diğer kanun tekliflerinde, özellikle de, otobüs ve uçak terminallerindedir.
Şimdi bütün bunlardan sonra, şu "Pişmanlık Yasası"nın, hekimlere de uygulanabilirliğini(!) sorgulamak aklıma geldi. Öyle ya, hekim de insan, hataya düşebilir, yanlış seçim yapabilir(!). O kadar da kötü değildirler ki
Onlara da bir fırsat verilemez mi(!)? İnsanın aklına şeytan girmeyiversin bir kere, her şeyi düşünür olur
Hoş görünüz için teşekkürler
Makalemizi rubaisiz bırakmayalım
UMUTLAR CAN ÇEKİŞİR
Dostluklar çöplüklerde, onur bataklıklarda,
Anahtar teslimi aşk, satılık sokaklarda,
Ahlak, vefa, insanlık toparlanıp göç etmiş,
Umutlar can çekişir, ağarmış şakaklarda.