Platon, Akademinin Kapısına: ‘’Geometri bilmeyen içeri girmesin….’’ diye yazmıştı. Bu büyük ve affedilmez bir hata idi. Çünkü akademiye asıl girmesi gerekenler geometri bilmeyenler olmalıydı. Zira Platon’un akademisi geometri bilmeyenler tarafından yıkıldı. Ben bu yazımda Platon Akademisi’nin dramını şiirsel bir ifade ile yazmayı uygun buldum….Eğer Platon geometri bilmeyenlere geometri öğretseydi bu yazı bugün Platon Akademisi’ne Methiye olarak yazılırdı. Umarım siz de bu yazı ile ilgili yorumlarınızı esirgemeden dram/methiye olarak yazarsınız sevgili okuyucular…
Platon’un hayal denizlerinde…
Sahildeki tüm hükümdar kayalar…
Kendini okşayan su dalgalarıyla…
Aşınarak kumsallara dönüşür…
Kıyıda kumsaldan kitabelere…
İşlenirken Platon’un suya düşen düşleri…
Deniz katipleri yakamozlarca,
Tüm sahiller kitabeye dönüşür….
Bu sonsuz denizde her bir yakamoz…
Kendisini ölümsüz bir Poseidon zanneder…
Lakin kızıl şafakların ardından gelen….
Güneşle sahilden silinir gider
Nihayet uyanan her mahzun köpük
Anlar ki ömrünün son demindedir…
Zarif sinesinde sönen ışıklar
Kayıp günlerinin özlemindedir
Sahile çarpan her görkemli dalga….
Böyle mahzun köpüklere dönüşür….
Elden giden ömrün son akşamında
Akıl buharlaşır, gönülse üşür….
Parlıyorsa gökte bir, bir… yıldızlar
Bil ki kararmakta tüm karanlıklar….
Ansızın ufuktan bir Leyla kayar….
Ve her köpük bir Mecnun’a dönüşür….
Ömrün son akşamı gelip çatınca
O engin sahilin kumsallarında…..
Dalgalar en içli enstrüman çalar…
Uğurlar yakamoz şarkılarıyla…..
Uğurlar mehtabı bir kızıl şafak….
Gelen aydınlıkta yıldızlar ölür….
Gönülleri yakan nice hatıra…..
Yas tutarak kumsallara gömülür…..
Ömür dediğimiz rüyada rüya…..
İçinde görülen bir kısa bir rüya….
Hakikat sandığın köpükten dünya….
İçinde gördüğün düş içinde düş…
Hayatın aldanmaz kanunu der ki….
Yaklaştıkça küçülür masal devleri…
Lakin karanlığın dev yıldızları
Yaklaştıkça geometrik oranda büyür….
Harut ve Marut’un gönlünü yakan…
Venüs gibi doğup karanlıklardan….
Platon Denizleri’nin ufkundan doğup
Kor gibi bir lahza gönlüne doldun….
Platon’un Platonik maşuku…
Geometri bilmezlerle girerek
Akademi kapısından içeri…
Kayboldun kaybolan karanlıklarla…
Yaşlı gözlerine görünmez oldun…..
5 yorum
Platon’u bazı İslam alimleri Eflatun el ilahi olarak adlandırır. Çünkü önerdiği yönetim sistemi sadece peygamber efendimiz ve dört halife devrinde uygulanmıştır. Şüphesiz icat eden, taklit eden ve yıkan topluluklar vardır. Yıkıcılar acaba geometriyi bilselerdi acaba daha da kötü olur muydu bilmiyorum. Ben şahsen o ilahi kişiyi eleştirme düzeyinde olmadığım için bir yorum yapamıyorum, ama bu güzel şiiri de çok sevdim.
Teşekkür ederim Hasan Bey
Zekanızın nezaketi….
Bu güzel satırlar için teşekkürler sayın hocam. Geometri bilmeyeni kabul etmemişti Platon. O dönemde “Yeryüzünün dili Matematik, harfleriyse geometridir” derlerdi. Bu nedenle hayatın bilgisini, yeryüzünün bilgisini, bilmenin bilgisini anlamak ve anlamlandırmak için geometri alt yapısı gerekiyordu.👍👊
Günümüzde yaşadığımız olaylar Platon zamanında da varmış. Günümüzde pozitif düşünceler afaki ve neredeyse gereksiz addediliyor.
Aynı tas, aynı hamam.
Platonik Aşk Üstüne
Okurlara (HasanEkim ve Mehmet Karaca hocalarıma ve tüm okurlara Matematik Diliyle Platonik Cevap
Sonsuzluk sıfıra denk oldu bende
Ondan öte olan sayılar, Gelin…
Zamansızlık, mekansızlık içinde
Sizlerden de sizin kadar uzakta Olan ilk sayıdan haber getirin
İrrasyonel, rasyonel ve karmaşık …
Sayılar dediler birbirimizle
Sonsuza dek, sonsuz hızla çarpılsak ta üçümüz
Sanırız yine de o ilk sayının
Yanında hiç kalır çarpım gücümüz
Bilgi birimi o ilk sırlı rakam
Ardışığı sayıya yetişmek için
Sonsuz yıldır sonsuz hızla bu eksende gidermiş Henüz orjininden ayrılamadan
Zamansızlık bile bitmiş, tükenmiş….
Bilgi aritmetiğini kuran sayılar
Bu eksende dizili” diyerek son kez
Bir haber vermeden çekti, gittiler…
Ve tümü eridi, aktı yokluğa…
Mezar oldu sayılara sıfırlar
Sayıların böyle hazin sonunu
Görünce “ALEF” te toplandı harfler
Sehpada söylenen son söz misali
“Bu manayı çekmez bizim gücümüz”
Deyip toptan alfabeden gittiler
Akıl da, mantık ta… işte o zaman
Sonsuz bir süratle eridi gitti
Sıfıra eşit bir zaman içinde…
AKL ise yandı ve kül oldu bitti
Kendini var eden mana içinde
“Bilgi…” diye sonsuz güven duyulan
Mahdut tabiattan mahdut beyine
Yansımış rakam ve harflerden derme
Çok az bir sayıda sayı, kelime…
Hakikat bunlardan öteymiş meğer
Sayılar beyine çelik kelepçe
Alfabe beyine platin perçin
Vurmuş ve onları bağlamış meğer
İlhammış bilginin gerçek kaynağı
Sonsuzlaşan gönle doğarsa eğer
Orada sayılar birbirine denk
Orada tüm harfler aynı manada
Teklikten doğuyor orada ahenk
Bir tek ki içinde bütün sonsuzlar..
ve hiçinde bizim tüm sayılar var
Hiçler aşk şeklinde gelmiş aleme
O hiçten türemiş burda bütünler
Ancak o bütünde hiçleşen bilir
Bilgi eksenindeki ilk ve son nedir
Neden orda geçersizdir sayılar
Sonsuzluk kervanı geçti, tükendi
Sıfıra eşit bir zaman içinde,
İlmi de orada sönerken gördüm
Kendini var eden mana içinde
Hakikat tümünü etti derbeder…..
Eyyy… beyin sen de o kervana tabi
Olur tükenince ilmin, gidersin.
Hayatın muhakkak ilmin kadardır
Öyleyse genişle en sona eriş
O son sonsuzluğa eşdeğerdedir
Eyyy… ilim! ne edem ? ruhum bedenim
Yandı ve tükendi yine de seni
Bir zerrecik olsun anlayamadı
Ne olur? Bir cümle! kahretme beni
Söyle sonra sen kahret bu bedeni.
İlim dedi:”Beni sana anlatacak kitabın
Bir nüshası elindedir seni ona vereceğin Leyla*’nın Sana vereceğim bilgi ancak bu kadar…
Bir cümle de sana Leyla’N öğretir
Yanar san uğrunda en sona kadar
Yanarım ahh.. Leylam senin uğrunda
En sona hiç diyen bir sona kadar
Ölümsüz kalmağa bu yanış yeter
Sana dönüş hızımı hesaba kalksam
Eksendeki sayıların çarpımınca yıl biter
*: Bilinmeyen ve hiçbir zaman bilinemeyecek olan bilgi
(DADA)