Radikallik, bazılarımızın doğuştan gelen bir yeteneğidir. Normal yaşamda, bu özellikleri taşıyanlar, zaman olur belirgin ip uçları verirlerse de, bir insanın radikal olup olmadığı, ancak başkalarının da sorumluğunu üstlendikleri yöneticilik, idarecilik, şeflik gibi görevlere geldiklerinde belli olur.
Adamın kafasında, yapacağı işlerin öncü ve protoları zaten bir süredir oluşmuştur. Bunları bizden daha önce uygulamış olan ileri toplumlardaki örneklerinden, doğruları alıp başarısız ve yanlış olanları ayıklayarak veya kendiliğinden geliştirmiştir. Üst göreve geldiğinde, vanaları açıp kapamadan, suların yolunu değiştirmeye ve dolayısıyla ileriye dönük planları yapmaya yetkileri olduğunda, birer birer eskiden düşündüklerini ve yapacaklarını yürürlüğe koymaya başlarlar.
Sıcak örneklerini yakın tarihimizde görebilirsiniz. Paradan 6 sıfır atmak, SSK sağlık kuruluşlarının, Sağlık Bakanlığı’na devri gibi. 80’li yılları yaşamış olanlar, bunlara başka örnekleri de eklerler. Harf devrimi, eğitimin birleştirilmesi, dev barajların, otoyolların yapımı, döviz rejiminin değiştirilmesi gibi.
Tüm, bu radikal işleri yapmadan, sadece önünüze gelen evrakları imzalayıp, gelen misafirlere çay kahve ikram ederek de idarecilik yapabilirsiniz. Tıpkı rüzgarların yönüne göre uçuşan yapraklar gibi. Ancak, görev süreleri bittiğinde bu eyyamcı idarecileri kimse hatırlamaz.
Bir idarecinin radikal olup olmadığı, hemen anlaşılır. Radikalse görevine devam etmeli, desteklenmeli, eyyamcı ise bir an önce bu görevden alınmalıdır. Radikal olmak iyi de, her radikal iş iyimidir acaba? Hitler de radikaldi. Ancak onun yaptıkları, milyonlarca insanın ölümüne neden oldu. O halde sadece radikal olmak yetmez. Yapılan işlerin topluma ve insanlığa yararlı olması gerekir. Sözün özü, idarecilerin radikal olmalarının yanında, aynı zamanda, akıllı, bilgili ve hümanist olmaları da gereklidir.
1800’lü yıllarda, o zamanın teknoloji ve hızıyla orantılı yapılmış demiryollarına hızlı trenler koymak, Alanya’da dağın karşısına hava alanı, İzmir Çeşme arasına otoyol yapmak, Bilecik gibi ufak bir ilimize lisanslı yüzücüden daha fazla sayıda olimpik yüzme havuzu yapmak akıllıca yapılmış işler değildir. Özetle: İdarecilik gibi görevlere talip olanların, işin başına geçince, hemen uygulamaya koyacakları, önceden hazırlanmış belirli plan ve projeleri olmalıdır. Toplumlar, radikallerle çoğu zaman refaha ererler, bazen de batarlar. Yakın tarihimizde, dünya, radikal Enver Paşa ile dağılan Osmanlı’dan, Atatürk gibi bir radikal ile, yepyeni bir cumhuriyet kurulabildiğine tanık olmuştur.
Pısırık, korkak ve eyyamcı yöneticilerle yönetilen ülkeler, yıllarca, yerinde sayarak, diğer milletlerden giderek geri kalırlar.
Toplumun en büyük görevi, akıllı, deneyimli, bilgili, vatansever ve hümanist radikaller yetiştirmek, onlarla birlikte, milletin de önünü açmaktır. Saygılarımla.
6
önceki yazı