Tarih boyunca teoriyle pratik çatışmıştır. Bu gerçeğin birçok parametrelere bağlı nedenleri vardır. En belirleyici parametre “Süreç” parametresidir.
Birey toplumsal etkinlikler gösterip öne çıktığında ilk karşılaşacağı yol ayrımı yaşam sürecinin niteliğini belirleyecektir. Ya ilkeli davranıp pratikle-teoriyi birlikte sürdürebilecek bir düzey tutturacaktır ya da çevre faktörlerinin belirlediği ve yönlendirdiği yaşam koşullarının pratiğini sürdürecektir.
Pratikle teoriyi paralel sürdürebilmenin yolu, sosyal etkinliğin gerektirdiği akışın aşamalarını çağın gerektirdiği bilimsel doğrularla doldurmaktan geçiyor. Gelişerek değişme ve yenilenme, teorinin (Bilimsel bilgi) pratikle (uygulama) yansımasından, pratiğin teoriyle döllenmesinden üreyebilir. Genellikle toplumların başarı ve başarısızlıkları seçtikleri yöneticilerin bu gerçeği yakalayabilme dereceleriyle orantılıdır. Gelişmeyi tarihin bıraktığı mirasları tüketmek heyecanına göre yaşayan klasik “Ortadoğu” toplumlarının her düzeydeki “İktidar sahipleri”, bilimsel bilginin (teorinin) döllediği uygulamanın (pratiğin), pratikten kaynaklanan teoriyi üreterek çağdaş uygarlığı hazırlayabileceklerini anlamayı henüz yakalamış görünmüyorlar.
Toplumumuz da halen bu çelişkilerden kurtulmuş değil.
İktidar sahipleri hemen her zaman ve her vesileyle uygulamalarının hayatın gerçeği olduğunu, bunu işin içinde olmayanların anlayamayacağını ileri sürerler. Bu yüzden de “Bilimsel bilgi” üreten teorisyenlerin hiçbir uyarısını dikkate almazlar. Tarafların tek yönlü bakış açıları, iktidar sahiplerini iktidardan düşürdüğü gibi, teorisyenlerin de hiçbir zaman iktidar olamayışlarına neden oluyor.
Sonuçta çözülemeyen çelişkiler toplumun gelişmesini engelliyor.
Bu ülkede, anayasaya aykırı yasalar var; doktorlara uygulanan “Mecburi hizmet” yasası gibi.
Bu ülkede, “gerektiği zaman kullanılabilir” sorumsuzluğu izlenimi taşıyan bir mecburi hizmet yasası var.
Bu ülkede, “Mecburi hizmet” adıyla hizmeti zorlayan bir “Devletçilik” anlayışı var.
Bu ülkede, açık ve net olarak mensuplarını bütünleştiremeyen bir Türk Tabipleri Birliği var.
Bu ülkede, pratisyen hekim yetiştirmeyle hekimlik diploması almanın aynı şey olduğunu sananlar var.
Bu ülkede, Devlet Planlama Teşkilatı’ndaki teorisyenler, Sağlık Bakanlığı’ndaki pratisyenler ve Yüksek …ğretim Kurumu’ndaki gözlemcilerin yönlendirdiği çelişkilerle dolu sağlık hizmetleri var.
Bu ülkede, ya çelişkilerin desteklediği “Devletçiliğin hakim olduğu” “Mecburi hizmetler” sürecek ya da “Vatana hizmet”in “ibadet” olduğunu algılayan, “Evrensel düşünen” sağlık ordusunun bütünlüğü yaşanacaktır. Birincisine HAYIR! İkincisine EVET!