Bugün yapılacak olan AB Dışişleri Bakanları Toplantısında ele alınacak konulardan bir tanesi de Türkiye’ye, kapalı Maraş’ın bölge bölge açılması ve Doğu Akdeniz’deki sismik ve sondaj faaliyetleri nedeni ile yaptırım uygulanması.
Yarın da AB Dış İlişkiler Konseyi aynı gündemle toplanacak.
Yunanlılar ve Rumlar, son 4 yıldır Türkiye’ye AB tarafından yaptırım uygulanması için adeta canlarını dişlerine takarak elden geleni yaptılar, her çabayı gösterdiler, yasal veya yasadışı her yöntemi denediler.
Yunanlıların ve Rumların amaçları, AB’yi arkalarına alarak, 1 Mayıs 2004 tarihli “10. Protokol” içeriğine uygun olarak Kıbrıs adasının kuzeyini de AB toprakları içine katmak, Türkiye’yi Kıbrıs adasından atmak, Kıbrıs Türklerini aynen Batı Trakya’da yaşayan kardeşlerimiz gibi azınlık konumuna düşürmek ve Ege ile Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin Mavi Vatan haritasını yok saydırarak, bu denizlerin tek hakimi olmak.
Yunanlılarda ve Rumlarda düzenbazlık diz boyu. AB’den sahte ve var olmayan projelerle para tırtıklamaktan, geçerliliği olmayan haritalar yayınlatarak Ege ve Doğu Akdeniz’in tümüne sahip olmaya kadar, her boy ve içerikte faaliyet mevcut.
İspanya’nın Sevilla Üniversitesinde görev yapan Akademisyen Prof. Dr. Juan ve Vivero’ya kendi istekleri doğrultusunda, Uluslararası Deniz Hukuku Konferansları kararlarına aykırı olarak 2002 yılında çizdirdikleri “sözde Yunanistan ile Kıbrıs Rum Yönetiminin ortak Münhasır Ekonomik Bölgesi”ni gösteren haritayı, 2007 yılında çaktırmadan Avrupa Birliği teknik komitelerinde ve alt komisyonlarında kullanmaya başladılar, 2012 yılında da sanki AB’nin resmi haritasıymış gibi piyasaya sürüp Ege ve Doğu Akdeniz’de hak talebinde bulundular.
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış” atasözümüze uygun olarak da evvelki sene AB ve ABD, söz konusu “Sevilla Haritası”nın resmi bir belge olmadığını açıklaması ile Yunanlıların ve Rumların bu iddiaları çöp oldu.
Şimdi de, iktidarı süresince Yunanlıların ve Rumların ayak oyunlarına gelmeyen Almanya Şansölyesi (Başbakanı) Angela Merkel’in görevini bırakmasını fırsat bilerek, arkalarına AB’yi alıp Türkiye’ye yaptırım uygulatmak ve uygulamadan sonra da yaptırımları hafifletmek için ara bulucu olmak taktiği ile “Türkiye’den ne koparırsam kardır” stratejilerini uygulamaya koydular.
Onlar öyle düşünedursun; Bana göre yeni Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, çalışkan, çözüm odaklı ve zeki bir kişi olarak ün yapmış 23 yıllık bir siyasetçi. Yunanlıların ve Rumların ayak oyunlarına gelecek kadar çaylak ve duygularını Almanya’nın çıkarlarına değişecek bir kişi değil.
Bugünkü toplantı, AB’nin Yunanlıların ve Rumların, Türkiye’yi suçlayan tüm iddiaları, girişimleri ve ayak oyunları sonrasında önümüzdeki haftalarda yapılacak AB Liderleri toplantısında Türkiye ile ilgili ne gibi bir kararın alınacağının rehberi olacak.
Yunanlılar ve Rumlar, kapalı Maraş’ın etap etap açılması ile ilgili gerçek ve tüzel kişilere yasaklar konmasını, aleyhlerinde yasal işlem başlatılmasını, Türkiye’ye mali yardımın kesilmesini, AB’nin verdiği kredilerin azaltılmasını, Avrupa Yatırım Bankası kanalı ile Türkiye’deki finansal kurumların faaliyetlerine ilişkin kısıtlamaların getirilmesini istiyor istemesine de, bu hile ve desisesiyle meşhur millet için Avrupa Türkiye’yi karşısına almak ister mi? Tüm mesele bu.
1 yorum
Çok güzel özetlemişsiniz. Hatta dilimizde ‘Kırk yıllık Kani olur mu Yani diye bir deyimimiz bile var. Maalesef günümüzde o da oluyor. Çoğunluk uyumakta, ya da Türk Rum dostluk grupları oluşturmakla meşgul. Rumlar, Avrupa’nın yaramaz çocukları, çoğunlukla da İngilizlerin kucağında otururlar. Dost görüneni de, en az dost görünmeyeni kadar düşmanlık yapar. Özellikle dışişleri çalışanlarının, diplomatlarımız ve bu konularla ilgili kurum çalışanlarımızın çok uyanık ve bilgili olmaları gerekiyor. Konu devamlı gündemde tutulmalı. Bu sayede kimse uyumamalı. Hatırlattığınız için teşekkürler.