Türkiye’de “üreme tıbbı ve infertilite” biliminin kurucularından Prof. Dr. İlhan Önder Hoca’nın 90. yaş gününe davetliydik. Hoca bizzat kendisi aradı ve “Cihat, unutma benim yaş günü partilerimin sloganı ‘Sadece kendin gel’dir.” dedi. Mesajı almıştım. “Tamam, Hocam lütfettiniz, büyük bir zevkle geleceğiz.” dedim. Biraz sonra partiye davetli başka bir arkadaşım arayarak, “Eşlerimiz davetli değiller, değil mi?” diye sordu. Ben de “Sen sloganı yanlış anlamışsın, Hoca bununla yaş günü hediyesi istemediğini, onun için en büyük hediyenin bizlerin doğum gününde yanında olmamız olduğunu kastediyor.” dedim.
Dönüp günümüze geldiğimde, “Acaba bu incelik ve zarafette kaç kişi kaldı yeryüzünde?” diye kendime sormadan edemedim.
Hoca’nın büyüklüğü sadece nezaketi değil. O, ben ve benim gibi yüzlerce hekime, hekimlik sanatını, hastaya yaklaşımı ve kadın-doğum hekimliğinin inceliklerini bıkıp usanmadan öğretmiştir.
Yaş haddinden emekli olduktan sonra bile pek çok kitap yazarak, kongrelere gelip tartışmalara katılarak gençlerin yoluna ışık tutmaya devam etmiştir.
İlhan Önder Hoca ile ilgili birkaç anımı sizlerle paylaşırsam, belki onun büyüklüğünü bir nebze de olsa ifade edebilirim. Hocamız, Ankara Tıp Fakültesinde staj yaptığımız yıllarda bizlere her seferinde ilginç olgular göstermiş ve hasta başında uzun izahlarda bulunmuştur. Bir gün pratik için kata çıktığımızda bize gösterecek bir hastanın olmadığını ve bunun telaşını yaşadığını fark ettik. Derken Hoca, bir sandalyeye oturdu, hemşireden turnike ve enjektör istedi ve bize kendi damarından kan almayı öğretti. Hangimiz bir stajyere damar yolumuzu açtırırız? Beni çok mutlu eden bir başka olay da Almanya’da Erlangen Üniversitesinde gerçekleşti. Kadın-doğum ihtisasım sırasında 1980’li yıllarda “tüp bebek (IVF)” öğrenmek için Erlangen Üniversitesindeyken, benim Ankara Tıp’tan geldiğimi öğrenen oradaki hocalar, “1950’li yıllarda burada sizden Prof. Dr. Önder bizde çalıştı. Bak, Hoca’nın isim plaketi bizde son 200 yılda iz bırakmış büyük hocaların arasında yer alıyor.” dediler. Yani Hoca, savaş sonrası yorgun Almanya’nın tıbbına da katkıda bulunmuş. Nasıl gurur duyduğumu anlatamam.
Partinin tıklım tıklım dolu olması, her yaştan eski öğrencileri ve meslektaşlarının eski fotoğraflar ve “slıde”lar eşliğinde hocayla ilgili anılarını paylaşmaları unutulmaz bir gece yaşamamızı sağladı. Tanrı Hocamıza nice sağlıklı yeni yaşlar göstersin ve bizlere de böyle sevilmeyi nasip etsin.