Hem de nasıl duyar! Medimagazin’deki bir sonraki köşe yazısını yazmak için yukarıdaki başlığı kullanmayı düşündüm ve aşağıda sözünü ettiğim sakıncaları ya da eksiklikleri yazmaya başladım ki, daha akşam olmadan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun 2010 yılı Sağlık Uygulama Tebliği(SUT) taslak metni ve fiyatlandırma eki yayımlanıverdi.
Benimkine ister "hissi kablel vuku" deyin isterse "malum olur" deyin, ama tam isabetle konuya değinmiş oldum. Getirilen taslak en azından genetik hastalıklar tanı merkezleri açısından "Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim" şeklindeki mazeretin bir tezahürü gibidir. Ne demek istediğimi biraz sonra açıklayacağım, fakat çuvaldızı önce kendimize batıralım ki iğneye sıra gelsin.
Bu taslak yayımlanmadan, yani 31 Ocak 2010 günü, Sağlık Bakanlığı (SB) ve SGK tarafından uygulamaya sokulan "hizmet alımı" hususunda yaşanan olumsuzlukları ve özel genetik hastalıklar tanı merkezlerinin diğer sorunlarını ele alan Tıbbi Genetik Derneğinin yarı resmi de olsa ilk toplantısı İstanbul’da Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Doç. Dr. Serdar Ceylaner’in başkanlığında ve 18 kişinin katılımı ile toplanmış ve bazı kararlar alınmış. "Toplanmış ve bazı karalar alınmış" diyorum, çünkü maalesef katılma olanağı bulamadım, olanak bulsam da katılmaya pek gönüllü değildim. Zira ben bu konuyu neredeyse üç seneye yakın süredir Medimagazin’de ele alıyorum ve bir Allah’ın kulu da çıkıp "Doğru söylüyorsun" ya da "Yanlış söylüyorsun" diye ilgi göstermedi.
Konuya ilişkin ilk yazı Medimagazin’de 28.01.2008 tarihinde yayımlandı ve SGK tarafından uygulanan "hizmet alımı" uygulamasının tıbbi genetik için çok yanlış bir uygulama olduğundan ve devletin bu işten çok zararlı çıktığından bahisle hizmet alımı yerine genel bir anlaşma ile SUT tarifesi üzerinden durumu uygun olan tüm laboratuvarlarla, tıpkı özel hastaneler ve eczanelerde olduğu gibi, anlaşma yapılmasını önerdim ve bir sonraki yazımda da (13.04.2009) ironik bir ifade ile Tıbbi Genetik Derneğinin başka büyük işlerle uğraşmaktan böyle küçük işlere zaman ayıramadığını vurgularken, daha sonraki iki yazımda ise (22.06.2009 ve 05.10.2009) aynı konuyu gündemde tutmaya çalıştım.
Samimi olarak ifade etmem gerekirse Dernek yönetiminin bu konuya el atmasından dolayı çok mutlu oldum. Hele Dernek çatısı altında "Özel Genetik Merkezleri Birliği" adında bir oluşuma yer verilecek olmasının ayrıca çok olumlu bir girişim olduğunu vurgulamak isterim. Fakat bunun Dernek Yönetmeliği’ndeki "Komisyon" adı altında belirtilen yapılanmalardan birisinin de "Özel Genetik Merkezleri Komisyonu" olması ve bu şekilde yürütme işlemine başlanmasının daha uygun olacağını sanıyorum. Bu da bir Yönetmelik değişikliği ve dolayısıyla Genel Kurul kararını gerektirir. Yeri gelmişken, yanlış kullanılan bir hususa daha dikkat çekmek istiyorum: Derneklerin kuruluş ve işleyişini düzenleyen prosedür "Yönetmelik" adını alır. "Tüzük" ise Bakanlar Kurulu kararını gerektiren bir düzenlemedir: Tababet İhtisan Tüzüğü gibi. Dolayısıyla sık sık kullanılan ve yazılan "Dernek Tüzüğü" ifadesi yanlış olur.
Buraya kadar anlattıklarım bir hatırlatma niteliğindeki vurgulamalardı. Şimdi bunların Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafından dikkate alınıp alınmaması hususuna geleceğim. Şu "hizmet alımı" uygulamasının artık suyu çıkmış durumda olduğunu, hem bilimsel hem de uygulama yönünden bu işleyişin acilen ıslah edilmesi gerektiğini, ilaç alımlarında ve özel hastanelerdeki tedavi uygulamasında olduğu gibi SGK’nın durumu uygun olan genetik hastalıklar tanı merkezleriyle SUT tarifesi üzerinden anlaşma yapması gerektiğini, hastaların ister resmi ister özel herhangi bir merkeze gidebileceğini ve böylece uygulamanın sürdürülebileceğini, isteyen laboratuvar ya da kuruluşun anlaşma yapıp yapmamakta serbest olduğunu ve böyle bir uygulamanın devlete ve hastaya pek çok yararlar sağlayacağını ve bu yararların şöyle sıralanabileceğini;
Devlet bugünkü harcama toplamından daha az bir ödeme yapacaktır. Zira hem özel hem de resmi kurumlarda (üniversiteler dahil) gereksiz şişirmeler yapılmaktadır,
İhalelerle ilgili şaibeler ortadan kalkacaktır. İhalelerin yapılışı ve şartları bakımından doğru ya da yanlış pek çok dedikodu yapılmaktadır,
Hasta daha iyi ve güvenilir hizmet alacak ve daha çok alternatif bulacaktır. Tek bir yere bağımlılık yerine hastanın doktor seçme hakkı gibi laboratuvar seçme hakkı da olacaktır,
Tek muhatap ile sorunsuz hizmet alınacaktır. SGK’nın anlaşma yapma ya da gerekli ikazları yapma konusunda tek bir muhatabı olacaktır,
Şeklindeki hususları söylemeye çalıştığım sırada, SGK benim aklımdan geçeni hemen anlamış ve gereğini yapmış! Değişik platformlarda bu sorun yazılı ya da sözlü olarak pek çok kez dile getirilmesine rağmen sorumlu ve yetkili kuruluşlar olan Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın bugüne kadar kılı bile kıpırdamazken, birdenbire her şeyi silip atmıştır. İlgili herkes bilir ki, genetik hastalıklar tanı merkezleri özel bir yönetmelikle kurulur ve yönetmeliğin yürütücüsü Sağlık Bakanlığıdır. Kuruluş aşamasında neredeyse kılı kırk yararak kurulmasına izin verilen bu tür merkezlerin yok sayılması her şeyden önce mevcut Yönetmelik’le çelişkili bir durum yaratmaktadır. Onun için umarım yanlıştan dönülerek SB ve SGK, Tıbbi Genetik Derneği yetkililerini çağırarak sorunlar yumağının ne olduğunu sorar ve çözüm yollarını içeren bir raporun kendilerine sunulmasını ister. Aslına bakarsanız, şu "hizmet alımı" uygulamasını en çok eleştirenlerden birisi benim ve şimdiye kadar da hiçbir ihaleye katılmadım, fakat yapılanlar "külliyen" yanlış ve derhal bu yanlışın düzeltilmesi gerekir. Aksi takdirde böyle merkezlerin SB ya da SGK tarafından kapatılması en radikal yol olur! Peki SGK acilen ne yapmalıdır?
Tıbbi Genetik Derneği ile birlikte elektrik ve su da dahil, yapılan genetik testlerin asgari fiyatlarını çıkardıktan sonra belirli bir kâr marjı ile SUT fiyatlarını belirlemelidir.
"Ben yaptım oldu" şeklinde verilen kararlardan vazgeçip her hastalık için hangi tetkikler ya da alt incelemeler yapılabilir, onlar net olarak belirlenmelidir.
Preimplantasyon genetik uygulamalar dünyanın her yerinde bir genetik uygulamadır. Bu başka birimlere havale edilemez ve bu tür tasarruflardan uzak durulmalıdır.
Ortaya çıkıp, herkesin vatan kurtaran aslan havalarından uzaklaşması gerekir. Herkes en az diğeri kadar vatanseverdir. Hata yapan varsa derhal afişe edilerek sistemin dışına çıkarılmalı ve gereği yapılmalıdır.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.