Kararnameye bakıldığında, Sağlık Bakanlığının yeni bir teşkilatlanmaya gitmekte olduğu görülmektedir. Kararnameyi okuyunca hemen şu hususlar dikkatimi çekti:
– Madde-6’da Bakana yardımcı olmak üzere Bakan yardımcısı olacağı belirtilmiş ve bu kişinin Bakana karşı sorumlu olacağı vurgulanmış. Ancak bu kişinin Müsteşara göre konumu açıkça belirtilmemiş. Çünkü Madde-7’ye göre Müsteşar “Bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi. Bakanlık işlerini yürütür. Bakana karşı sorumludur.” diye tanımlanmaktadır. Görüldüğü gibi Müsteşar, Bakandan sonra gelen en üst düzey görevli. O zaman Bakan Yardımcısının konumu nereye konacak?
– Madde-10’da Sağlık Politikaları Kurulunun görev alanlarına göre bürolar açacağına değinilmiştir. Ancak bu büroların ne ve kaç büro olacağı açıklanmamış ve kanaate bırakılmış. Aynı şekilde “Yeteri kadar uzman ve sağlık personeli görevlendirilir” ibaresi de maddede yer almakta ve burada da sayının kaç olacağı açıklanmayarak, kişilerin kanaatine bırakılmıştır. Maddenin 5. bendinde “Danışma kurulları ve komisyonlar oluşturulabilir” denmiş ve yine sayı belirtilmemiştir. Ancak 8. bendde “Kurul ile danışma kurulları ve komisyonların çalışma usul ve esasları bakanlıkça düzenlenir.” ifadesi ile usul ve esasları belirleme Bakanlığa bırakılmış. Umarım Bakanlık bu sayı belirsizliklerini göz önünde bulundurur.
– Madde-19’da “Acele işler için Şura azasından 3 kişilik encümen oluşturulur.” Denmektedir. Ancak bu acele işleri kendi başına mı çözecek, yoksa Şura toplantısına sunmak üzere ön hazırlıkları yapıp bekletecek mi konusu açıkça belirtilmemiş.
– Madde-20’de Tıpta Uzmanlık Kuruluna YÖK’ün dört fakülteden birer profesör görevlendireceği belirtilmektedir. Ancak bu fakültelerin kura ile mi yoksa sıra ile mi belirleneceği ve sırasını savanların dışlanıp dışlanmayacakları konuları muğlak bırakılmış.
– Madde-25/d bendinde Türkiye Sağlık Hizmetleri Kurumunun ve Madde-30/e bendinde Türkiye Devlet Hastaneleri Kurumunun görevleri sayılırken “Hasta hakları ile hasta ve çalışan güvenliğine yönelik düzenleme yapmak” denmiş, fakat ne acıdır ki “Hekim ve sağlık çalışanlarının hakları” yine es geçilmiştir. Bu eksiklik, Bakanlığın biz hekimlere yönelik bakış açısını açığa vurmaktadır, diye düşünüyorum.
– Madde-26’da yer alan Türkiye Tıbbi Ürünler ve İlaç Kurumunun görevleri arasında, “tıbbi cihazların belirli nüfusa göre dağılımını belirlemek ve ithalatı organize etmek olmalı.” Yoksa şu andaki tıbbi cihazlardaki (özellikle BT ve MR’larda) aşırılık ve cihaz mezarlıkları daha da büyüyecektir.
– Madde-31’de Kamu Hastane Birlikleri’nin kurulacağı ve tek yetkilinin genel sekreter olacağı belirtilmiş. Bu yetkilinin yetkilerinin “sağlık müdürünün yetkilerini bir nevi budama” olacağı apaçıktır. Çünkü Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkındaki Yönergede (Madde 6 – İl düzeyinde sağlık hizmetlerinden birinci derecede sorumlu yöneticiler, vali ve sağlık müdürüdür. Sağlık müdürü ilin en üst sağlık yöneticisi olup, görevinde valiye karşı sorumludur.) denmektedir. Aynı Yönerge’de sağlık müdürünün görevlerine baktığımızda (Madde 7 – Sağlık Müdürünün görevleri şunlardır: a) İldeki sağlık hizmetlerini planlamak, Bakanlıkça gönderilen planları ve programları uygulamak, sağlık hizmetlerinin mevzuata uygun olarak ve en yüksek nitelikte yapılabilmesi için gerekli işleri yürütmek, b) Sağlık hizmetlerini nicelik ve nitelik yönünden sürekli olarak değerlendirmek; ildeki sağlık kuruluşları ile ilgili görüşlerini ve hizmetlerin geliştirilmesi için gerekli gördükleri işleri yıllık olarak Bakanlığa bir rapor olarak önermek, f) Sağlık kuruluşları arasında eşgüdüm sağlayarak birlikte ve ekip halinde çalışmaları yürütmek, g) Sağlık kuruluşlarının hizmetlerini ve buralarda çalışan personelin çalışmalarını denetleyip hizmetin aksayan yönlerini saptamak, bu aksaklıkların nedenlerini belirlemek ve sorunların çözümlenmesi için gereken önlemleri almak; bu amaçla personeli destekleme, güdüleme, eğitme, ödüllendirme ya da cezalandırma işlemlerini yürütmek, h) Mevzuata uygun olarak ildeki personelin sicillerinin verilmesini ve özlük haklarının yerine getirilmesini sağlamak, ı) Denetimleri mevzuatla Sağlık Bakanlığı’na verilmiş olan sağlık kuruluşlarını denetlemek ve/veya denetlenmesini sağlamak, Sağlık hizmetlerinde sektörler arası işbirliğini sağlamak amacıyla, kamu ve özel sektördeki kuruluşlarla sağlık kuruluşlarının eşgüdümünü sağlamak.). Bu madde hükümlerine göre sağlık müdürü, bir ildeki en üst sağlık yetkilisi konumunda ve vali ile Sağlık Bakanlığına karşı sorumlu olmakta, denetlemeleri yapmakta, ilin Bakanlığa bağlı tüm sağlık personelinin sicil amiri olmakta ve Yataklı Tedavi Hizmetleri Şube Müdürlüğü aracılığı ile de ildeki yataklı tedavi kuruluşlarını yönlendirmekten de sorumlu durumdadır (Yönerge Madde-10: f) Yataklı tedavi kuruluşlarının çalışmalarını denetlemek, çalışmaların niceliği ve niteliği hakkında veri toplamak, kurumları belli aralıklarla ziyaret ederek gereken yönlendirmeleri yapmak,).
– Genel sekreterin görevlerine baktığımızda ise tüm görevlerin yukarıda saydığımız gibi il sağlık müdüründe olduğunu görmekteyiz. Bu da sağlık müdürünün görevlerinden bir kısmının budandığını göstermektedir. Ayrıca genel sekreterin görevlerini sayan bendlerden m bendinde yine sadece hasta haklarına değinilmekte, hekim ve sağlık çalışanlarının hakları maalesef burada da yok sayılmaktadır.
– Hastanelerde “Hastane Yöneticisi” diye yeni bir makam oluşturulmakta. Bunun altına da başhekim ve yardımcılıkları konmuş. Bence “Başhekimlik makamı kaldırılıp onun yerini sağlık işleri müdürlüğü almalı” artık. Çünkü başhekim, şu hali ile ancak göstermelik konumda. Çünkü Birliğin Teşkilat Kurulunda yer almamakta ve hastaneyi hastane yöneticisi temsil etmektedir. Bu yöneticinin hangi özellikteki kişi olacağı kararnamede belirtilmemekte ve seçim, genel sekreterin himmetine bırakılmış olmaktadır.
– ÖNERİM: Bu kanun ile sağlık müdürlükleri budanıp sadece koruyucu sağlık işlevlerine sınırlandırılacağına, Kamu Hastane Birlikleri yerine halen sağlık müdürlüğü bünyesinde bulunan “Yataklı Tedavi Hizmetleri Şube Müdürlüğü”nün “İL HASTANELERİ ORGANİZASYON KOMİTESİ” şekline çevrilip, sağlık müdürü başkanlığında, hastane başhekimleri, tabipler, eczacılar ve diş hekimleri odalarından, sanayi odasından, ticaret odasından, sağlık malzemeleri grubundan, hemşireler ve sağlık çalışanları sivil toplum kuruluşlarından birer üyeden oluşturulmalıdır. Gerekirse bu komiteye memur, işçi, çiftçi, esnaf ve emeklilerin kuruluşlarından da birer üye alınabilir. Böylece “Kamu Hastane Birlikleri” uygulaması ile oluşabilecek çift başlılıklar, sorumluluk ve yetkinlik karmaşalıkları ve yeni bir sağlık kaosu oluşmayacaktır.
– Madde-46’da idari personelin kadro karşılığı olarak sözleşmeli olacağı, yine açıktan yazılı ve sözlü sınavlarla sözleşmeli personel alınacağı belirtilmektedir. Ben şahsen sözleşmeli personel konusunun tüm devlet teşkilatlarında uygulanması taraftarıyım ancak, bu personelin çalışma asgari listeleri, esas ve kriterleri çok açık ve ayrıntılı belirlenmeli ve puanlandırılmış olarak hazırlanmalıdır, ki sözleşmeleri de buna göre yapılmalıdır. Yoksa bir amirin iki dudağı arasındaki ve kanaate dayalı kararına bırakılmamalıdır. Bu şartlarla ben sözleşmeli statüsüne evet diyorum. Yoksa bu bilinmezlik hali ile kesinlikle karşıyım.