“Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki böylece takvaya erişirsiniz.”
(Kur’an, Bakara, 183)
Oruç araç mı yoksa amaç mıdır?
Ayete bakıldığında insanlardan oruç tutmaları isteniyor ama neden?
Takvaya ulaşmak için.
Takva nedir?
Mutlak İyi’ye (Allah’a) yakınlık derecesi.
Allah bizim aç susuz kalmamızı neden istiyor?
Bundan keyif mi alıyor?
Hayır!
Burada başka birşey olmalı.
“Elbette onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmayacaktır. Ancak O’na sizin takvanız erecektir.”
(Kur’an, Hac, 37)
Tıpkı kurbanda olduğu gibi oruçta da asıl mâna takvadadır.
Peki nasıl oluyor da aç susuz kalmak takvaca yükselmemizi sağlıyor?
“Orucun bir başkasına fayda sağlıyorsa meyvedar olacaktır. Kendinden esirgediğini kime verdin? Kaç yoksul doydu sen kahvaltı yapmadığın için? Öyle bir oruç tut ki, sayende bir başkasının yediğini bilmek sana keyif versin. Çünkü ancak o zaman orucun kabul olacaktır.”
Augustinus
İştahına dur de, cinsel dürtülerini dizginle, açgözlülüğü bırak, cimri olma!
Kısaca nefsini körelt.
Oruç, kişide bunların oluşmasını sağlayamıyor ise ritüel olmaktan öteye geçemez.
“Hakikat bir denizdir, şeriattır gemisi,
Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar.
Yunus nefsin öldür bu yola geldin ise,
Nefsin öldürmeyenler bu yola gelmediler.”
Yunus Emre
Orucun kişiyi takvaca yükseltebilmesi için; kişinin kötü olduğunu düşünüp oruçlu iken yapmaktan kaçındığı şeyleri yapmamayı hayat felsefesi hâline getirmesi gerekir.
Oruçtan sonra iştahın körelmiş, arzuların törpülenmiş, muhtaç olan kişi için önündeki yemekten vazgeçebilmeyi öğrenmiş isen şeriat hakikate dönmüş demektir.
O hâlde oruç araç, takvaca yükselmek ise amaçtır.
Araçların amaçsallaşması büyük bir sorundur. Çünkü bu tarz dini modellere inanan insanlar maksatları değil, ritüelleri kutsar. O hâlde zina yapan ama boy abdesti almadan dışarı çıkmayan, namazda Allah’a secde edip sonrasında makamların önünde rükûya varan, hacda cepsiz kefen giyip dönüşte zenginliğine zenginlik katan insanlar görürseniz şaşırmayın!