Geçtiğimiz günlerde Tayland’ın başkenti Bangkok’da yapılan 19. Uluslararası Beslenme Kongresi’nin açılışını, yakın gelecekte ülke yönetimine talip olan 1955 doğumlu Prenses Maha Chakri Sirindhom yaptı. Şu anda 83 yaşında ve hasta olan Kral Bhumibol Adulyadej’in kızı olan Prensesin bilime saygısı büyük.
Prenses; Türk katılımcılar olarak bizim de arasında bulunduğumuz, yaklaşık 5 bin kişinin olduğu salona sadece 3 güvenlik görevlisi eşliğinde maiyeti ile birlikte girdi. Bir arkadaşımızın dediği gibi, salondaki herkes Prensesten daha prenses idi. Çünkü kıyafeti bizlerin kıyafetinden farklı değildi, düz bir ayakkabı, sarı bir ceket-etek, düz taranmış saçları ve hiçbir takısı, süsü püsü olmayan bir bayandı. Prensesin salona girişi ve salondan çıkışı büyük bir saygı çerçevesinde gerçekleşti. Prenses salondan içeri girdiğinde hepimiz ayağa kalktık. Bu durum Ülke’nin yöneticisinin şahsında, bulunduğumuz Ülke’ye göstermek zorunda olduğumuz saygının göstergesiydi.
Prenses açılışı takip eden ilk oturumu sonuna kadar ve dikkatle izledi. Konuşmacıların plaketlerini verdi. Daha sonraki günlerde de devasa büyüklükteki kongre merkezini boş bırakmadı, bütün stantları tek tek gezdi.
Kongre turizmi, diğer turizm türlerine göre ülkelere getirisi en yüksek olandır. Çünkü kongrelere katılanlar aydın ve genelde varlıklı kişilerdir. Kongreler sırasında otellerde yer bulunmaz olur. Konaklama gelirleri artar. İlgili bölgelerde her alanda bir hareketlilik olur. Daha önemlisi; kongre vesilesi ile aynı zamanda geziler yapıldığından, ülkenin kültür bölgeleri gezilir. Turizm canlanır. Ayrıca, bazı durumlarda kişiler seyahat giderlerini kurumlarından aldıklarında, daha rahat para harcama durumuna girerler ve gittikleri ülkeye daha fazla para bırakırlar. Bu nedenle kongreler; hem bilimsel hem sosyal hem kültürel hem de ekonomik yönden etkili izler bırakırlar.
Prensesin bir bilimsel kongreye bu kadar ilgi duyması; hemen hemen her gün gelmesi, yukarıda özetlediğim kongre turizminin getirilerinin farkında olduğunu düşündürür. Bence Prensesin orada olmasının nedeni buydu.
Tayland hızla gelişen, tarihi ve kültürü zengin olan ve aynı zamanda dünyaca ünlü gece hayatına sahip olan bir ülke. Böyle bir ülkenin prensesinin bu kadar halktan biri olarak görünmesi, halkın fakirliği göz önüne alındığında, Prensesin pırlantalar içinde ışıldamasından daha iyi diye düşündüm. "Böyle prenses mi olur?" diye düşünenlere de elbette saygılıyız.
Bangkok Güney Asya’nın en büyük ekonomi ve finans merkezi haline gelmiş. Ancak ülkedeki çarpık gelişme şehre girer girmez dikkatinizi çekiyor. Bir tarafta göklere yükselen binaların enflasyonu, diğer tarafta çatısı paslı tenekelerden oluşmuş fakir halkın yerleşim alanları
Her iki tarafta ikamet eden insanları düşününce gelir dağılımının ne kadar uçurumlar içerdiğini hemen fark ediyorsunuz. Bizim büyük şehirlerimizde, gelir dağılımının da bir göstergesi sayılabilecek bu çarpık yapılaşma hemen fark edilmiyor.
Bangkok’daki bakımsız bölgelerin hemen yanı başında devasa alışveriş merkezleri sıralanmış durumda. Nüfusu bize yakın, yüzölçümü bizden biraz küçük, para birimi Baht (1 $ 33.58 Baht), dini Budizm, dili Tay olan ve krallıkla idare edilen ülkenin kralının şu anda ağır hasta olduğunu öğrendik.
Biz 15 saat uçak yolculuğu yaparak Uzak Doğuya gitmişken, Singapur ve Malezya’ya da uğrayarak kültürümüzü geliştirdik. Bongkok’dan sonra Singapur’u görmek ilginçti. Bangkok’daki saygı-samimiyet, Singapur’da yoktu. Singapur’daki temizlik, düzen ve her kesimi içine alan zenginlik ise Bangkok’da yoktu. Singapur doları ile bizim paramız hemen hemen eşit. Singapur Bankgkok arası saat farkı ile birlikte uçakla 3 saat idi. Alan olarak bizim büyük adadan biraz daha büyük, 4 milyon nüfuslu bir eğlence ve alışveriş merkezi olan Singapur ile Malezya arası ise 1 km. Bizim Boğaz Köprüsü gibi bir köprü ile geçiliyor. Singapur Cumhuriyetle, Malezya Krallıkla idare ediliyor. Hepsinin ayrı ayrı özelliği ve güzelliği var. Kongreler ülkelere olduğu gibi, kişilere de hem bilimsel hem de sosyal getiriler sağlıyor. Dileğimiz bir vesile ile herkesin bu bölgeyi görme fırsatı bulabilmesi ve bizim ülkemizde yapılacak uluslararası kongrelerin sayısının artmasıdır.