Çokça kafa karışıklığına neden olan, hastaların şaşırmasına sebep olan bir mevzu…
Psikiyatrist kim?
Psikiyatri ve psikolojinin çalışma alanları ve bu sahada faaliyet gösteren meslek erbabının çoğu zaman bir “kavram kargaşası” içinde faaliyetlerine devam ettikleri anlaşılıyor. Öyle ki bu konularda zaman zaman ciddi suistimaller de görülüyor… Türkiye uzun yıllar “cinci hocalarla” uğraştığı gibi şimdi de meslek alanlarını ihlal eden psödo-hekim davranışlar gösteren bir kısım meslek erbabı ile uğraşmak zorunda gözüküyor… Bu konularda psikiyatri dışındaki hekimlerin de yeterince bilgili olmadıkları görülüyor. Bunun yanında psikiyatrist olup psikologların görev sınırlarının nerede başladığı konusunda “kafa karışıklığı çeken” psikiyatristlerin de olduğu şaşkınlıkla izleniyor…
Şimdi wikipediden bir alıntı ile psikiyatristin ve psikiyatrinin ne olduğuna bakalım: “Psikiyatri, insanın davranış dinamiklerini biyopsikososyal olarak açıklamak üzerine çalışan ve normal ile normal dışı (hastalık) davranış örüntülerini sınıflandırarak tedavi etmeye çabalayan tıp bilimi, ruh hekimliği.
Psikiyatri, insanların duygu, düşünce ve davranışlarındaki sapmaları tanımlayıp çok farklı tekniklerle tedavi ederek insanlara yardım eden bir tıp disiplinidir. Psikiyatristler, öncelikle hekimdir. İnsan duygu, düşünce ve davranışlarının öznel doğası ve 20. yüzyıldaki Freud etkisi nedeniyle, kuramı ve uygulaması yıllarca eleştiri oklarına hedef olmuştur. 1960’larda başlayan antipsikiyatri hareketiyle, toplumu “norm”lara indirgeme ve işlevselliği bozulan kişilerin kapatılması/dışlanması çabasının uygulayıcısı olarak itham edilmiştir. Oysa ki temelinde hekimlikten ibarettir.
Psikiyatri, Türkçe’de “ruh hekimliği” olarak isimlendirilse de, beyinle uğraşır. Psikoterapi de dâhil olmak üzere tüm tedavi yöntemleri, etkisini beyinde gösterir.”
Psikoloji ne?
Şimdi yine wikipediden psikolojiye bakalım: “Psikoloji ya da ruhiyat ya da ruh bilimi insan davranışlarını ve zihinsel süreçleri inceleyen bilim dalıdır. Psikoloji diğer bilimlere kıyasla kısa bir geçmişe sahiptir. Bu kısa süre içinde psikoloji değişik biçimlerde tanımlanmıştır. İlk tanım insan zihninin yapısının incelenmesi biçimindeydi. İnsan zihnini gözleyebilmenin olanaksızlığı karşısında psikologlar, psikolojiyi “gözlenebilen davranışların bilimsel incelemesi” biçiminde tanımlamışlardır. İnsan zihninin davranış üzerindeki etkisini kabul etmeyen bu yaklaşıma, psikoloji içinde tepki oluşmaya başlamış, bellek süreçleri ve düşünme gibi zihinsel işlevleri inceleyen bilişsel psikoloji ortaya çıkmıştır.
Bu gelişmeler günümüz psikolojisinin tanımını etkilemiştir. Modern psikoloji günümüzde, davranışı ve davranışın altında yatan süreçleri bilimsel olarak inceleyen çalışma alanı olarak tanımlanır. Bilişsel süreçleri doğrudan gözleme olanağı yoktur; organizmanın davranışları gözlenerek ya da nörolojik bulgular kullanılarak onların varlığı saptanır.
Bilim olarak psikoloji
İnsanın, bir canlı olarak çevresine uyum sağlamak ve kendi içinde de dengeli bir gelişme eğilimi vardır. Psikoloji de elde ettiği yasaları yine insana uygulayarak onun davranışlarını açıklamaya çalısır, önceden kestirmeye çalışır. Böylece, insana bu gelişim ve uyum sürecinde yardımcı olabilir. İnsan davranışlarını tanımlamaya çalışır (örneğin; “Stres, vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepki”, “Öğrenme, bireyin yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelerdir.” gibi…
İnsan davranışlarını anlamaya ve açıklamaya çalışır.”
Şimdi bazı saptamalar yapalım: Davranışları incelemeyi esas alan psikoloji bilimi belki de daha az somut bir alan (davranış, duygu, düşünce) üzerinde çalıştığından ve uzun yıllar biyolojik parametrelerden düşük düzeyde faydalandığından insan bedeni üzerinde (nisbeten) az odaklandığından, Gestalt Psikolojisi, Bilişsel Psikoloji, Bireysel Psikoloji, Ekolojik Psikoloji, Analitik Psikoloji, Endüstri Psikolojisi, Klinik Psikoloji vs. gibi onlarca alt ekol çıkarmıştır. Bu ekoller temelde farklı varsayım ve kavrayışlardan yola çıkıp farklı sonuçlara varmışlar ya da bazen tamamen ayrı kavramsallaştırmaları yapar gibi olup farklı terimler ile aynı kavramları ifade eder duruma düşmüşlerdir…
Sorun nerede?
“Ruh sağlığına ilişkin sorun yaşayan, gerek hastalarımızın gerekse ailelerinin nereye müracaat edecekleri hususunda bilgi karmaşası içerisinde kafaları karışmaktadır. Bu bilgi karmaşasına, halkımızı aydınlatacak cevap verilmesi gerekiyor. Televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde, tüm medyada insanların ruh sağlığıyla ilgili beyanlar veriliyor, tavsiyelerde bulunuluyor, programlar yapılıyor.
Bu işlerle meşgul olanları şöyle sıralayabiliriz: 1. Psikiyatri uzmanları 2. Psikologlar 3. Pedagoglar 4. Özel danışmanlar 5. Sosyal hizmet uzmanları 6. “Yaşam koçları” 7. Medyumlar 8. Astrologlar 9. Manevi şifacılar, biyo-enerjiciler 10. Falcılar, büyücüler, cin çıkarıcılar, üfürükçü hocalar… “ (http://fuat.beskardes.com/psikiyatri-nedir 24.10.2010)
İlk ikisi hariç diğerlerini bu yazının konusu yapmayacağız…
“Psikiyatri uzmanları, 6 sene tıp fakültesi okuyup bitirerek tıp doktoru diplomasını aldıktan sonra, 4 sene ruh sağlığının korunması ve hastalıklarının teşhis ve tedavisi yönünde eğitim alan hekimlerdir. Ve mezuniyetlerinde bir tez hazırlayan “bilim insanları”dır. Doktora dengi bir tıbbi programdan mezun olmuşlardır. Temel prensipleri “Önce zarar vermemektir”. Her türlü teşhisi koymak, tedaviyi planlamak, ilaç ve diğer tedavi yöntemlerinin yanı sıra, uygun görülen psikoterapiyi uygulamak da tamamen psikiyatri uzmanlarının sorumluluğu ve yetkisi içindedir. Başka hiçbir meslek grubunun, bunu (bağımsız olarak) yapma yetkisi yoktur. T.C. yasaları ile de bu yetki sadece Hekim olan psikiyatri uzmanlarına verilmiştir.
Psikologlar, dört senelik psikoloji lisansından ya da edebiyat fakültelerinden mezun olurlar. Hasta muayene etme, tanı koyma ve tedavi etme yetkileri yoktur. Psikologlar klinik psikolog olmak isterlerse, yetkilendirilmiş bir psikiyatri kliniğinde psikiyatri uzmanları sorumluluğunda yüksek lisans yaparlar, özel eğitimlerle, kurslardan ve çalışma gruplarından geçerek eğitilirlerse, belli testleri uygulayabilir ve/veya psikiyatri uzmanının sorumluluğunda psikoterapi yapabilirler yahut hastalar üzerindeki herhangi bir tedavi faaliyetini de ancak psikiyatri uzmanı hekim denetiminde yapabilirler…
Klinik psikologlar uzun yıllar süren bir eğitimden sonra ancak psikiyatri uzmanının sorumluluğunda psikoterapi uygulayabilirler. Muayene yapamazlar, tanı koyamazlar ve ilaç tedavisi öneremezler (http://fuat.beskardes.com/psikiyatri-nedir 24.10.2010).
Yine Yükseköğretim Kurulunun 16.09.08 tarih ve 026259 sayılı yazısı ile 03.09.2008 tarihli Yükseköğretim Kurulu toplantısında yapılan inceleme neticesinde 2547 sayılı Kanun’un 2880 sayılı Kanun ile değişik 43/B maddesi uyarınca, Üniversiteler Arası Kurul Başkanlığının da görüşü dikkate alınarak, fen edebiyat fakültesi psikoloji bölümü ile rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri”, “iletişim psikolojik danışma ve eğitim merkezleri” gibi isimler altında faaliyet gösteren merkezlerde ancak 1219 sayılı Kanun hükümleri ile “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri gereğince ancak “ilgili branş uzmanı ile birlikte” uzman sorumluluğunda çalışabilecekleri, dolayısıyla fen-edebiyat fakültesi psikoloji bölümü ile rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümü mezunlarının kendi başlarına mesleklerini icra etmelerinin mümkün olmadığına karar verilmiştir…” denilmektedir…
Oysa hepimiz biliyoruz ki, bu başlıklar altında faaliyet gösteren yasal sınırları aşan birçok psikolog vs. mevcuttur. Söz gelimi Gaziantep’te yıllarca bir psikolog kekemelik, sosyal fobi vs. gibi bir dizi tıbbi sorunu (garantili bir biçimde!) çözdüğünü belirten tabela, televizyon, radyo reklamları ile faaliyet gösterdi… Kaç hastamızın bu yollarla suistimal edildiğini gördük…
Sayın Sağlık Bakanımız hekimlerin muayenehane açmalarının önüne çelikten duvarlar öreceğine yasal sınırlarını aşarak insan sağlığına müdahale eden kişilerle mücadeleye ne zaman başlayacak çok merak ediyorum? Yoksa halkın sağlığını ilgilendiren böyle bir hususun kendi görev alanına girmediğini mi düşünmektedir?