Anne fedakârlığı ile ilgili, kitaplar dolduracak kadar çok miktarda söz, şiir, roman, film, anı vs. var: “Ana gibi yâr olmaz; Cennet anaların ayakları altındadır; Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar; İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal, hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan, ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan; Dost acı gün dostudur ama seni bırakmayan hep odur, dostun kalmasa da yanında seni kabullenen odur; Anne, yarım ekmek kaldığında, onu ikiye bölerek, iki evladına paylaştıran insandır. kendisi açlıktan ölse bile; ve daha nice özlü sözler. Bunlardan başka ya da bunlara ek olarak, şimdi bir de annenin romatoid artrit fedakârlığı ortaya çıktı.
Ancak, annelerin böyle yüceltilip övülmesine karşılık; bazı evlatlar annelerini döver, bazıları sokaklara atar, bazıları hakaret eder, kimileri de anavatanına ihanet eder. Ama analar çocuklarına beddua bile edemez. İşte yücelik budur.
Bu haftaki yazımda, anaların fedakârlığına yeni bir örnek olarak gördüğüm aşağıdaki araştırmayı sizlerle paylaşacağım.
“American Society of Human Genetics (ASHG)”in San Diego’daki yıllık toplantısında, 21 Ekim 2014 günü saat 15.45’te bir basın bülteni yayımlandı: “Çocuğun Genleri Annenin Romatoid Artrit Riskini Etkiler (Children’s Genes Affect their Mothers’ Risk of Rheumatoid Arthritis)”. Kongre yönetimi tarafından bu araştırmanın alelacele basın bülteni şeklinde kamuoyuna duyurulması, yapılan çalışmanın değerini vurgulaması bakımından elbette önemlidir.
Bilindiği gibi, romatoid artriten sık görülen, oldukça ağrılı otoimmün iltihabi bir eklem hastalığıdır ve kronik bir durum gösterir. Yani süreklidir, fakat zaman zaman alevlenmeler de olur. Hastalığın nedeni ise daha önce geçirilen enfeksiyon ve yaşam tarzını da içine alan çevresel ve genetik faktörlerin etkileşimi sonucu olarak gösterilmektedir. Romatoid artritin kadınlarda erkeklerden üç kat daha fazla görüldüğü ve kadınlar arasında hastalığın 40’lı ve 50’li yaşlarda pik yaptığı bildirilmektedir. Epitop alelleri olarak bilinen, HLA-DRB1 immün sistem geninin belirli versiyonları hastalıkla ilişkili bulunmuştur. HLA genleri, enfeksiyonlara karşı immün sistem yanıtı ve transplantasyonda kendi hücreleri ile yabancıları ayırma ile ilişkisi çok iyi bilinen bir gen grubudur. Araştırmacılar (the University of California, Berkeley), kadınlarla ilgili öngörülerinin çok büyük olasılıkla gebelikle ilgili hususlara bağlı olduğunu belirtmektedirler.
Gebelik sırasında az miktardaki fetal hücre, annenin dolaşım sisteminde bulunmaktadır ve bu hücreler bazı kadınlarda on yıllarca sabit kalabilmektedir. İşte bu anne kanında fetal hücrelerin de bulunması durumuna “mikrokimerizm (microchimerism)” adı verilmektedir. Araştırmacıların düşüncesine göre, herhangi bir romatoid artrit risk faktörü taşımayan annelerin bu hastalığa yakalanmalarının nedeni büyük olasılıkla bu fetal hücrelerdir. Böyle bir durumun ortaya çıkması ise HLA genlerinin aktivitesi olabileceği şeklinde yorumlanmaktadır.
Bu araştırmada, HLA genleri bakımından herhangi bir risk taşımayan romatoid artritli kadınlar ile çocukları araştırılmış ve bu çocukların hastalık için yüksek risk alelleri taşıdıkları, bu alelleri de babalarından aldıkları gösterilmiştir. Elde edilen bu sonuçlar, romatoid artrit bakımından kadınların taşıdıkları kendilerine has genetik risk faktörlerine ek olarak gebelikleri sonucu çocuklarından da ekstra bir risk aldıklarını göstermektedir.
Konunun tam bir açıklamasını yapamadıklarını bildiren araştırmacılar, epitop ve HLA genlerinin kodladığı proteinlerin kendi aralarındaki etkileşimin hastalığın otoimmün semptomlarını stimüle edebileceğini vurgulamaktadırlar.
Mekanizmanın nasıl çalıştığını daha sonra öğreneceğimizi bilerek sonuca bakarsak, anneler büyük fedakârlıklarla doğurup büyüttükleri çocuklarının bir de kötü miraslarına katlanmak zorunda kalmaktadırlar. Ama bu riskler hiçbir annenin umurunda olacak bir sıkıntı değildir ve fedakârlıklarını burada da göstermekten çekinmeyeceklerdir.
Yeni bir konuda yeniden buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.