Yakın zamanda gördüğüm bir hasta bana gelmeden önce bir MR laboratuvarına gittiğini, boyun ve ensesindeki ağrı için servikal omurgaya magnetik rezonans görüntüleme (MRG), bacak ağrısı için lomber MRG, diz MRG, ayak MRG istediğini ve hepsini çektirdikten sonra bana geldiğini belirtti.
Tedavi edici hekimlikte sorunlarımız çok fazladır. Gelişen teknoloji bazen bu sorunları çözerken, bazen yeni sorunlar da yaratmaktadır. Günümüzde yukarıdaki sorunla da karşılaşmaya başladık. Hastalar yer yer baş ağrısı için kranyal magnetik rezonans görüntüleme (MRG) veya bel ağısı için lomber MRG talebi ile radyoloji laboratuvarlarına başvuruyorlar. Para kazanmanın ön planda olduğu bir ortamda bu laboratuvarlar da istekleri çevirmiyorlar, hemen çekimi yapıyorlar. Bu durum hem gereksiz film çekilmesine, dolayısıyla ekonomik kayıplara yol açıyor, hem de yanlışlıklara, gereksiz tanılara ve gerçek hekimliğin bozulmasına yol açıyor.
“Biz filmleri değil, hastaları tedavi ederiz / ameliyat ederiz” ilkesi daha baştan bozuluyor. Çünkü hastanın yakınmalarını dinlediğinizde bu hastaya hiçbir film istemenin gerekmediğine karar verebiliyorsunuz. Bacak ağrısı olan her hastaya bel filmi, baş ağrısı olan her hastaya baş filmi çekmek doğru hekimlik olamaz.
Bu durumu doktoru atlayarak doğrudan eczaneye giden ve ilaç alan hastaya benzetiyorum. Sosyal Güvenlik Kurumu aracılığı olmadan satılan ilaç, bazı eczanelere çok cazip geliyor ve yakınmalara özgü ilaç vermekten kaçınmıyorlardı. Kabızlık için müshil ilacı, üst solunum yolu enfeksiyonu için antibiyotik vermek ve bir doktora görünmenin zahmetinden-masrafından- kurtulmak hasta için de cazip olabiliyordu. Aynı şeyi şimdilerde bazı radyoloji laboratuvarları tanı için yapıyorlar.
Ben hastanın yakınmaları bir klinisyen tarafından dinlenmeksizin, muayene edilmeksizin, sadece hastanın isteği ile çekilen filmlerin sakıncalarını şu şekilde sıralamaya çalışacağım:
1-Yukarıdaki örnekte olduğu gibi gereksiz bölgelerin filmleri çekilmiş oluyor. Oysa yansıyan ağrılar, aynı ağrıyı yaratan farklı patolojilerin olması gibi kavramlar tamamen çiğnenmiş oluyor. Örneğin, krustaki bir ağrının nedeni beldeki sinir basısından da gelebilir, dizdeki bir artrozdan da.
2-Bu durum bir ekonomik kayba yol açıyor. Bunu hastanın veya sosyal güvenlik kurumlarının ödüyor olması birşeyi değiştirmemektedir. Örneğin her baş ağrısında kranyal MRG çekilmesi gereksizdir.
3-Hastanın yakınmaları ile hiç ilgisi olmayan bir tesadüfi –insidental- patolojiyi yakalamak ve bunun üzerine yoğunlaşmak, hatta bu patolojiyi tedavi etmek gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin bir gerilim baş ağrısı veya migreni olan hastaya kranyal MRG istenmekte, tesadüfen küçük bir menenjiomla (iyi huylu ve büyüme hızı çok düşük olabileek bir tümör) karşılaşılmakta, bunu ameliyat etmek gibi gereği tartışılaak bir yola girilebilmektedir. Aynı şekilde normal popülasyonun yüzde 25’inde hiç semptom vermeden bulunabilen bir disk hernisi basit mekanik ağrı için çekien lomber MRG de saptanmakta, bu hastalar bel fıtığım var diye dolaşmakta ve gereksiz tedaviler yapılabilmektedir.
Tanı için yardımcı incelemelerin hiçbir zaman hasta öyküsü almak ve muayene etmenin önüne geçmemesi gerekir. Bu sözü tekrar etmek istiyorum: “Biz filmleri değil, hastaları tedavi ederiz / ameliyat ederiz?”